- 1067 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BEN BİR KÜÇÜK CEZVEYİM 4. BÖLÜM
BEN BİR KÜÇÜK CEZVEYİM 4. BÖLÜM
HATİCE VE MUHAMMED
Hatice henüz 15 yaşındayken, ailesi onu bu zengin aileye veriyor güzel bir başlık parasıyla..
Muhammed o yıllarda 30 yaşında Yunanistan dan yeni gelmişti, ve Haticeyi gittikleri bir düğünde görüyor ve aşık oluyor, ailesinin aksine o hep havai yaşamış , üniversiteyi dışarıda bitirmiş bir genç.
Hiçbir zaman ele avuca sığmıyor, aile öyle ki verdiği huzursuzluklardan yorulup amcasının yanına Yunanistan ’a gönderiyor.
Muhammed amcasının yanında boş durmuyor ticarete kafası yattığı için beraber amcasıyla çalışıyor ama yaptığı her işte hile ve düzenbazlıktan başka bir şey yapmıyor.
Amcası artık bıkıyor onu, başından göndermek için Türkiye de ki tanıdıklarını kullanıyor., orada ki Hasan Bey onun aynı zamanda eşinin akrabası ve bir mektup yazarak Muhammedi oraya gönderiyor.
Ama orada hiçte tekin olmayan işlere bulaşıyor bu arada, onların evinde misafir olduğu için, duvarda ki resimde ki gördüğü kıza aşık oluyor.. Nilgün evet aslında yıllar sonra ona karşılaşacağını bilmeden ona aşık oluyor.
Aslında aşkı da hiç bilmeyen bir adam o, kendinden büyük kadınlarla gezen ve gününü gün eden, daldan dala uçan.
Ama bu geldiği evde Hasan Beyle gerçekten uyum içimde çalışıyor, onun yanında sanki sütliman olmuş bir şekilde gayet dürüst işler yapıyor ve bu adam onu bundan dolayı evinde gönül rahatlığıyla misafir ediyor.du.
Geceleri yatağına uzandığında ise karşısında duvarda asılı resme dalıyordu gözleri, her gece resimdeki güzel kızın evet Nilgün nün hayalleriyle uykuya dalıyordu.
Aşk böyle bir şeydi belki de.. gözlerden içeriye hırsız sessizliğinde girmekti...sonraysa çalmaktı tüm pınarları kuruturcasına içmekti.
En sonunda ne kadar iyide gitse işleri sıkılmıştı Muhammet.. Suriye ye dönüş yaptı.
Hatice ile evlilikleri başlıyordu, ona da aşık olmuştu zaten güzelliğine vurulmuştu, acımasızca onun tüm güzelliğini elde etmişti.
Acımasızca derken Hatice o zamanlar çok küçüktü evlenmeyi istememişti ama boynu bükük, gönlü kırık onun olmuştu küçük yaşında.
Bu evlilikten gecikmeli olarak Fatima doğmuştu, ama aslında bu aile bir erkek çocuk bekliyordu ve de çok çocuk bekliyorlardı ama Hatice nin ,Fatima yı doğurması bile mucize gibiydi,...işte o yüzden ailede çok değer görmüyordu.
NİLGÜN
İstanbul ; ne kadarda büyük bir şehir, o kadarda gizem taşıyor öyle ki ,etekleri ruhuma temas ediyor benim.!!!!!
Şimdi ben bir yolcuyum sana ve aşka..!
tüm acılarım ve yalnızlıklarım aşk olmuş.!
İçimde bir ben hep sana yürümüş habersizce...
Bir kale yapmışsın adamım, yıkılmaz surlar.
Yolcuyum sana ,senden gelene, gölgene bile köleyim ben.!
Nilgün, balkonuna çıkmış boğazı geçen vapurlara bakıyordu,elinde kahvesini yudumlarken,dün geceki telefon konuşmasını düşünüyordu.... bu hiç beklemediği bir tepkiydi aşık olduğu adam ilk defa ona soğuduğunu haykırmıştı.
Kemal
Hayatının dönüm noktasıydı ,tamda yalnızlığı kendisine aşk yaptığı bir zamanda karşısına çıkmıştı.
Evet yaşadıkları onu yormuştu ya, oda vazgeçmişti tüm sahte gölgelerden kendini erken gelen hazana teslim etmişti,işte tam o sırada Kemalle tanışmışlardı.
O tam bir İstanbul beyefendisiydi, nasılda karşılaşmışlardı , bunca yaşanmışlığın, tüm hazanların üstüne nasılda gelmişti o.!
İkisi de ayrı yaşamlarda savaş vermişlerdi, tek benzer yönleriyse mutsuzlukları ve yalnızlıklarıydı.
Kemal eskiden yönetmenlikte yapmış, şu anda ise çok iyi yazan iyi bir yazardı,zaten onları da buluşturan yazılar ve şiirlerdi.
Evet Nilgün aslında çocukluğundan bu yana yazıyordu, yaşadıklarını, hissettiklerini, umutlarını yazmıştı hep o.
Kemalse aceleye gelmiş evliliklerden çıkmış bir gaziydi sanki,çok sosyal yaşasa da yalnız bir duvardı o.
Öyle ki, kendini harcarcasına , kaptırmıştı hızlı bir yaşama, kadınsız bir günü geçmiyordu....günü birlik ilişkilerin adamı olmuştu.
Çünkü yaşamdan hıncını aldığını düşünüyordu, bırakmıştı kendini akan suya nereye gittiğini bile görmeden yaşıyordu.
Nilgün le karşılaşana kadar deli bir nehirdi o.. durdurulması imkansız bir volkandı.
Evet onun yazdıklarıyla karşılaştı ilk önce hatta ondan ve gözlerinden de önce,yerel bir gazetede yazmış olduğu, yalnızlığı ve umutları buluşturan cümlelerde vuruldu ona.
Tiryakisi oldu bu yazıların, internet adresine ulaşıp, her gece onun uzun ama hep umut saçan yazılarıyla dansetti, ruhunu bu kadının güzel nefesine bıraktı.
Hadi demle beni
Sen yalnızlığımdaki ayak izleriydin sevgilim..
Nefesime değdi nefesin, ama izdin sadece..!!!
Aşk yakıyordu ikimizi de...
Ama aslında biz bilinmezdeydik.. ikimizde sevgilim..!
kendi acılarımıza sürgündük.!!
sevgi ne kadar çıplak kalır adamım hadi söyle....konuş..!
nefesinle giydir beni.. sevginle ısıt adamım.. demle beni.!!!
Nilgün tüm yaşadıklarına rağmen halen çok güzel bir kadındı,genç yaşta belkide çok hızlı yaşamıştı, ama her nedense dahada güzelleşmişti.
Şimdiyse güzel bir evi vardı tamda hayal ettiği gibi bir balkon, elinde kahvesi boğaza bakıp ta sevdiği adamın bir gece önceki telefondaki ona olan haykırışlarını düşünüyordu.
Yormak istemese de ,yoruyordu onu sonu bir türlü gelmeyen güvensizlikleriyle onu böylesine seven tüm yaşamın güzelleştirmiş ve onu hiç kullanmamış olan bu adamı yoruyordu.
Aslında o böyle biri değildi, nasıl böylesine güvensiz olabilmişti.
Bu kendine de ağır gelen bir yorgandı aslında.... ağırdı ama kısaydı öyle ki... çıplakta kalıyordu ayakları.. üşüyordu,, bir türlü geçmişi kovamıyordu.... tenine değen kuruluk nem tutmamıştı henüz.
Ama Kemal öylemi o tam bir beyefendiydi ona, bu adamı kendine nasıl aşık etmişti ki .!
Onu sadece arkadaşı, dostu olarak görmüştü aslında sanki tüm sorunlarını , kızgınlıklarını ve kırgınlıklarını bu adamda boşalıyordu.
Oysa hiç yorulmuyordu Nilgün ’ün geçmişte yaşadıklarından ne de şu andaki yorgunluklarından hiç pes etmiyordu.
Oysa bile bile onu yoruyordu, bu adamda gider, yalnız kalırım demiyordu.
O biliyordu ki, ıssızlık onun en büyük sevgilisiydi.
Artık tüm sevgiler hikaye gibi geliyordu ona,ne kadar aşkı yazsa da satırlara aşk onda bir masaldı artık.
Kemal mi oda gerçekten seviyorsa beni bırakmaz sonuna kadar tutar ellerimi diye düşünüyordu Nilgün.
O yüzdem tüm ilişkileri boyunca öyle davranmıştı, sanki bir hasta ve doktor ilişkisini andırıyordu paylaştıkları, ama doktor olan Kemaldi.
Kemal öylesine hızlı bir geçmişe sahipken nasılda böylece sabırlı durabiliyordu bu kadının yanında.
Halbuki ellerini bile tutamıyordu, o aşık olduğu dudaklarından öpememişti henüz, ilişkileri çok sosyal devam etmiyordu.
Nilgün tüm geçmişteki dikenlerini bu adama biriktirmiş gibiydi.
DİKENLER
ah gülüm bilirim, parmak uçların tutuşur.
Aşk sende ne kadarda birikmiş,gülüm.
DİKENLER EVET ONLARMI SENİ DURDURAN..!!
OLSUN BE..!!!HADİ KANA SEN GÜLÜM.!!
Birden üşüdüğünü hissetti Nilgün kahvesini yudumladı tekrar, KEMALİNİ DÜŞÜNDÜ.
Onu seviyordu, emin olması zaman almıştı ama bu adamı seviyordu, çünkü onu bir tek o değil beyni kalbi , hücreleri , teni, bakışları el birliği etmişçe sine seviyorlardı.
AMA o ne demişti gece ona, seni sevmiyorum artık, yoruldum demişti, telefonun bir ucundan Nilgün’ e seslenmişti, Nigün se hadi söyle tekrar duymak istiyorum, sevdiğini net duyduğumdaki gibi duymak istiyorum dedi.
Adamsa haykırdı sevdiği kadınına Nilgün seni sevmiyorum, iki gündür sana hiçbir şey hissetmiyorum dedi.
KALBİ DELİCESİNE ATIYORDU KADININ,NE GÜZEL BİR CÜMLE BU DEDİ DÜŞÜNDÜ SEVİLMEMEK NE GÜZEL.
Ama içi ağlıyordu ,kabul edemiyordu bu yangını, hiç beklemediği bir kasırgaydı sanki bu.. savunmasız kalmıştı şimdi içindeki deli sularında..tekti tekrardan o.
Kemalin sesi çok ciddiydi, ama yumuşakça konuştu kadınına döner dedi, sevgim sana döner dedi, izin ver biraz kafamı toplamam gerekiyor dedi.
Olamaz dedi kadın beni bu gecenin ıssızlığında yabancı bir kelimeyi boğazıma tıkıp ta gidecek misin dedi..?
gideceğim, ama döneceğim dedi adam.
Nilgün.. bir anda ilişkileri boyunca hiç söylemediği kadar ona haykırdı.. seni seviyorum, seni çok seviyorum dedi.
adamın nefes alışları geliyordu telefonun bir ucundan uzun solukları, kadını hırslandırıyordu,gitme..gitme dedi Nilgün.
Ama Kemal gidecekti, iki gün önce bunun kararını almıştı kendi içinde bunun, bu kadına ne kadar aşık olursa olsun gidecekti.
Onun ailesi, tüm yaşadıkları çürütüyordu prensiplerini neredeyse o da çürüyecekti, sevdiği kadınına kavuşamadan, ama pes etmişti artık.
Nilgün bitti mi şimdi dedi adama, bırakıyor musun beni, hani sözlerin bana, sonuna kadar yanımda olacaktın, sende artık hiçbir kadın olmayacaktı ne oldu söyle hadi..!
derin bir soluk çekti adam içine.. Nilgün arkandayım şu ana kadar arkanda olduğum gibi yine arkanda olacağım, dostun olarak olarak,bende mi rahatlıyorsun evet yine doktorun olacağım,seni dinleyeceğim, sorunların neyse beraber halledeceğiz.
Ama bırak önce bu doktor kendini tedavi etsin,iyileştirsin,yavrum çok kanadım sende, ama belli etmedim inan hiç açmadım sana sorunlarımı, nasıl açabilirdim ki, sen benden de yaralıydın,seni bulduğumda, isterdim ki, tüm yaşadıklarını sileyim sana kanat olayım,ama olmuyor be güzelim, bu seferde ben kanıyorum be canım..!
evet söz verdiğim gibi son kadınımsın benim , kimseyi sevmeyeceğim senin gibi,ama yok olmuyor ben senden gidiyorum..artık.
Gitme diyebildi Nilgün.. içinde son kalan bir nefesle gitme döküldü.. ama telefon aslında kapanmıştı.
Bir boşluk eline geçirmiş onu bıçaklıyordu sanki,içinin tenini ısırıyordu içindeki doğan acı.
Olamaz diyordu...bunu diyebilmişti.. o aşkı yazan ama aşık olacağına inanmayan kadın .. olamaz dedi .. onu istiyorum dedi.. evet bir anda tenini düşündü, henüz öpmediği dudaklarını, neden onun olmamıştı ki sanki neden geçmişte yaşadıklarının intikamını bu adamdan almıştı.m.
Sanki ayrılalı yıllar olmuş ça sına , özlüyordum onu... ağlıyordum...ağlıyordum..ama sanki.. dişlerimin arsından bile hüzün akıyordu.. kanıyordum ben... çığlıklarımı içime gömercesine vahşice ağlıyordum... dövüyordum içimde kendimi.
Onu özlüyordu tüm bedenim, şimdi yanımda olsa mesafe koymazdım diyordum araya onu olurdum biliyordum, tenini kolay kolay bırakmazdım diyordum.
Canım canım neredesin sen şimdi diyordu kalbim,ilmikler atılıyordu ruhuma, yeni bir yolculuğu kabul edemiyordum, biliyordum ya da inanmıştım aslında son liman demiştim ya sana şimdi bu nasıl yanılgı olabilir mi sen benimdin hani..?
bak şimdi bir geçit var ilerde adı yalnızlık, şimdi sana bir duvar örüyor, evet son bir iki tuğla kaldı ondan sonra bu duvarın adı kalacak geriye..
oda sende kaldı sevgilim,evet adı sende kaldı..
o yüzden geri dön ve aşkı bana geri ver yüreğim geri ver.. !!!
ama aşk böyle bir şey demek ki kanamak ve pansuman tutmamak..
yaram hep taze sende ama aşkım devrim yapıyor sevgilim.
Tut ellerimi ki gece almasın beni.. alıp ta dondurmasın sevgimi.
Hadi adamım gel yalnızlığım nasır tutmadan gel.. gel artık
tenim tenine hasret can çekişiyor.
Terin ilaç bana adamım .hadi gel.
Bu hasretlik sevdaları öldürür., adamım inan ..bizim yalnızlığımızda gece ve gündüz ağlaşır.
O ZAMAN GEL, SEN BENİM SON SIĞINAĞIMSIN..
üşürüm ben yalnızlığın ayazında, bak işte ruhumda rota tutmuyor artık
içimdeki tüm kelebekler renk değiştirecekler.
Bir çocuk var senden bana gidersen eğer oda erguvan neşesini kaybedecek.
Hadi gel oğlumuz için gel., hasreti aşk yapma bana sevdiğim.
Seviyorum ,seni, değmedi mi halen gözlerim sana, yüreğim yakmadı mı yüreğini.
HADİ DÖN BANA !!!!!!!!!
Hatice Nilüfer Karataş
YORUMLAR
ADAMIM NE HOŞ BİR SESLENİŞ ŞİMDİLERDE GENÇELERİN DİLİNDE BAŞKA ANLAM KAZANSADA BİR BEYİN SEVDİĞNE KADIN''''IM DEMESİ NE EŞ DEGER TARZDA BİR HİTAP..BİR SAHİPLENİŞ...VE İÇİNDE BARINDIRDIGI BİR SICAKLIK VAR ..ADAMIM....TÜM ADAMI OLANLARA BİR KÜÇÜK SELAMLA KADINIM DİYEBİLENLERİNDE KULAKLARINI ÇINLATARAK ÇOK GÜZEL BİR ANLATIM VE GÜZEL BİR ÖYKÜ...DEVAMINI OKUMAK TEMENİM LE KUTLUYORUM ŞAİR-YAZARIMIZI
Bu hikayenizde kendimden birden fazla benzerlikler buldum.4. bölümünü merakla bekliyordum.Nilgün kahramanının yaşantısında benzer bir ayşe var.bir gün bir cesaret yaşantımı anlatacağım(.hazır olduğumda)Anlatım tarzınız akıcı ve etkileyici.şiirler gönül yakıcı.istekle ve hevesle okuyorum.eminim ki benim gibi çok hayranlarınız vardır.sevgiyle gözlerinizden öpüyorum.devamını sabırsızlıkla bekliyorum