- 630 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Allah'ın Yazdıkları Dışında Hiçbir Şey İsabet Etmez
İnsanlar gelecekte yaşayacaklarını düşündükleri olaylar hakkında endişe ve korkulara kapılırlar. Oysa ki geçmişi ve şu anı olduğu gibi, geleceği de yaratan Allah’tır. Her insanın doğumu, hastalıkları, öğrenimi, mesleği, yakınları, geçireceği bir kaza gibi önemli olayların yanısıra küçük olaylar da Allah Katında Levh-i Mahfuz adlı kitapta yazılıdır. Kuran’da bu gerçek, “Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır.” (Hadid Suresi, 22) ayetiyle haber verilir.
Kesin bilgiyle iman etmeyen kişiler, yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde kendilerini nelerin beklediğini merak eder, özellikle olumsuz olaylar yaşamaları olasılığını düşünüp, sıkıntı duyarlar. Bu düşünceler onların ciddi şekilde huzurlarını kaçırır, strese sokar. Ayrıca bir de yaşanan günlük korkular vardır. Bu korkular kişilerin yaş gruplarına göre değişkenlik gösterir.
Küçük yaşlardaki endişeler genellikle arkadaş ilişkileri, anne babalarının her istediklerini yerine getirmemesi, okulda yaşadıkları olaylar, dersleri, ödevleri gibi konularda basit, ancak onlara göre çok önemli sorunlardır. Yaş ilerledikçe insanların sorun haline getirip endişe duydukları konular da artar.
Ergenlik döneminde ve ardından lise çağlarında genç kız ya da erkeğin arkadaşlarıyla arasındaki sorunlar, grup içindeki popülerliği, giyeceği giysi, derslerindeki başarısı ve aile ilişkileri en büyük ve en önemli sorunlarıdır. Genç bu konularda olumsuz bir durumla karşılaştığında derinden etkilenir, strese ve bunalıma girer. Tüm sorunların doruk noktası ise üniversite sınavı olacaktır. Bu sınavın kazanılması kesinlikle zorunludur; çünkü kazanılmadığında ardından gelen sorunlar daha da büyük olacaktır. Kendisini o yaşa kadar getirmiş, dersaneye yollamış, yedirmiş içirmiş olan anne-babasına nasıl hesap verecektir? Hem sonra bu durum akrabalara, eşe dosta, çevrelerindeki insanlara nasıl açıklanacaktır? Tüm bu ortak kaygılar, genci oldukça yıpratır. Hatta o denli yıpratır ki, her yıl üniversite veya kolej sınav sonuçlarının açıklanmasının ardından bunalıma giren gençlerin intihar haberlerini duyarız. Bu son derece yersiz endişeler, ne kadar büyümektedir ki, bir insan yaşamına son verebilmektedir. Her insan başarılı olmak, iyi bir öğrenim görmek isteyebilir. Ancak elinden geleni yaptığı halde bir başarı elde edemiyorsa bu durumda Allah’a güvenip dayanarak, kendisine daha güzel bir sonuç vermesi için dua etmelidir.
Dinden uzak kişilerin yaşlarının ilerlemesiyle birlikte, geleceğe ilişkin korkuları daha da artar. Bu kişiler yalnızca gelecekle ilgili konularda değil, gün içinde yapacakları işlerdeki detayları da düşünüp bunalıma girerler. En önemli sorunları çocuklarını özel okula gönderip gönderemeyecekleri, tatile gidip gidemeyecekleri, işlerinde terfi edip edemeyecekleri, yeni bir araba alıp alamayacakları gibi konulardadır. Bu kişilerin kavrayamadıkları gerçek; dünya hayatında elde edilen maddi ya da manevi herşeyin, kısa bir yaşamın ardından ölümle birlikte anlamını yitirecek olmasıdır. Bu kişiler, “Onlar, dünya hayatından (yalnızca) dışta olanı bilirler. Ahiretten ise gafil olanlardır.” (Rum Suresi, 7) ayetiyle bildirildiği gibi, dünyanın yalnızca görünen yüzünü bilirler. Dünyevi olan herşeyden geriye, insanın yalnızca Allah’a olan tevekkülü ve imanının kalacağı gerçeğinden gaflettedirler.
Para konuları da dinden uzak bu kişileri en çok meşgul eden, onları en çok endişelendiren konuların başındadır. Paralarının yetip yetmeyeceği, ya da biteceği konusu hem günlük yaşamlarındaki hem de geleceğe yönelik en önemli korkularından biridir. Taşıdıkları dünyevi hırs nedeniyle kısıtlı imkanlara sahip olmak istemezler. Bu nedenle de imkanları olsa dahi paralarını harcamaktan kaçınırlar, ihtiyacı olanlara vermez, insanlara yardım etmezler. Bu kişilerden, parası çok olan da az olan da aynı korkuyu duyar. Oysa, “Hiç şüphesiz, rızık veren O, metin kuvvet sahibi olan Allah’tır. (Zariyat Suresi, 58) ayetiyle bildirildiği üzere, insanlara rızkı verip onları besleyen tek güç Rabbimiz’dir. Allah’a tam anlamıyla güvenseler bu kişiler hiçbir zorluk yaşamazlar. Ancak “rızkı Allah’ın Katında arayın, O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Siz O’na döndürüleceksiniz." (Ankebut Suresi, 17) buyruğunu göz ardı eden bu kişiler, Allah’a güven ve teslimiyeti yaşamadıkları için böyle bir kolaylıktan da mahrum kalırlar.
Rabbimiz, insanlara verdiği mallarla onları imtihan eder ve verdiklerini Kendi yolunda kullanmalarını ister. Ancak geleceğe ilişkin bu cahilce korkuları nedeniyle pek çok insan maddi imkânlarını Allah’ın hoşnutluğunu gözeterek kullanmaz ve bencilce davranır. Allah pek çok konuda olduğu gibi, geleceğe dair vesveseleri verenin de şeytan olduğuna bir ayette şöyle dikkat çeker:
"Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin-hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir." (Bakara Suresi, 268)
Sahip olduğu maddi serveti kendi kazandığını düşünen ve Rabbimiz’in kudretini hakkıyla takdir edemeyen kişi, Kuran’daki bir sırdan da habersizdir. Yüce Allah nimetlere şükredip ihtiyacı olana verdiğinde insanın malının artacağını vaad eder:
"Rabbiniz şöyle buyurmuştu: "Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, benim azabım pek şiddetlidir." (İbrahim Suresi, 7)
İnsanların bu saydıklarımızdan başka geleceğe dönük korkulardan biri de yaşlanmadır. Alınan hiçbir tedbir insan bedenindeki kırışıklıkları, sarkmaları, saç dökülmesini, beyazlamasını, görme ve işitme kusurlarını, yaşa bağlı olarak yeni hastalıkların ortaya çıkmasını engelleyemez. Yaşlılık nedeniyle meydana gelebilecek bu olasılıkların bir tanesi dahi, dinden uzak yaşayan bu kimselerde ciddi korkulara neden olur. Kişi iyice yaşlandığında ise, ciddi bir hastalıkta ya da bakıma muhtaç olma durumunda, çocuklarının kendisine bakıp bakmayacağının endişesini taşır. Bu kimseler ayrıca ölümünün şekli ve yeri konusunda da kaygılanırlar. Yaşlıların en önemli endişelerinden biri de eşinin kendisinden önce ölmesi durumunda yalnız kalma korkusudur.
İnsanların gerçek Kur’an ahlakını yaşamadıkları takdirde bu gibi korku ve endişe duymaları kaçınılmazdır. İman edenlerin durumu ise çok farklıdır, onların yaşamında bu tür korkulara yer yoktur. Çünkü herşey Allah’ın kontrolündedir; insanın başına gelen herşey O’nun izniyledir ve mümin için hepsi hayırla yaratılır.
“Gaybın anahtarları O’nun Katındadır, O’ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır.” (En’am Suresi, 59) ayetiyle bildirildiği üzere Rabbimiz’in bilgisi dışında hiçbir olay gerçekleşemez, yer altındaki bir tohum çatlayamaz, bir yaprak dahi dalından düşmez. Dolayısıyla insanın yapması gereken, Allah’ın yaratmış olduğu kadere güvenmek ve kesin bir teslimiyet göstermektir. İnsanlar ancak bu şekilde korkularından arınabilir ve huzurlu bir yaşam sürebilirler.
Fuat Türker