- 770 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK VE KİN (19)
Neslihan yağmurdan ıslanmış pantolonunu değiştirmek için banyoya girmek istediğinde, içeriden Yeşim’in ’Dolu’ sesiyle çaresiz tekrar salona girdi. Kanepenin köşesine otururken, bir yandan da elindeki klimanın kumandasına bastı. ’İnşallah hasta olmam, İstanbul’un dengesiz yağmurları’ diye mırıldandı.
’Bana düşünecek yeni bir şey çıktı yine, Selim’e olan aşkımı düşündüğüm yetmez gibi birde Berdan amcam olacak para budalasının evlendirme merakı’ banyonun kapısının kapanma sesini duyunca, alelacele banyoya koştu.
Kıyafetini değiştirdikten sonra yüzünü aynaya yaklaştırarak, ellerini göz altlarında gezdirdi. ’Son günlerde ne kadar da solgun görünüyorum bu bilinmezlikler beni kahrediyor, ardından ailemdeki sorunlar, annemin bana olan sevgisini kaybetme korkusu’.
Duşun altına girerken bile düşünceliydi. ’Aslında biliyorum.’ dedi içinden ağzına sular dolarken sıcak duş onu kendine biraz daha getirmişti sanki ’Selim’le Antalya’ya gideceğimi’.
Öyle uzun zaman düşünen kararsız insanlardan değildi ve bu onun aşkına verdiği bir şanstı kendince.
Ona ve kendine bu şansı verecekti aşkından ölsede bir erkeğin peşinden koşacak, ayaklarını yalayacak bir kız değildi ne Selim’in, ne de bir başkasının..
Aşk gibi aşk olmalıydı adına yakışır ailesinden ayrı, uzaklarda okumanın avantajını dezavantaja dönüştürecek kadar kendine ve iffetine zarar verecek, uçuk bir kız olmamıştı hiç bir zaman.
Bornozunu giyerken, aynanın karşısında parmakları yüzüne krem sürüyordu ama, kalbi ve beyni başka yerlerdeydi. ’Hayır Selim hayır’ dedi. ’Bana evlenmeden sahip olamayacaksın. Sana bu lüksü vermeyeceğim’.
’Kariyerine ve yakışıklılığına güvenip, beraber olup attığın, geçmişteki aşk listene kattığın, beyninin bir yerlerinde yazılı kalmış kızlardan olmayacağım kusura bakma.
Yeşim kanepeye ayaklarını uzatmış, televizyonu açmış, aldıkları tatlının kendine düşen payını yerken ’Neslihan bir saattir banyoda’ diye mırıldandı.
’Hiç bir yerde fazla duramayan aktif bir kızken, bu kadar banyoda kalması’ diye düşündü kafasını sağa sola kaygıyla sallarken.
Ardından içini kemiren şüpheyi yine dili mırıldandı ’Bu Selim denen çocuk, Antalya’ya götürdükten sonra, Neslihan’a birşey yapmasın sakın? Gerçi öyle bir kız değil ama colasına birşey katıp, aman Allahım’ dedi içi bir hoş ’Bunu düşünmesi bile kötü’.
’Bir yandanda Berdan amcası olacak meymenetsizin ne yapacağı belli olmazki kızı töre cinayetine kurban etmesinler’?’.
Elinde bir kaşık aldıktan sonra yiyemediği tatlı ’Yeter yaa’ dedi.
’Bende sürekli senaryo yazıyorum kendi aile sorunlarım başımdan aşkın zaten, annesi miyim ben Neslihan’ın ya bana ne’?.
Ertesi gün Yeşim’le öğleden sonra balık yemeye gittikleri kıyıdaki lokantada çalan telefonu eline alarak hızla dışarı çıkarken, Yeşim burkuntuyla baktı ardından. ’İçimde pek iyi hisler yok ama Neslihan’ı da zapt etmekde imkansız bir şeye karar verdiği zaman, onu muhakkak yapar’ çatalını salataya uzatırken. ’Aman deli Yeşim’ dedi kendi kendine ’Sen bak kendi derdine ya Sana ne’.
Neslihan Selim’in sesiyle motive olmuştu yine, lokantayı terkedip kıyılarda hızlı hızlı yürüyordu dünkü gibi ’Evet’ dedi Selim. Kararını verdin mi Neslihan? Gelecek misin Antalya’ya’? bir kaç saniye sessizlik ’’Düşündüm’ arkasından ’Bilmem ki’ dedi.
Selim yüreği çarparak beklerken ’Merak etme geliyorum’ Selim’in ’Oleyyy!!’ sesiyle karşılıklı gülüştüler.
.....rabiabelgin.......
YORUMLAR
Neslihan,.,,, adı gibi güzel birg enç kız.
Selim,, kimbilir kaç genç kızı ağına düşürdü..
Bana güven vermiyor hala da vermiyor,, Neslihan bölüm 19 oldu, bir fikir uyandırmadı hala bende. Bir genç kız, okulunu okuyan, dersini yapan, evden okula, okuldan eve giden bir genç kız. Güven veren Neslihan oldu yine de. Erkek olmama rağmen asla güven vermedi Selim.
Her şey yakışıklılık demek değil,,, her şey güzellik demek de değil. Tavus kuşu da güzeldir ama eti yenmez. Değil mi ama?