- 1691 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
KADIKÖYLÜ OLMAK
Kadıköylü olmak bir ayrıcalıktır..sözünü duymayan Kadıköy’lü yok gibidir. Modalı olmak ise, ayrı bir zarafet, incelik ve bir kültür olarak algılanırdı yanı sıra. Kadıköy, İstanbul’un belki de hakkında en fazla yazılan, çizilen, sözü edilen gerçekten ‘ayrıcalıklı’ bir yerleşim bölgesi olmuştur. Her yazar, her anlatıcı; kendi dünya görüşü, yaşadıkları, tanık oldukları, gözlemleri, araştırmaları ve anıları doğrultusunda dile getirmiştir Kadıköy’ü renk renk. Çeşit çeşit. Kadıköy daha çok abideleşmiş edebiyatçılarımızla tanınıp bilinmiş olsa da. Sanat, bilim ve düşün dünyasının önemli, nadide isimlerinin. Sosyal ve kültürel alanlarda yadsınamaz emekleri olan, değerli yurtsever aydınların da vazeçemedikleri mekanları olmuştur. Kadıköy’e bu sayısız güzellikleri, değeri ve şiirselliği kazandıran özellikleri arasında fiziki yapısını, doğa ve denizin bitmeyen kucaklaşmasını, günbatımının doyumsuz seyrini de sayabiliriz. Edebiyatımıza ve Türk Musikisine damgasını vurmuş değerli isimlerin, evlerinde ağırladıkarı konuklarıyla sabahlara kadar süren sohbetli, şiirli, meşkli geceler birer efsane olurken. O güzelim Konaklar. Efsunlu bahçelerinde şakıyan bülbüllerin, sayısız güfte ve besteye imzasını atmış, Kadıköy/Modalı bir Hanımefendi olan Neveser KÖKDEŞ’in Ruhumda neş’e ’hayale daldım…şarkısında olduğu gibi, gönülleri bambaşka alemlere sürükleyen Köşkler de güneşi kapatırcasına yükselen betonlaşmanın kurbanı oldular geçen zaman içinde ne yazk ki.
Kadıköy-Feneryolu nüfusuna kayıtlı Dev Şair Nazım HİKMET RAN:
“Kim bilir belki bu kadar sevmezdik birbirimizi/ uzaktan seyretmeseydik ruhunu birbirimizin. Kim bilir felek ayırmasaydı bizi birbirimiziden/ belki bu kadar yakın olmasaydık birbirimize..derken bu muhteşem dizelerinde.
Can YÜCEL: Aşk yok bu memlekette gayri Cemal SÜREYA gideli beri..der.
Cemal SÜREYA’nın: Yalnız aşkı vardır aşkı olanın...sözleri bu görüşü perçinler gibidir.
Bir iddia üzerine soyadındaki ikinci ‘y’ harfini kaldıran Cemal SÜREYA’nın ayrıca: Kadıköy’ü dolaşırken mutlaka ceketimi iliklerdim. Fazıl Hüsnü DAĞLARCA’ya rastlarım diyen..sözleri ise, Koca çınar Fazıl Hüsnü DAĞLARCA’nın: Ben en temiz elbiselerimle başlarım yeni bir şiire. Bir şairin şiire saygısının, şairin şaire saygısından anlarım..dediği sözlerine duyduğu saygının zarif bir ifadesi olarak çıkıyor karşımıza.
Gerçek bir Kadıköy sevdalısı olan Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın vefatına değin yaşamını sürdürdüğü Kadıköy/Moda hakkında söyledikleri, bir Kadıköy Masalına yapılan şiirsel bir yolculuk gibidir…
“Ben İstanbul’un birçok yerinde ikamet ettim. Gezdim, gördüm yaşadım. Ama en çok Kadıköy’ü sevdim. Tabi Kadıköy eskiden bir başka güzeldi. Güzellik sergisiydi; çirkin kadın, çirkin adam, çirkin çocuk yoktu. Yada biz göremezdik. Kadıköy’e Moda’ya çıktığımız zaman üstümüze başımıza ayrı bir özenirdik. Kadıköy’ün kadınları hep güzel kokardı. Moda’da şık hanımlar gezerken yanlarına yanaşır koklardım. Gerçekten diğer semtlerdeki hanımlara göre daha bir başka kokarlardı. Kadıköy benim için hep farklı bir yer oldu. Kadıköy’ü çok seviyorum. Geçmiş dede severdim şimdi de seviyorum. Kadıköy’ü bu kadar güzel yapan bence buradaki yaşamın çeşitliliği, renkliliğidir.”
YORUMLAR
Kadıköy'ü Amasya'lı Strabon'un GEOGRAPHIKA isimli kitabında okumuştum. Khalkedon olarak bahsediyordu günümüz Kadıköy'ünden. Üsküdar ile arasında bulunan derede timsah yetiştirildiğini anlatıyordu. Timsah yetiştirilen bu dere muhtemelen Kurbağalı Dere olmalı. O zamanki Khalkedon ile ilgili bilgileri çok beğenmiştim ve özel merakımla Khalkedon'un yerini araştırdım. Haydarpaşa tren garına giden yolun uzerinde bir cami var. Protokol Camii olmalı adı. Khalkedon bu caminin bulunduğu bölgede yapılaşmamış alanda imiş. Belki de İstanbul'un en önemli yerlerinden birisi. Çünkü bir kazma ucu derinliğinde belki de tarihin en değerli hazinesi yatıyor ve bizler de bu hazineyi çiğnemeye devam ediyoruz. Paylaşım için teşekkürler efendim. Sevgiyle kalınız.
Celil ÇINKIR tarafından 3/27/2013 10:51:59 AM zamanında düzenlenmiştir.
TÜLİN ÖZTUNÇ
Esenlikler dilerim
Kadıköylü değilim ama ben de seviyorum.Sevilmeyecek yer değil ki?Ayrıca öğrencilik yıllarım da orada geçtiği için bir başka güzel...
Bir de yazara küçük bir önerim/uyarım var:Modalı demiş ve eki ayırmadan ne güzel yazmışsınız.Kadıköylü de aynı olmalıydı.(Yapım eki ayrılmaz da ondan.)
Hatta bizim kuşağın çocukluğunda/gençliğinde kalan bir anekdottur:Bakırköy'ü,Kadıköy'ü görüp şaşıran insanımız,"Buralara köy,Kırşehir'e de şehir diyenin..."diye sitem ettiği de vardır.
TÜLİN ÖZTUNÇ
bunu herkese anlatamazsın önce istanbula sevdalanacaksın. sonra tabi ki kadıköye
kadıköyün sokaklarında gezerken aldıgın zevki ne verir bunu sadece kadıköylü bilir
canı gönülden tebrikler ne mutlu istanbulda yaşayanlara ne mutlu kadıköylü olanlara sevgilerimle tebrik ederim
sizin orda kadıköy varsa...
bizim burda da kadıburhanettin var..!!!
nörek:))
Celil ÇINKIR
Gelelim esas konuya efendim. Sn Tülin Öztunç hanimefendi bir yerleşim yerinin kultur ve insan mozaiğinin renkliliğinden ve çeşitliliğinden bahsediyor. Adeta tiye alırcasına siz de Kadıköy varsa burada da kadı burhaneddin var diyorsunuz. Zengin bir kultur ve bilgi birikiminin paylaşılmasına kuru bir teşekkürle de olsa katkıda bulunacağınız yerde - gorusunuzuze cok saygı duyuyorum her ne kadar sizi bağlasa da- alaya aliyorsunuz ve bu da yetmiyormus gibi sanal ifadelerle bu halinizi pekistiriyorsunuz. Bu dusuncelerinizi buradan paylaştığınıza gore okuyanlara da soz hakkı düşüyor sanırım.
Lütfen emeğe saygı gösterin efendim. Siz de oturun kadı burhaneddin in memleketini anlatın ki öğrenelim. Bu vesileyle evrensel kültüre ve insani degerlere yaptıgı katkılardan DOLAYI sn. Tülin Öztunç hanımefendiye bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. SAYGİMLA,
ıssızgemi
benim alay ettiğimi nerden çıkardın anlayamadım..?
ben bir cümle yorumla belki sizin bu kadar uzun yazdığınız mevzuyu anlatmış olamazmıyım?? maksadım bu olamazmı..hiç düşünmeden cevap yazıyor eleştiriyorsunuz..
hem ben sizin sayfanıza gelmedimki..başkasının sayfacında başkasına
eleştiri yapandan nefret ederim..