Sonbaharın Çağrıştırdıkları
Bugün hava kapalı. Sonbaharın nefes alıp verişi karışıyor sarı yaprakların hışırtısına. Bulutlar gergin, gökyüzü ağladı ağlayacak. Grimtırak renkler maviyi esir almış. Mavinin altındaki aşk yorgun. Yelyepelek koşan atlar başka iklimlerde artık. Zaman, yorgun yılkı atlarının toynaklarında acıyor. Geçen sonbaharlar yad ediliyor mahfillerde. Yahya Kemalin ifade ettiği gibi: “Günler kısaldı. Kanlıca’nın ihtiyarları/Bir bir hatırlamakta geçen sonbalarları.” Demek kifayet etmiyor ağrımıza. Yaşamak, ağırımıza gitse de nefes alıp vermenin; sağlıklı nefes alıp vermenin hüzne karışan şükrünü eda ediyoruz hâlimizle. Dar-ı ahiret göçmen kuşların ılıman iklimlere göçü gibi gelse de . Asıl vatana hicret diye düşünüyoruz…
İnsanlardaki renga renk hâller zaman zaman sükûta garkediyor. Sükun bulamayoruz; ama sükutumuzu kalemimizle bozmak cesaretini gösteriyoruz. Kelimelerin gizemli dünyasına sığınıp kalemimizin nefesi yettiği kadar konuşuyoruz. Konuş benimle ey kalem! Anlat gizlini aşikarını. Sor içimdeki sırları. Sonra, beyaz kâğıtlara yansıt; harflerin ışıltısını. Havanın kesafetini nefasete dönüştür. Yeni mahsul kestanelerin kış düşlerini hayra yor. Bir saç sobanın üstünde çektiklerini düşün. Dinledikleri masalları yinelettir çocuklara. Onların gülüşlerindeki masumiyeti betimle kuşlara. Kuşlar daha şevkli uçsunlara ılıman diyarlara. Sonra, seslen bir çocuğa; kuşların nereye gittiğini sor… Zaman saat tik taklarında eririken yudumla çayını. Demliği anlatan bir yazı yaz. Çocukların hayallerine kanat tak.
Eline bir süpürge al, süpür evinin önünü üşenmeden. Bir tek çöp dahi bırakma sokağında. Kapat gözlerini şarkı söyle. Utanma, sıkılma kimseden. Zaman ayır sevdiklerine. Sonbaharını dostlarınla bahar eyle. Selam ver kurda kuşa, börtüye böceğe. Kimi kimseyi ayırma. Ademin çocuklarına hatırını sor makamına mansıbına bakmadan. Titrin, unvanın,rütbenin üstünü çiz bir defalık da olsa. Çünkü, mevsim sonbahar ve komik düşüyor mezar taşında her unvan. Gelip geçenler laf olsun diye okuyup geçiyor. Kimse ama kimse cephe alarak selamlamıyor. Esas duruşa geçmiyor. Sadece, heceliyor hece taşını.
Nerden icap etti bilmem, sonbaharın ilk günlerinde kalem ve kâğıtla hasbıhalime bu duygular eşlik etti. Yeni şeyler söylemek istesem de takılıp kaldım kalıplaşmış anlayışa. Sonbaharın son fasit dairesinde dolanıp durdum. Kalemi kılıca tercih etmekten gayrı tesellim yok. Ayrıca , hazan demlerinin hazin bestesini dinlemek hüzün verse de sükuneti ve suhuleti hayal etmek tesellimizdir. Sabah ola hayrola… Ankara,11.10.2011 İ.K
YORUMLAR
sonbaharın saçlarını taramak kışa gözkırpan rengin yolculuğuna hazırlanmaktır...
güzeldi tebrik ediyorum...