Teklif
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
“Biraz daha kahve alır mıydınız?”
Levi , sarı saçlarını havaya doğru taramış on yedi- on sekiz yaşlarındaki garsona evet manasında başını salladı. Bir yandan da saatini kontrol etti. Elinde tuttuğu kâğıda göz gezdirdi, kâğıtta “Jessica Jones 15: 30” yazıyordu.
Onunla görüşmeyi kabul etmesinin tek nedeni çok zengin ve şu anda tam olarak hastalığının teşhisi konmamış olan kocası “Erick Jones” idi.
Levi fincanı dudağına götürürken soğuk kış havasına inat kahvenin kokusunu da içine çekti. Bu kadın niye kendisiyle görüşmek istemişti ki? Evet, bir zamanlar işinde oldukça hatırı sayılır bir hekimdi. Ama artık… Kumara battı batalı ne etrafındaki saygınlığı kalmıştı, ne de hekimliğindeki iddiası… Yine de Jessica’nın onu arayıp “Son derece acil bir mesele hakkında sizinle görüşmek istiyorum, telefonda konuşamayacağım, yüz yüze görüşmemiz gerekiyor” demesi onu meraklandırmıştı.
Levi kadını daha önce hiç görmemişti. Fakat Erick’i gazetelerden hatırlıyordu. Altmışlarının sonunda bir iş adamıydı.
O bunları düşünürken kafeye genç bir kadın girdi. Levi göz ucuyla baktığı bu kadını Jessica Jones için çok genç buldu. Fakat genç kadın sık aralıklarla dizilmiş masaların arasından kendinden emin bir tavırla geçip ona doğru yürüyordu. Biraz daha yaklaşınca ondaki her şeye hakimlik kokusu daha iyi hissediliyordu.
Levi sağ eliyle ceketini aşağıya doğru çekiştirirken, sol eliyle gömleğinin iki yakasını düzeltti. Kadın birkaç adım kala duraksadı, gözlerini Levi’ye dikti.
Güçlü, geniş bir alın, gamzeli bir çene, bal sarısı gözler, dolgun ve etkileyici dudaklar, fındıkkabuğu rengi, dalgalı,omuzlarından aşağıya kadar uzanan bakımlı saçlar.
Masaya geldiğinde “Doktor Levi, ben Jessica Jones” deyip oturmakta olan adama elini uzattı.
Levi ayağa kalkıp tokalaştı “Memnun oldum, lütfen buyurun” dedi.
Jessica siyah elbise giymişti. Oturur oturmaz dışarıdaki soğuğa rağmen boynundaki etolü bir çırpıda çıkardı.
Levi yanlarına gelen garsonu fark edince Jessica’ya bakarak “Kahve alırsınız değil mi?” dedi.
“Evet, lütfen” dedi.
Bir anlık kısa suskunluğu Jessica bozdu.
“Bakın doktor eminim sizinle neden buluşmak istediğimi merak ediyorsunuz, bu yüzden derhal konuya gireceğim.”
Garsonun gelişiyle sustu, hatta uzaklaşıncaya kadar konuşmadı.
Levi meraklanmıştı “Sizi dinliyorum Bayan Jones devam edin lütfen.”
Kahvesinden bir yudum alan Jessica rahat bir tavırla devam etti.
“Erick’in hasta olduğundan haberiniz vardır herhalde” dedi yüzünde hiç de üzülme, acıma olmayan bir ifadeyle.
“Ah evet, ama gayet iyi doktorlara emanet, bunu da biliyorum, fakat tam anlamıyla bir teşhis konamadığını duydum” dedi merakla.
“İyi doktorlar” diye hınzırca gülümsedi.
Sandalyeden öne doğru eğilip fısıltı halinde konuşmaya başladı.
“Aslında o epey yaşlandı, bana onu iyi edecek biri lazım değil” dedi.
Levi hiçbir şey anlamamıştı.
“Ne demek istediğimi anlıyor musunuz?” dedi.
Levi “Lütfen sizin için tam olarak ne yapabileceğimi söyleyin” dedi.
Tekrar öne doğru eğilen Jessica elini hafifçe Levi’nin elinin üzerine koydu.
“Yardımınıza ihtiyacım var” dedi kıpırtısız gözlerinin içine bakarak.
Kadının ona değen eliyle bir an ne yapacağını şaşıran Levi, “Ne yapabilirim?” diyebildi.
Kadın etrafa bir göz attıktan sonra, “Yeterince yaşayan birinin ellerini yavaş yavaş soğutmanızı istiyorum” dedi.
Levi vücudundaki bütün kanın bir anda yüzüne hücum ettiğini hissetti.
İçinden “ Kaltak onu öldürmemi istiyor” dedi.
Hemen ayağa kalktı.
“Siz ne dediğinizin farkında mısınız, ben doktorum sandığınız şey değil, bu ne cüret” diye bağırdı.
Jessica eliyle Levi’nin elini tekrar tutup“ Lütfen oturun ve sessiz olun, daha sözlerimi bitirmedim” dedi hala kendinden ve teklifinden tereddütsüz.
“Bunun karşılığında ömrünüzün sonuna kadar yetecek paranız olsa da mı?” dedi.
“Hem de şansınız bu kadar kötüye gitmişken, evinizi , karınızı, çocuklarınızı hatta kariyerinizi , şöhretinizi bile kaybetmişken… Sizce bu halde böyle bir teklif geri çevrilebilir mi? Ben size kaybettiğiniz her şeyi geri almanızı öneriyorum. Erick iki gün sonra yetmiş yaşına girecek ve ne olduğu bilinmeyen bir hastalık onu zaten azar azar öldürmekte. Ben sadece bu durumdan sıkıldım, bunu biraz hızlandırmak istiyorum hepsi bu? Bu sandığınız şey değil” dedi.
Çantasından bir paket sigara çıkardı, bir tane dudaklarının arasına alıp, “Ateşiniz var mıydı?” dedi.
Levi sigarayı yaktı. Etrafına bakarak“Ben bunu yapamam, korkarım aradığınız kişi değilim” dedi.
Jessica sandalyesine yaslandı, incecik mavi bir duman üfleyip iyice dağıldıktan sonra devam etti “ Sizi tesadüfen seçtiğimi mi düşünüyorsunuz?”
Levi o anda her şeyin inceden inceye planlanmış olduğu bir oyunda olduğunu idrak etti.
“ Hadi doktor, sizin daha fazlasını bile yapabileceğinizi biliyorum”
Çantadan çıkardığı kağıtları Levi’nin önüne fırlattı.
“Şimdi anlıyor musunuz Doktor Levi! İşte şimdi neden bir başkasını değil de sizi aradığımı anlıyor musunuz? Çünkü eğer teklifimi kabul etmezseniz, sizi hiç aydınlık olmayan günler bekliyor” dedi.
Levi önüne fırlatılmış kağıtlara ter içinde bakarken, Jessica bakışlarını Levi’den ayırmadan evet anlamında başını salladı, sandalyesine yaslandı.
Nun
YORUMLAR
İnsanların çaresizliğinden diğerleri nasıl da faydalanmayı bekliyor, para gücü nasıl da zayıfı kullanma cesareti verebiliyor. Çok güzel işlenmiş , gerçek hayatın içinden bir kesit. En sonunu yoruma açık bırakman beni dahada düşünmeye itti. Eline sağlık, çok güzel olmuş, teşekkürler.
O qué
Sevgimle
Öykünüzü beğenerek okudum.
Tebrik eder, saygılarımı sunarım.
Yazınızın "günün Yazısı" seçilmesi sebebiyle sizi ayrıca kutlarım.
O qué
Sevgi / saygım her daim sizinle.
O qué
Teşekkür ederim yine yorumunuzu paylaşmışsınız.
saygı ve sevgi ile
Eyzün, sevgili Eyzün; ben ileride senin güzel romanlarını okumak için sabırsızlanıyorum. Bu ne güzel bir öykü. Giriş, gelişme ve final... Hele finale bayıldım. İlhan Bey'e aynen katılıyorum. Öykünün illaki bir sonu olmak zorunda değil. Sen anlatmak istediğin konuyu gayet güzel anlatmışsın. Doktora Şantaj. Gerisini düşünmek okuyucuya kalsın.
Sen yeni öykülerini yazmaya başla.
Çok çok tebrik ederim. Sevgilerimle.
O qué
Yazalım, paylaşalım çoğalalım hep..
Daimi sevgi ve saygımla
Tarzı ve finaliyle kendime yakın bulduğum bir öykü olmuş. Bu tarz finaller bir çok okuyucuya "E, devamı ne zaman?" sorusunu sorduyor. O okuyuculara sesleniyorum: Bir devam olması gerekmiyor. Öykü doktora şantaj yapılmasını anlatıyor, kocanın öldürülmesini değil. Bakkaldan yumurta alma hikayesi yazıldığında "Devamını da getirin, yumurtalarla menemen mi yaptı, yoksa mantarlı omlet mi?" diye diretilmesine benziyor.
Güne gelen öyküyü kutlarım.
O qué
Bi rkonu üzerinde yazı yazamamak gibi bir problemim var.
Hatta bu fobi derecesinde :D
Denesem dahi yine ilkiyle çok alakadar olmaz gibi geliyor.
Çok teşekkür ederim bu güzel yorum için.
Sevgiler, Saygılar
Aynur Engindeniz
Benim sevgili NûN' um
Su misali okuttun hikayeni ...
bir yaz bin gül
hep yaz hep gül
her yaz her gül
hem naz der gül
N.R.N.
O qué
Demek ki neymiş...
Yorum yapan şair olunca yorum da şiir gibi oluyor.
Çok teşekkürler sevgili şairem.
Hep muhabbetle..
Okurken beğendiğim bir yazının güne gelmesi beni sevindirdi.Tebrikler,selam ve sevgilerimle.
O qué
Saygılar sevgiler
O qué
Çok mutlu eden bir yorum o kesin:)
Teşekkürlerim sonsuz...
Sevgimlesin..
Ben devamı tek sayfada kalmasın devamı gelsin isterim.
Bu kendinden emin, gözü kara hatunun, yapabileceklerini çok merak ettim.
Sevgiler
O qué
Size de çok teşekkür ederim. Bakalım inşaallah devam ettirebilirim ama açıkcası çok fazla bir konu üzerinde yazamayan biriyim. İstiyorum ama ne yazık ki bunu yapamayacak gibi hissediyorum hep.
Çok sağolun.
Saygılar
Billur T. Phelps
Profesyonelce kaleme alınmış bir öyküydü. Çok etkilenmiştim ve güne gelişi şaşırtıcı olmadı benim için. Kutlarım canım. Sevgilerimle.
O qué
Sevgimlesiniz..
Ben seni nasıl gözden kaçırırım, kendime kızdım.
Çok kaliteli. Mehtap'a katılıyorum. Klasiklerden bir esinti vardı öyküde.
"...evinizi , karınızı, çocuklarınızı hatta kariyerinizi , şöhretinizi bile kaybetmişken…" kariyer ve şöhreti ev, eş ve çocuktan üstün tutanların cümlesi...
Kutluyorum canım.
Çok öpme sırası bende sanırım:)))
Sevgiler.
Aynur Engindeniz tarafından 10/12/2011 12:26:10 AM zamanında düzenlenmiştir.
O qué
Ben de seni...
Çok çok çok :p
Sevgimlesin her daim Aynur..
Ben bu Levi'yi önceden tanıyor gibiyim:) Her zaman oldugu gibi, çok iyiydi. Tebrikler.
O qué
Nerden ve nasıl:p
Ona deyin ki yapmasın:)
Bu arada sıra sizde hadi bir öykü istiyoruz
Sevgiler, saygılar
Umut Kaygısız
Tekrar tebrikler, güne çok yakışmışsınız.
Sevgili Nun tebrikler, Jessica da ne kadınmış ama içinde bir canavar yaşıyormuş!
Entrika dolu bir dizi başladı sandım, devam ediyor yazmadığına göre bir bölümdü galiba.
Selam ve sevgilerimle...
O qué
Sevgiler, saygılar
ben şu an"Anna karenina" okuyorum...Tolstoy...
(:
öyle bir ilham sezinledim
çok sevgimlesin.dua ile kal sevgili Eyzün...başarılarının devamını diliyorum...
O qué
Çok teşekkür ederim bu onur veren sözlerinize.
Sevgiler, dua ile...
“Yeterince yaşayan birinin ellerini yavaş yavaş soğutmanızı istiyorum”
bir çok yazınızı okudum
fakat bu en ciddi ve en farklı olanıydı
gerek kurgusu, gerek anlatımı ile çok etkiliydi
her yazısında kendi çıtasını yükselten bu sayfayı
ve yazarını okumak her zaman keyif vermiştir / saygımla
Aynur Engindeniz
İbrahim ERZURUMLU
O qué
Ben Kadir şairime teşekkür edebilir miyim müsadenizle?
:D
Çok teşekkürler sevgili şair, yine güzellik kattınız sayfama.
Sevgiler, Saygılar
İbrahim ERZURUMLU
Aynur Engindeniz
Karışık oldu ama, sanırım oldu bu cümle:))
İbrahim ERZURUMLU
kaptırmışız kendimizi, merakla okurken birde bakdım bitmiş.
yabancılarda THE END, FIN bizde ise SON yazıldığını biliyordum flim sonlarına,
ama yazılar bitince NUN yazıldığını yeni öğrendim :)))
tebrik ve saygılarımla,
O qué
Teşekkür ederim bu renkli yoruma, saygılar