ARKAMDA BİR BEN
İlkbahar renklerine hasret yaşadım ben, yaz güneşine bir gün olsun doyamadım...
Şimdi, bir “Son Bahar”ım kaldı “Son mevsim”den önce. Onu da hiç solmayacak taze bir çiçekle renklendirmek, hiç batmayacak bir güneşle ısıtmak, ışıtmak istiyorum..
Bir çiçek ki,
Sen kadar taze, Sen kadar renkli,
Ve bir güneş ki:
Sen kadar sıcak, Sen kadar aydınlık…
İşte bunlar süslüyor her gece düşlerimi.
O günler senin için şimdi belki de uyanıkken görülen bir rûyâdan öte anlam taşımıyor, oysa, benim için o günler hayatın, hayatımın anlam taşıyan ilk ve tek gayesi..
Ancak her hedef, ulaşılmadan evvel, olduğundan değişik görünür.
Bâzen, hayâl sukûtu çöreklenmiş bekler uğruna her şeyin fedâ edildiği ümitlerin arkasında;
kızgın çöllerde düşlenen bir hurmalık dibindeki serin pınar bâzen ufukta görünür. Yolunu değiştirerek koşarsın son kalan gücünle, ve de neden sonra farkedersin bir “seraba” kurban
gittiğini. Arkana bakmazsın artık.. Bakamazsın. Bilirsin ki yolu kaybetmişindir. Kaybolan, aslında hayatının ta kendisidir. Artık başının üstünde dönüşen akbabaları daha fazla bekletmemek son akıllıca davranış olur.
Bâzen de mütevâzı ümitlerle yürüdüğün bir yol seni öyle beklenmedik bir cennete götürür ki, en güçlü hayâller bile böylesine büyük bir mutluluğu düşleyemez.
İşte, sana ulaşmak için yürüdüğüm bu yolda, hem bir seraptan korkuyorum, hem de eşsiz bir cennetin rûyâlarıyla damarlarımdaki kana güç katıyorum.
Arkamda, tükenmiş bir neslin son ferdine ait eğri bir mezar taşı bırakmak istemiyorum.
Arkamda, bir serap uğruna son nefesini vermiş birinin hemen unutulacak öyküsünü de bırakmak istemiyorum.
Senin bereketli toprağında yeşerip serpilmiş, gelişip güçlenmiş ve zaman boyunca devam e-
degelecek bir nesil bırakmak istiyorum arkamda. O “vadedilen toprağı” sürmek, sulamak için böylesine yollara düşmüşüm, mezar taşımı, o nihâî ve ebedî yuvamı bir kaplumbağa gibi sırtımda taşıyarak.. O yuvaya, ya umutsuzluk çölünde ve hiç yaşamamış gibi gireceğim, ya da senin cennetinde ve hiç ölmemiş gibi..
Arkamda bir BEN daha birakmak istiyorum benden sana, beni yaşatacak.
Bir BEN ki, yaşasın tüm yaşanmamış düşlerimizi,
Bir BEN ki, yarısı senden, yarısı benden,
Bir BEN ki, sarsın seni bir koluyla omuzundan ve silsin gözyaşlarını, arkamda kalacak o soğuk “taş”ın başında,
Bir BEN ki, benden sana kalacak son armağan olsun.