- 526 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
51'imde değil,21'imde bilecektim!
Altı yüz yirmi iki "kursiyeri" sınav sonrası İzmir Kız Lisesi salonunda toplamıştık.Kimi eşiyle,kimisi kardeşiyle,kimisi de anne ve babasıyla gelince salon tıklım tıklım dolmuştu.
Sınav kağıtlarını da optik okuyucuyla okuyacak ve sonuçları çabucak duyuracaktık.Ancak olayların seyri hiç de programladığımız gibi gitmedi:Okuyucu bozuldu...
Bir saat,iki saat,üç saate derken epeyce zaman geçmişti.Sorumluların,öğretim görevlilerinin ve kursiyerler dahil herkesin canı sıkılıyordu.
Arada şiirler okunmuyor,konuşmalar ve açıklamalar yapılmıyor değildi!
Bir ara kursiyerlerin,"Sabri Hocam,şiir... "diye tempo tuttuklarını gördüm.
Ben de,
-Ben görevimi,işimi sınıfta yaptım,burada şu iş bir bitsin de gidelim,diye söyledim.
Ama optik okuyucu düzelmedi.
"Sabri Hocam,şiir" temposu arttı.
Mikrofonu elime alıp,merak etmeyiniz sizi kırmam,nazı da sevmem dedim.
Söze,"Ben size Nazım’dan,Necip Fazıl’dan,B.Necatigil’den,Mevlana’dan,Paul Eluart’dan şiirler okuyabilirim" diye başladım.
Ve sözümü,vazgeçtim hepsinden,size Özdemir Asaftan bir aşk şiiri okuyayım ister misiniz diye sordum.
-İsteriz isteriz sözü yankılandı!
O kadar kalabalığa,şu an bile okurken/yazarken "heyecan" duyduğum "TENTATİON" adlı şiirini okudum Ö.Asaf Arun’un...
Şair şöyle diyordu bu şiirinde:
"Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç,
Sana diyeceklerim söylemekle bitmez.
Yıllardır yaşamımdan çaldığım zamanlar,
Adına düğümlendi.
Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç,
Başka şehirleri özleyelim orada seninle.
Bu evler,bu sokaklar,bu meydanlar,
İkimize yetmez."
Bir alkıştır koptu.
-Pardon pardon ama!Bu şiirin bir kusuru var.Ben bunu 51’imde değil,21’imde bilecektim...
Alkışın "dozu" artmıştı.
51’imde değil,21’imde bilmenin ne demek olduğunu çok iyi anlayacak yaşta idiler çünkü.
YORUMLAR
sabri ayçiçek
Sanırım siz de genç kuşağın içindesiniz ve mesajdaki "derinlik" de karşılığını bulmuş oldu!