- 702 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
UNUTAMADIĞIMIZ YÜREK SANCILARIMIZ 2
Her yeni yıl sonrası olduğu gibi işler yine durgundu ve ben boşta kalmıştım. Bu
en çok sevdiğim durumlardan biriydi aslında normal şartlara işten firar ettiğimde göze çarpıyordu ama işler durgun olunca kimsenin umurunda olmuyordu ben atölyede olmuşum olmamışım soran olmuyordu. Tabi böyle oluncada haliyle işime geliyordu.
Bu hafta sonu annemden fırça yediğimden dolayı Erdal’ın yanına uğrayamamıştım, normalde uğrayamadığım zamanlar ben veya o muhakkak arar birbirimizden haberdar olurduk bu hafta ikimizden de ses çıkmadı fırsattan istifade iş yokken bir baskın yapıyım şu deli oğlana dedim.
Hazırlanıp anneme ben çıkıyorum geç kalmam dedim annem bak zaten baban kızıyor radyoya gitmene başına bela alacak bir gün deyip duruyor bizi birbirimize takma erken gel dedi. Tamam deyip evden çıktım .
Radyo ile evin arası yakındı minibüsle on dakika sürmüyordu .
Radyoya gidip içeriye girdiğime her zamankinden farklı bir hava vardı içeride
Kapıdan girdiğimde hoş geldin demeleri bile farklıydı hoş buldum deyip yüzlerine baktım ama kimse başını kaldırmıyordu dokunsam ağlayacaklardı sanki.
Acele ile sohbet odasına gittim o an Erdal’a bir şey olabileceği geldi aklıma odaya girdiğime Erdal her zamanki yerinde tek başına oturmuş diğerlerinden farksızdı.Yanına yaklaştım elimi uzattı tokalaşıp öptü hoş geldin otur dedi yanını gösterdi oturup hoş buldum diycem ama hoş değilsiniz bugün hiç biriniz ne oldu söyler misin?
Metin dedi nasıl yani dedim evet dedi. Metin, metin öldü diye tekrarladı nasıl olmuş diye sormadım bir an olduğum yerde donup kalmıştım gözlerim dolmuştu ama yaş akmıyordu yüreğim taş gibi olmuştu o an içimde fırtınalar kopuyordu sanki, Erdal’ın elini sıkmışım farkında olmadan dişlerim birbirine kenetlenmişti sanki ,yüksek bir sesle kendine gel dedi bir başımı yerden kaldırıp Erdal’ın gözlerine bakıp sessizce nasıl olmuş dedim.
Acı bir gülümseme ile duvardan düşmüş hem bugün haberlerde daha net açıklarlar hangi duvardan düştüğünü dedi .
Yinemi yaa yinemi gözünü seviyim bu kaçıncı bunlar bizi iyice salak sandılar herhalde duvardan düşmüş haa diye mırıldandım.
Erdal elini omzuma atıp sarıldı ve ne garip dimi daha geçen hafta üçümüz bu odada gidenlerin arkasından konuşuyorduk. Bugünse metinin arkasından konuşuyoruz dimi diyerek bir sure sessizce içimizde kopan fırtınanın sesini dinledik yerle bir olmuştu sanki yüreğimiz bir o yana savruluyor bir bu yana her savruluşta bir parça kopuyordu sanki yüreğimizden asıl fırtınanın asıl yangının olduğu yeri görmemiştik henüz ve asıl yangın yeri Fadime Teyzenin yüreğiydi.
Alıntı:
Önce inkâr, sonra özür
8 Ocak 1996 akşam saat 20.00’de Eyüp C. Savcısı Erol Canözkan, olay ve ölüm tutanağı düzenleyerek Metin’in cesedini Adli Tıp’a gönderdi. Savcı Canözkan, Göktepe’nin gözaltına alındığını kabul etti, ancak akşam üzeri serbest bırakıldığını, sonra Eyüp’te bir çay bahçesinde otururken fenalaşarak oturduğu sandalyeden düştüğünü ve burada öldüğünü iddia etti. Bir süre gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılanlar ise, ısrarla Metin’in gözaltında polis tarafından öldürüldüğünü ve cesedinin gözaltında tutulan diğer kişilerin yanından alınarak götürüldüğünü söylediler. Metin’in ağabeyi İbrahim Göktepe, Eyüp Cumhuriyet Savcısı Erol Canözkan’a ifade verdi ve Metin’in gözaltında polisler tarafından öldürüldüğünü belirterek, şikayetçi olduğunu söyledi.
10 Ocak 1996: Evrensel Gazetesi Sahibi Vedat Korkmaz, polisler hakkında idari soruşturma açılması için İstanbul Valiliği’ne şikayet dilekçesi verdi. İstanbul Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, gözaltına alınanlar arasında Göktepe’nin olmadığının kamera görüntülerinden de tespit edildiğini, listede isminin yeralmadığını ileri sürdü. Ancak daha sonra yaptığı açıklamalarda Göktepe’nin gözaltına alındığını kabul etti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, olaylara göz yumulamayacağını ve bir an önce olayın aydınlatılması gerektiğini belirtti.
İstanbul Vali Vekili Rıdvan Yenişen, Göktepe’nin gözaltına alınmadığını iddia ederken, İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan da, ilk önce Göktepe’nin adının gözaltına alınanlar listesinde bulunmadığını söyledi. Daha sonra listede adının bulunmadığını, ancak gözaltına alındığını kabul etti. Ardından Göktepe’nin duvardan düştüğünü savundu. Göktepe’nin gözaltına alındığının tanık anlatımlarıyla ve raporlarla ispatlanması üzerine ise, Göktepe ailesinden özür dilemek zorunda kaldı. Metin’in annesi Fadime Göktepe, Ünüsan’ın özrünü kabul etmeyerek, katillerin cezalandırılmasını istedi.
11 Ocak 1996: Vedat Korkmaz’ın şikayet dilekçesi ve Metin’le ilgili Adli Tıp otopsi tutanağı Valilik tarafından idari soruşturma yapılması için Polis Başmüfettişi Yaşar Gökışık’a gönderildi.
13 Ocak 1996: TGC Başkanı Nail Güreli’yi ziyaret eden ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Göktepe’nin ölümüne ilişkin resmi makamların yaptıkları açıklamaların tatmin edici olmadığını söyledi ve olayın takipçisi olacaklarını ifade etti.
15 Ocak 1996: Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı, "görevsizlik kararı" ile Memurin Muhakematı Hakkında Muakkat Kanun hükümleri gereği haklarında soruşturma yapılan polislerin atılı suçu idari görevlerini ifa ederken işledikleri gerekçesi ile soruşturma dosyasını Eyüp Kaymakamlığı’na gönderdi. Eyüp Kaymakamlığı da dosyayı İstanbul Valiliği’ne gönderdi.
16 Ocak 1996: İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanlığı, raporunu açıkladı. Raporda, "Metin Göktepe gözaltına alınmış, gözaltında polis tarafından öldürülmüştür" denildi.
Fadime teyzenin bir röportajından alıntı.
Fadime Göktepe: Metinler ölmesin diye...
"Evde oturmak çözüm değil. Ben eylemlere gitmeseydim, bağırmasaydım, sokağa çıkmasaydım ne olurdu? Ağlardım. Ağla ağla biter mi bela? Mücadele edecek, bağıracaksın. Hem de kararlı olacaksın. Kadınların görevi çok. Bana ne demekle olmaz!"
Bende diyorum ki bu insanların görevi Fadime teyze kadınların değil.
Saygıyla ellerinden öpüyorum..
Not:
Yazım hatalarım olmuş olabilir.bunun için şimdiden özür dilerim.
( noktalama işarartleri konusunda biraz özürlüyümdür )
09.10.2011
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.