Bir merak
Dinleyin. Hiç tanımadığınız birini takip ettiniz mi? Güzel yaz gününde ya da sohbahar yağmurunda. Yolda yürürken gördüğünüz herhangi birini. Kimi delilik, kimi merak der buna. Hatta bazı doktor efendilere göre sapık olma ihtimaliniz var.
Benim bilme merakım buz gibi şubat ayında başladı. Rıhtımda yürüyordum. Uzun yürüyüşleri severim. Gidecek işim yoktu. Öğlen uyanıyor, kahve ve sigara içtikten sonra kendimi sokağa bırakıyordum. Ancak hava kararınca dönüyordum. Neyse konumuzdan sapmayalım.
Buz gibi bir günde rıhtımda yürüyordum. Hava açıktı ve kar yağmıyordu. İki gün önce yağdığı için yerde yeterince vardı. Kalabalığın arasında ellerim cebimde kuvvetli rüzgara karşı inatla yürümek güzeldi. Bir süre sonra ısınmak için bir kitabevine girdim. Kitabevleri ısınmak için en ideal yerlerdir. Ve delirtici sakin bir havası vardır. Burasıda öyleydi. İçerisi oldukça kalabalıktı ve nemli hava dışarı taşıyordu. İnsanlar ciddi yüz ifadeleriyle kitapları incelerken bende aralarında dolaşıyordum. Onlar kitaplara ben onlara bakıyordum. Tanıdığım birini arıyordum belkide. Fakat yoktu. Ne klasikler bölümünde ne şiir kitaplarında ne de kişisel gelişim reyonundaydı. Sonunda ciddi ve asık yüzlerden sıkılarak kendimi dışarıdaki soğuk rüzgara bıraktım.
Zaman geçmiyordu. Onu içeride değil dışarıda aramaya başladım. Fazla zor değildi, sokakta yeterince insan vardı. Fakat öyle herkes olmaz. Bunu birkaç tecrübeden sonra anlıyorsunuz. Birkere hızlı yürüyenleri seçmiyceksin. Çünkü onların yetişmesi gereken yerler vardır. Bankaya veya işlerine yetişmeye çalışırlar. Başladığı gibi biter takibiniz. Ağır yürüyen acelesi olmayan kişiler olmalı...
Birkaç başarısız denemeden sonra insanlar hakkında daha fazla bilgi edindim. Farklı, takibe değer olmalıydı aradığım. Ve işte ozaman gördüm gözlüklü kısa boylu tıknaz adamı. Üzerinde gri trençkot ve elinde siyah çantasıyla nazik tavırla insanlara yol vererek yürümeye çalışıyordu. Kıyafetinden çok belkide ilgimi çeken nazik tavırlarıydı. Metropolde yürürken birbirini hırpalayan insanlardan farklıydı. Kibar, toplum kurallarına saygılı görünüyordu. İlk izlenimlerim bunlardı.
Caddeden dar sokağa saptı. Bende peşinden. Acaba çantasında ne taşıyordu? Aceleci hali yoktu. Fakat bir hedefi, gizemi olduğu belliydi. Yavaş gidiyorduk. Aramızdaki mesafeyi koruyordum. Kalbimin attığı kanımın pompalandığını hissettim damarlarımda. Yaşadığımı bilmiyormuşum meğer. Tek isteğim bu takibin kısa sürmemesiydi.
Derken tenha bir sokağa saptı gizemli adam. Kararsız kaldım. İş giderek ciddileşiyordu. Bir süre yokuş çıktık. Buzlu kaldırımları aştık. Yaşına göre iyi yürüyordu. Yürüyüşler konusunda bende deneyimliyimdir hani. Bu sebeple hiç zorlanmam. Kilotmetrelerce yürüyebilirim.
Aklımda kimin peşinde olduğum sorusuna yanıt ararken takip devam ediyordu. Kimdi bu adam? Bir polis mi? İşadamı mı? Yoksa bir katil mi? Ve en önemlisi nereye gidiyor?
Sonra tanıdık geldi herşey. Bastığım kaldırım taşları, dükkanlar, yol tabelaları daha önce geçmiştik buradan. Aynı yolları tekrar dolaşıyordu adam. Bende peşinden. Bir tur daha attık. Derken bir pasaj önünde durdu ve dükkandan içeri girdi. Kadın çamaşırı satan bir dükkandı. Bir süre vitrin camından izledim onu. Çeşitli sütyen ve jartiyerlere baktı. Siyah desenli çorapları seçti. Yeşil renk dantelli külotları inceledi. Beğendiklerini sardırıp paket yaptırdı ve siyah çantasına koydu. Sonra girdiği gibi hızla çıktı dükkandan. Otobüs durağına kadar takibim devam etti. Ve 23 nolu yeşil otobüse binerek uzaklaşmasını izledim, çamaşırları kimin giyeceğini düşünerek…
Daha sonra sayısız insanın peşine takıldım ve hepsi ilginç hikayeler sundular. Genç kadınlar özellikle. Sevgilileri ile buluşanlar vardı. Bu takipler genelde kısa sürerdi. Hep bir eve girerlerdi ve takibim biterdi. Sonra evli kadınların kaçamaklarını gördüm. Liseli kızların gizli buluşmalarını. Sonra birkaç dilenciyi takip ettim. İnsanları kandırmalarını izledim sayısız kez. İnsandan sıkılınca sokak köpeğini izledim. Kendine göre tarzı vardı. Ve ne yaptığını bizden iyi biliyordu. Yalansız bir hayattı en azından.
Bu takipler altı ay sürdü. Sonunda bir polisi izleyene kadar… Ne diyim heyecanlı olacağını düşündüm.
Şimdi hastanede gözetim altındayım. Doktorlar deli mi, yoksa sapık mı olduğuma henüz karar veremedi. Bir karar vermelerini bekliyorum. Fakat kimseye zarar vermediğim göz önüne alınarak yakında çıkabileceğimi söylüyorlar.
Tek isteğim özgürce her yöne yürüyebilmek. Belki birgün sizinle de yürürürüz. Aynı yöne… Ne dersiniz?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.