- 1090 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Öğretmenim / Örtmenim
Küçük, miniminicik çocuklardık sınıfta. Büyük olan örtmenimizdi o zamanlar. Şimdi de öyle, hiç küçülmediler ki öğretmenler, hep büyük onlar, kocamanlar...
Sordukları soru kolay olursa derste, bir kıpraşma olurdu Sınıfta, parmaklar yukarı kalkar hep bir ağızdan örtmenim örtmenim diye kalkar kalkar otururduk yerimize heyecandan.
Öğretmen şöyle bir bakar, nerede kendini masanın altına gizleyen ( mahsustan bir şey arıyormuş havasına giren ) çocuk varsa ona sorardı sorsunu.
Zavallı minik, ya hiç başını kaldırmazdı yerden, ya da tavana asardı gözlerini, yanakları al al olurdu diğer arkadaşlarının alaylı bakışları arasında.
Hiç unutmam, bir gün aynı şey benim de başıma gelmişti.
Düşünüyorum da ne kadar basit bir soruymuş oysa. ’Şimdi sorsaydınız ya örtmenim hemen bilirdim’.
Sınıfta ki diğer çocuklar örtmenim örtmenim diye kendinden geçerken bilmişliğin gururuyla, nasıl olduysa benim kalemim yere düştü ( valla ben düşürmedim! )
’Sepkin sen gel tahtaya’ diye gürledi bir ses. Aniden kaynar sular döküldü tepemden, soruyu duymamıştım çünkü, ne yapacaktım ki tahtaya gelip off.
Usul usul ilerledim kara tahtaya doğru, kocaman bir Türkiye haritası asılıydı ve bana elinde ki cetveli uzattı ’ hadi arkadaşlarına göster sınırlarımızı ’ dedi.
Küçüktüm, miniciktim, haliyle beynimde küçüktü ve o an dururvermişti heyecandan. Bilemediimmm..
Ne yapacağımı şaşırdım tavana baksam olmaz, karşıma baksam hiç olmaz çünkü arkadaşlarımın alaylı gülücüklerini görecektim, en iyisi yere bakmaktı, ben de öyle yaptım.
Benim için uzuunca bir zaman geçmişti sanki, birden ’ uzat ellerini ’ dedi bana örtmenim.
Elimden cetveli çekip aldı ve elimin birine sonra diğerine vurdu. Çok acımıştı ve müthiş gururum kırılmıştı o an, meğer çocukluğunda da sulu gözlüymüşüm, yanaklarımdan ılık ılık aktığını hissettim gözyaşlarımın. O gün nefret etmiştim örtmenimden ama sonra çok sevdim onu.
Küçüktüm, mini miniciktiktim, o yaşta biri çıkıp bana aşkı sorsaydı tarif bile edemezdim, lakin ne hikmetse örtmenime aşık olmuştum beşinci sınıfın sonlarına doğru.
Turan Göl ’ dü adı, beni duyuyorsa eğer, ellerinden öpüyorum örtmenim.
Bütün öğretmenlerin ellerinden öpüyorum. Çünkü onlar her şeyin en güzeline layıklar.
Öğretmen diye bir şey olmasaydı, ne yapardık. Neyi ne şekilde ve nasıl öğrenirdik acaba?
Keşke örtmenimle kalmasaydı bu hikaye, öğretmenim, hocam diyebilecek kadar çok olsaydı okul yıllarım.
YORUMLAR
Merhaba, o yıllarda benzer duygular hep yaşanır elbette...bazen öğretmenin yaklaşımı da bu duygulara vesile olabilir...O nedenle öğretmenlerin çocukluk psikolojisini...gençlik psikolojisini iyi bilmeleri gerekir...gençlere ümit verebilecek yanlış anlamalara fırsat vermemelidir...Özellikle müfettişlik hayatımda öğretmen öğrenci arasında yaşanan masumane duyguların çok az da olsa bazı (tüm güzel ve pırıl pırıl öğretmenlerimizi istisna tutuyorum)öğretmenlerce ard niyete dönüştürüldüğünün trajik olaylarını sorguladık. Bir kız öğrenci şikayet dilekçesine "bütün erkeklerden nefret ediyorum" cümlesini bu yüzden yazmıştı...
Önemli bir olayı güzel betimlemişsiniz...tebrik ediyorum...saygılar...