HAYAT
Hayatının ellerinden yavaş yavaş kaydığını hissediyordu, bu kayış dondurmanın dilimizde kaydığı çoçuksu zevkide vermiyordu artık. Halbuki dondurma yemenin zevki çoçukluğumuzda bir başkaydı. O soğukluğu dudaklarımızda gezdirip sonra dilimizle yalamak dondurmadan ruj yapmak hele bu vişne ve çilekse daha da bir başka oluyordu. Belki de değişmeyen aramızdaki yaş farkına rağmen kızımın yediği dondurmayı yerken geldi aklıma düşünceler hariç ve ister istemez seslendim anneme "Bana çoçukluğumu geri ver. "diye . Oysa ki, ne çoçukluğum ne de seslenebileceğim bir annem vardı artık...Hatta kızımın uzattığı dondurmayı yerken bile ne kadar mutsuz olduğumu hatırladım. Dudağıma renk veren dondurma geçen zamanla kalbimi üşütmüştü. Sevginin, mutluluğun sıcaklığı bile eritemiyordu içimdeki buz parçasını...
Oysa ki sevgi bütün buzları eritiyordu ya hani, insan hayatında sevgi dolu ve mutlu olduğun zaman hani başka türlü akıyordu ya avuçlarımızdan...belki de hala öyledir. Benim bütün hissedememişlerime rağmen...
Sevgiyi avuçlarıma almak onu kaydırmadan tutabilmek meğer ne denli zormuş. Halbu ki ne çabuk avuçlarımıza alıp dile getiriyoruz sevgimizi, doğru insanı bulduğumuzda...
Gerçekten anlamanın getirdiği zorluğu ve fedakarlığı hissederek mi, yoksa bu işin kuralı böyle diyerek mi söylüyoruz. Gönülden sevmenin, karşılık beklemeden sevmenin zorluğunu ancak bilenler anlayabilir. Ondan gelen bir sesle hayat bulan, bir tatlı sözle iç dünyada kıpırtılar hissettiren halleri sadece bilenler anlar. Ayrılıklardan mutluluk çıkarmasını bilen, uzaklığı yakına çeviren, sevgiye fener olan ışığını yansıtabilen ve o ışığı hissedebilen anlar. Can sağ iken sarılmayı bilen, pişmanlıklardan pişmanlık duymayan, uğruna seve seve hesabını şaşıran bilir. Sevgi uğruna bedel ödemeye hazır olan, bu yola baş koyan bilir. Gülüşleriyle gözleri aydınlatan...
Tekrar ver bana anne, sevmenin ve yaşatmanın zorluğunu henüz yeni öğrenmeye başlarken, acı çekmemeyi ve her koşulda mutlu olabilmeyi henüz öğrenirken ver....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.