ELMA ŞEKERİ
Bir genç kız.. gözyaşlarıyla sırılsıklam kalmış yastğına koyunca başını; başlar yılların eziyeti… tutunmak istediği her dalın kırılmasına sebep olan engeli hep merak etmiştir haklı taraf neresidir meçhul.. yaşamın zorlu bir sınavından geçme çabasında mıdır yoksa göğsünü bir zırh gibi germiş güçlüklere karşı direnmekte mi? O buğulu gözlerden çığ olup yol alan yaşın barındığı yerden taşması yaşamın adaletinin karşısında boynunu kıldan ince mi kılar? Tüm doğruluyla dik durma gayreti içerisinde, hayatta piyon olarak değil yöneten olarak mevcut kalmanın bir istek halinde zihninde yer etmesi ne kadar yanlış sizce.. çocukluğunda yaşamadığı sevincin, taranmadığı saçlarının, yiyemediği elma şekerinin hesabını hangii yürek verebilir? O pembe elbisesinin içinde çevreye tebessüm dağıtma hayaliyle yılları geride bırakmış bir kızın yaşam öyküsü bu…
Belki hiç oyuncağı olmadı onun belki giyecek bir pembe elbisesi bile.. belkide hiç dinmedi gözlerinin çağlayanı. Tüm bunlar içinden mutluluk taşamayan evinin küçük problemleri olarak varsayıldı bir zamanlar… annesinin şevkat varsayımlı kollarında kim bilir kaç sabahlarca uyanmak istedi ama karşılaşştığı fiil hep ağlamak, acı çekmek ve tokat oldu… basit bir olay gibi algılansa bile onun küçük ve temiz kalbinde dağların uzantısından daha büyük bir üzüntü kaldı... istediği çok ve meşakkatli bir eylem değildi.. istediği sadece anlayış ve sevgi. belki seviliyordu ama bunun geri dönüşünü hep şiddetle çözümledi o küçücük eller ,elma şekerinin izlerini taşımayı bekleyen o dudaklar ……
Çıldırmışçasına geliyordu sesi … o küçücük kız çocuğunun ağzzından çıkan her cümle feryad ve figanla yoğurulup acıyla harmanlanıp yer ediniyordu akıllarda. Yaşadığı cehennem misali evinde duvarlar şahit oldu haykırışlarına., onlardan başka dertleşecek, yaşadıklarını dillendirecek kimsesi yoktu.. her çektiği acı o dört duvar arasında kalarak toprak yığınına dönüşmekten başka bir eylemde bulunamadı….
Anlayanı olmadı, yanında kimseside… belkide hep suçlu kimliğine büründürüldü.. etrafında dinler gibi görünen insanlar bile bir başına bırakıp kabuklarına çekilmeyi seçtiler ama çubuk batırıp elma şekeri misali yiyeceğinin artıklarını taşıyan yüzünde gülümsemesini hiç yitirmedi ve dozunu hiç azaltmadı.. herkes onu dört dörtlük düzeni ile tanıdı daha doğrusu kendisini böyle tanıttı. küçücük yüreğinde fırtınalar kopmasına rağmen o bir tek kişinin yanında sustu.. konuşmadı tıpkı bir yabancı ve kendini beğenmiş gibi…Lakin yapmak istediği fiil sadece yılları kusmaktı.. aslında en çok onunla konuşmak istiyordu.. Bu birtanecik öğretmeni Fulya idi… güler yüzü ve cıvıl cıvıl benliğiyle gönlünde taht kuran bu güneş herzaman onun destekçisi oldu.. şimdide umut güneşinin tam tepede durduğu zamanlarında canından çok sevdiği öğretmeniyle arasına engeller çıkarmaya çalıştılar. Lakin hangi şehirlerde olursalar olsunlar onların kalbi hep beraber attı. Atıcakta…
Fulya ALICI tarafından yetiştirilen bir yüreğin kaleminden….
YORUMLAR
hellboyss tarafından 11/4/2011 5:57:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
ELMA ŞEKERİ
Dolu dolu arzular
Lime lime olacak
Her görüşümde seni
Dünyam kararacak.
Ben yokların çocuğuyum
Alışamadıgım tabiat
Kötü kaderimmış
Bir gün savuşaçak
Hani daha dün,
Belki debir saat önce
Elma şekerim vardı
Ellerimde yalayacak
Yazını okuyunca daha önce yazdığım şiirim aklıma geldi.Hayata zaten elma şekeri gibidir, tebrik ederim saygılarımla.