- 532 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Dil Türkçe-Gülce
Dil Türkçe-Gülce
Dil, duygu ve düşünceleri sesler vasıtasıyla bildirmeye, anlatmaya yarayan bir araç, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan bir vasıtadır. Dil, dilbilgisi kuralları içinde örgütlenmiş, kendi kanunları içerisinde yaşan gelişen canlı bir varlıktır. Bilinmeyen bir zamandan geleceğe doğru akan, insanoğlu var oldukça da yaşayacak olan bir varlık. Milletleri millet yapan temel olgulardan birisi ve en önemlisi.
Dil, konuşma dili, yazı dili ve mimik olmak üzere karşımıza üç şekilde çıkar. Her milletin kendine özgü bir konuşma ve yazma dili vardır ki, o milletin kültürüyle iç içedir. O zaman diyebiliriz ki dil, kültürün ayrılmaz bir parçasıdır ve en önemli unsurudur.
Kültür içerisinde sanat, sanat içerisinde de edebiyat olguları olduğundan dolayı, dil edebiyatla yakından ilgilidir. Aslında dil bütün kültür değerlerini bünyesinde barındıran ve içi boşaltılmaması canlı tutulması gereken bir hazinedir.
Milletleri ezelden ebede götürecek olan dil zamanla kendi içerisinde gelişmeli zenginleşmeli ama asla değişmemelidir. Hele ki yabancı dillerin oturup çöreklendiği bir alan olmamalıdır.
Bir milletin dilini yaşatacak en önemli unsurlardan olan edebiyat, önemsendiği sürece öz benliğini koruyacak ve ait olduğu millete faydalı olacaktır.
Türk edebiyatı en eski çağlardan bu güne kadar değişik safhalardan geçerek Türk milletinin kültürünü, dünya görüşünü, düşünce ve hayal dünyasını sırtlanmış bundan sonra da değer verildiği nispet oranında sırtlamaya devam edecektir. Belirli bir çağa kadar sözlü, daha sonra sözlü ve yazılı olarak dilimizin yaşamasına, dolayısıyla millet olarak hayatta kalmamıza vesile olan edebiyatımıza gerekli yakınlığı göstermemiz gerekmektedir.
Edebiyatın temel malzemesi olan dilimizin yaşayıp gelişmesinde korunmasında özellikle halk edebiyatı türlerinden destanlarımızın, şiirlerimizin, türkülerimizin; destancılarımızın, şairlerimizin ozanlarımızın inkâr edilemez büyük katkıları olmuştur. Ne mutlu halkın diliyle söyleyip yazan şairlerimize, ozanlarımıza, âşıklarımıza. Ne mutlu Kaşgarlı Mahmutlara, ne mutlu bin bir Yunus’a. Ne mutlu ses bayrağımıza bayraktar olanlara. Ne mutlu bayraktarların izinden yürüyenlere.
Ne mutlu GÜLCE’ye ki; her bir mensubu bir bayraktar, bir Türkçe sevdalısı. Dilimizi yaşatıp korumaya çalışan bir gönül eri. Şimdilik şiirleriyle her birisi dilimize hizmet sunan kendi sıkletinde bir başpehlivan.
Evet, GÜLCE dedik de nedir acaba kerameti ki her bir mensubu bir gönül eridir. Yazılmış bulunan eserlerimizde sade bir dil ve şiirde ata ölçüsü olan hece vezni kullanılarak hece serbest ve aruz kardeş kılınmıştır. Dış kaynaklı olup edebiyatımıza sonradan yerleşen aruz ölçüsü Türkçeleşmiştir. Gerçekleştirilen ve devam eden projelerle günümüz Türkçesiyle Nutuk, destanlarımız, Dede Korkutumuz, efsanelerimiz, kadın kahramanlarımız, tarihimizde ilkler, evliya kadınlarımız ve peygamberlerimizin hayatları zamanın ve geleceğin okuyucusunun hizmetine sunulmuş, sunulmaya devam etmektedir. Ses bayrağımızın bayraktarları teker teker şiir diliyle tekrar tanıtılmaya başlanmıştır. Türk şiirinde gelişime ve dilimizin yaşatılmasına büyük bir sevda ile devam edilmektedir.
Ne mutlu GÜLCE’ye, ne mutlu GÜLCE’ye gönül verenlere.
Osman Öcal
YORUMLAR
İnsan; özgür olduğu sürece üretir, ürettiği kadar tüketir ve her üretim onu geleceğe taşır.
Özgürlük; disipline edilmemiş bir özgürlüğün kimseye hayrı yoktur. Çekirdekten tek tek ağaçları aşarak ormana yansımalıdır özgürlük; bütün ağaçların varlığına, gelişmesine, boy atmasına aynı saygı ve özenle... Ve her ağaç, yeşil renkte olsa da; kendi aralarında muhakkak ki renk tonu farkıyla ayrışır. Ancak bu ayrışma yıkıcı, yok sayıcı anlamda değil; farklılıklarıyla var olmanın, teker teker ayakta durmanın ve her rengin kendi özgünlüğü içinde çoğalarak ormana kimlik kazandırmanın, zenginleştirmenin onur ve sorumluluğunu taşıyarak…
Toplumlar da böyledir.
DİL; aidiyetlik duygusunun, var olma olgusunun vazgeçilmez aracıdır. Tıpkı BAYRAK gibi, tıpkı ÜNİTER SINIRLARLA BELİRGİNLEŞMİŞ coğrafya VATAN ve onu anlamlandıran MİLLET/HALK gibi vazgeçilmez ortak paydalar, ortak değerler. Bu değerlerden birisinin yoksunluğu diğerinin de yoksunluğuna kapı aralar; tıpkı ağaçsız, yeşilsiz bir alanda, erozyonun yavaş yavaş toprağı kaydırarak savurup yok etmesi gibi.
Dil önemlidir, önemsenmelidir. Dil bir KİMLİKTİR! Başka milletlerin egemenliğine bırakılamayacak kadar önemli ve hayatidir; ucunda bir ülkenin, bir toplumun var oluşu, namusu, geçmişi, geleceği ve çabası yatar.
Kültürler arası alışveriş yapılmalı elbette. Toplumlar arası kültür alışverişi yapılmalı, dil ve diğer edebî sanatlar zenginleştirilmeli tabii ki. Ancak bu yapılırken asla özden, esastan uzaklaşılmamalı. Özenti, sorumsuzluk ve hazırda olanı emeksizce yeme, üretmeden tüketme esnekliği diğer birçok şey gibi dilin de en büyük düşmanıdır.
Dilimiz, yeryüzündeki diller içinde yazılışı ve okunuşuyla müstesna bir dildir. Düne kadar olduğu gibi, bugün de ortak değerler, ortak akıl daima yönümüzü görmede kılavuzumuz olmalı /olacaktır da...
Önemli bir ayrıntıya parantez açan değerli kaleme saygı ve dostlukla…
osman öcal
selam ..hocam güzel ve egitici yazını kutlarım.....bilmediklerimizi sizin gibi deyerli hocalarımız sayesinde biraz öyreniyoruz...teşekkürler kalem elinizden.sevgi yüreginizden düşmesin...gül diyarından selam lar