- 2428 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Kadından Kentler
Kim derdi ki kıyılarında dinlendiği dalga , bilmediği bir şehrin kayalarına taşıyacak etten bedenini .
Yolculuk bir akşam sefâsının bitmesine yakın başlar . . .
Zaman tünelinin içinde neye sarıldığını bilmeden düşürürler ellerindeki dünleri.Kabuğunu hiç kırmamış kapılarını düne kapatan gülüşlerin gamzelerine yavaş yavaş dolmaya başlar gözyaşları.Ardından gelen hıçkırıkların yankısı ise tüm sessizliği bozar. Mor dudaklı , çocuk bakışlı tereddütler gezinir sahipsizliğin köşelerinde.
Bir sohbet sofrası , eteklerinde dikenli taşlar biriktirmiş kadınların çırpınışlarına gözcülük ediyordu.Ayaklarına dolanan zamandan habersiz , güvenin şapka taktığı bir sahnede koşmaya başlarlar . Çırılçıplak adımları tutsaklığın belini kırmakta . . .
Zelan ; onyedi yaşında ve bir berdel mâduru .İki sene önce abisinin sevdâsı uğruna hayâtının geri kalan çeyreğini kendinden yaşça büyük biri ile geçirmek zorunda.
Fadime ; yirmibeş yaşında , dört yıldır dul ve sırtındaki iki çocuğun yükü ile anneliğine büyümeye çalışıyor. Kan davası sonucu eşini kaybetmiş, hayatının geriye kalan çeyreğini yalnız geçirmek zorunda.
Hayriye ; tam bugün kırk yaşına bastı. Evli fakat hiç çocuğu olmamış. Bir kaç gün öncesine kadar kıymetini bilmediği bir nefese sahipti. Bol bol sigara içiyor , kiloya sebep hiç bir şeyin önüne geç(e)miyordu.Şimdi ölüme bir adım daha yaklaştığının gerçeği ile yüzleşiyor. Bedenini saran kanseri yenme gibi bir amacı var artık ve hayâtının geri kalan çeyreğini eksiklerini tamamlamakla zorunlu.
Neşe ; tahmîni otuz yaşlarında , kendini bildi bileli evli ve sırtından sopa karnından sıpa eksik edilmemiş hiç . İçkici bir kocanın hayat arkadaşlığını yapmaya çalışıyor ve geri kalan ömrün çeyreğini dayakla , işkenceyle geçirecek gibi görünüyor.
Muâlla ; gözlerindeki ışığın geçici olduğunu düşünen yirmibeş yaşında engelli bir kız. Yaşlı annesine ve kardeşine bakma telâşı dışında başka bir amacı yok . Kendine ait hayâl ve umutlarını askıya asmış , ailesine tutunmaya çalışan yarım genç bir kız.Ömrünün geriye kalan çeyreğine daha ne kaybedebilirim ki düşüncesini sindirmiş halde yürüyor.
Yeliz ; zamanı zamanında Türkiye’nin en güzel kızı seçilmiş , monoton gidişâtını hızlı bir tempoya çeviren akıllı , güçlü ve aktif biriydi. Şimdi elli yaşında ve yalnızlığın kanatan çürüklerini temizlemeye çalışıyor yorgunluğuyla. Ömrünün kalan çeyreğinde kalıcı bir dosta sarılmak ve parmak uçları ile beyaz saçlarının okşanmasına izin vermek istiyor.
Berrin ; bir kaç ay sonra kirksekiz yaşında olacak , evli ve üç çocuk annesi. Dünde yaşadığı mutluluğu bugüne taşıyamamış , zaman kıskacında gözlerini güldüren herşeyi kaybetmiş. İçindeki çocuk tam intihara giderken ona çelme takan rüzgarın ağına takılır ve yasak bir bir ilişkinin ortasından bulur kendini. Günâhından mı kaçmalıydı yoksa mecburiyetten aldığı nefesin hakkını mı vermeliydi acaba . Bilmediği bir sona doğru kürek çekiyor şimdi.
Zeynep; daha baharın ılık nefesini yeni tadıyordu. Bir ay öncesine kadar mutlu bir evliliği ve kocasının ilk eşinden sahiplendiği kız çocuğu ile huzurlu bir hayatı vardı. Soğuk bir sırt ağrısı ile gidilen hastaneden değişmiş kaderleri ile çıkarlar. Kırkta bir raslanan hastalık sporcu eşinin bedenini sarmış ,kısa sürede dünyaları tersine döner.Yoğun bakım ve ameliyatlar derken otuzlu yaşta nota konur geleceğe. Şimdi taze eşelenmiş ıslak toprağı öpüyor Zeynep ve çaresizliğin yatağına girip , soluğunun sesini dinleyerek derin bir uykuya dalar.Kalan çeyrek hakkında ise hiç bir fikri yoktur.
ve Umut ; hayatı anlık yaşayan , en kıymetlisi aileyi sırtına almış yarına güvenle bakan memur bir kız.Gecikmişleri ile yaşanmışlarını toplasa koca bir roman olacak türdendi ama haberi bile yok .Bekâr , en büyük hayâlinin güzel bir evlilik ve kız çocuğu olduğunu söylüyor.Kalan çeyreğinde umudunun bayrağını en yüksek yere hayırlısı ile dikmek için gözlerindeki perdeyi sonuna kadar açmak.
Uzağa en yakın yer bakışların kesiştiği noktadır öyle değil mi? İşte tam da orda karşılaşır aynı yere bakan aynı duayı eden yürekler . . . !
Adımları bu hüzün deryasına batan kadınsa, yazarlığın duvarlarından tırmanmaya çalışan , daha yolunun başında çelmelere maruz kalan bizim kiz . Tebessümü ilke edinmiş içindeki öfkeyi bastırmaya çalışan saf bir kişiliktir. Ömrünün çeyreğini geçirmiş belli etmese de , ufak elleri ile şiirler, durgun kalbi ile fırtınalı aşklar , sessiz ruhu ile izler bırakan güçlü bir kadındır. Görüntüsünün altında bir amazon sakladığını gördük , DUYURULUR !
Boş bir sayfanın ilk satırında kalemin ucuna düşen kahramanlar , hikâyelerini kendileri sulayıp çekilirler. Aynı acı ayrı zamanların toprağına ekilip bırakılır, hasat zamanı geldiğinde herkes payına düşeni alsın diye.
Hangisinin hayatı diğerine nazaran daha iyiydi ve hangisinin bakışı şanstı yaşama karşı.Hüzünleri kambur yapmış tek adresli kimlik gibi , dizlerini kanata kanata bilinmeze yürüyen kadından kentlerdi her biri.
Onlar mübarek bir gecenin , gönüllere açılan kapısında karşılaşırlar ve birbirinin rüyalarına girerler. Bizim kız da o rüyadaki tek melektir.Elinde defteri ile tırnaklarının ucuna düşen dünleri hatırlatır gözlerinin içine bakan utangaç yüreklere.
Acaba der eskilerin neyini değiştirmek istersiniz ?
Zelan ; Bu evliliği yapmama gibi bir şansım olmadığından onun yaşında olmayı isterdim.Ben ona geç kaldım , o bana erken !
Fadime ; Onu vuran kurşunun önüne geçerdim. Yalnızlığı sevmezdi çünkü ve tek başınalığın zehiri azap veriyordur şu an ona !
Hayriye ; Dumanına esir olduğum zifiri ateşe çevirip elimi yapmak isterdim.Şimdi sönmeyen bir yangın var içimde !
Neşe ; Bilmeyen isteyemez sanırım , onunla doğmamış olsaydım başka bakardım herhalde. inanın hayâlini bile kuramıyorum !
Muâlla ;Hiç bir zaman iki ayağımın üzerine basabilme ihtimâlim olmayacak , ondan dolayı hayâlini bile kurmam !
Yeliz ; Sahte gülüşlere ayırdığım zamanı gerçek bir gözyaşına ayırsaydım eteklerimde zilleri çalardı , keşke !
Berrin ; İçimde ölen yaşama sevincimi tek bir bakışın mum ışığı gölgesinde bile olsa yaşamak isterdim. Paramparça bir hayatın karanlığında çaresizim!
Zeynep ; Onu sevdiğime hiç pişman olmadım , bir gün daha gözlerine bakmak için ömrümden geçerdim !
Umut ; Korktuğum bir dünyadan kaçmak en doğal hakkım diye düşünürdüm hep , oysa herşeyi ile yüzleşerek inatlaşmayı isterdim !
Göründüğü gibi aslında kimsenin büyük bir keşkesi yok. Kabullenilmiş bir hayat ve beklentisi değişmeyen yüreklerin senaryosudur gözlerimize çarpan .
Bizim kız sonunda sessizliğini bir dağın tepesinde bozar... Bu kadar da olmaz ki , Allah’ım kimbilir daha neler var der çığlıklarının içinde . Üstüne düşen bu ağırlığın altında ezilmemek için soğuk terler dökerken , göz kapaklarının arasından düşer ışık ve geceden kalma bir konuşmanın orta yerinde uyanır.
Ohh be , hepsi bir rüyadan ibaretmiş der , kendini sakinleştirir yatağının yere en yakın köşesinde.
Peki ama bu rüya neye işâretti ve neden görmüştü !
Yavaş yavaş çözülür düğümü , bir kaç zaman önce karşılaştığı hediyeleşme sahnesinde yaşadığı o anıdan başka bir şey olamazdı .
Evet ;
" Murathan MUNGAN ve KADINDAN KENTLER " kitabı.... dostun dostuna en kıymetli hâzinesini verirken yüzlerinde bıraktıkları tebessümdü bu salınışım.
Daha okumadan ruhumda canlanan gölgeleri şekillendirmeli , harflerini yürütmeliydim bir sayfanın üzerinde.Günlerce odamın duvarlarını kurcalayan sancılarını dindirmeliydim.
Avuçlarıma ne bıraktılarsa o döküldü içinden ... sanırım başardım da !
Olayların üstünü örttüğümüz , küçük sorunları kocaman yapıp hayatı çekilmez hale getirdiğimiz şu günlerde kimler neler yaşıyordu acaba. Hangi kararın arkasında duruyor ve bu kararı kim yada kimler alıyordu.
Birbirlerine baktıkça eksiklerini doldurmaya , gidenin değil de gelenin ellerini sıkıca tutmak için mutlu bir sona , hep beraber yürüyeceklerinden kesinlikle eminim . Ortak oldukları tek nokta öyle ya da böyle geçen ömürdü çünkü.
Hayatın kadınlardan oluşturduğu kentlere her gün bir yenisi eklenecek ve kimbilir başka ne dağınıklığı toplanacaktı sokak aralarından.
Zoraki yapılan seçimlerden tutun da isteyerek verilen kararlara kadar her şey de bir keşke olduğunu gördük , sonucu değiştirmese bile . Birbirlerine bakarak aynadaki yüzlerinin karşılığı olmalıydılar ve bu ilk dersti onlara.
Şükürler olsun hâlimize yine de !
Elle çizilmiş bir güneşin batışını izlemek gibi bir şeydi sanırım hayat ve her gün ışığının altından geçerken üzerimize sıçrayan aydınlığı saklamaktı aslolan.
Yok yok kesinlikler çok zor kadın olmak !!!
Bu arada acaba o arkadaş kitabı okudu mu ?
30/09/2011
16;16
eMİNE
YORUMLAR
hemen gidip alıyorum....keşke bu yazını mungan okusaydı....harikasın can saygılar
eMİNeYZAMAN
Ramon...
Ben sana yıllardır demedim mi bu kadar uydurma diye.
Dilimde tüy bitti, sen ne anlamaz şeysin böyle.Bıktım senden ramon, yemin ederim bıktım.
Birgün iflas edersem ha şuraya yazıyorum, oku bak...iyi oku...Benim iflas sebebim ramondur.
Okudun mu, elimin ucuna doğru bak.işte şuraya yazıyorum, benden sana hatıra olsun.
ASLINDA...Kabahat işte, ne diye bu kadar içinize girdim ki.
Yetti ramon git peşimde dolaşma bu kadar.Beni rahat bırak...
Ben senden bıkmaya, nefret etmeye çalışıyorum, sen de beni anlamaya çalış.
.
.
Sen kazanacaksın diye, ben hep kaybetmeye mahkum muyum ramon.? YETTİ ARTIK, ÜZME BENİ
.
-Pardon bayan bakar mısın ?
-kimsiniz ?
-adını duvara Ramon diye yanlış yazdığınız hayatın içindeki Roman.Ben sizi kaç kere terk ettim peki siz neden benim peşimi bırakmadınız ?
GİT PEŞİMDEN RAMON...
GİT, YOKSA SANA KADINDAN KENTLER, ÇOCUKTAN FABRİKALAR KURARIM.UTANIR, KAÇAMAZSIN.
eMİNeYZAMAN
evet şükürler olsun..
çok ama çok güzel bir anlatımdı..
var olsun yüreğin..
bu arada kitap okunmaya değerdi:)
eMİNeYZAMAN
sevgi ve teşekkürlerimle :)
eMİNeYZAMAN
sevgimle...