KÜÇÜK ANNE
Küçük kız ellerini annesinin karnına koydu. Daha sonra elleriyle yumuşak hareketler yaparak okşamaya başladı. Hissetmeye çalıştı annesinin içindeki hareketi. Öyle dikkatlice dokunuşları vardı ki sanki kırılabilecekmiş edasındaydı. Eğildi kulağını dayadı annesinin gerilmiş ama hala yumuşacık tenine. Öyle heyecanlandı ki kalp atışları hızlandı, nefesi tıkandı. Sanki kardeşi onun heyecanını anlayacak da hareketlenecek ve annesinin canını acıtacaktı. Dudaklarını annesinin göbeğine yanaştırıp fısıltı ile konuşmaya başladı;
“Canım kardeşim dünyaya gelmene çok az kaldı. Dışarı mecburen çıkacaksın. Belki de merak ediyorsun seni nasıl bir hayat beklediğini ve seni canının ta içinde sıcacık besleyen, her şeyden koruyan meleğini, annemizi. Bu aralar annemi çok üzüyorsun, hep hasta oluyor. Ne olur kardeşim senden tek bir şey isteyeceğim. Dünyaya gelirken bari annemi sakın üzme. Canını acıtma. O çok güzel bir kadın. Seni de öyle çok seviyor ki. Senin için bütün bu sıkıntılara katlanıyor.”
Kardeşinin onu duyup duymadığını anlamak için doğruldu ve annesinin yuvarlak karnına doğru gözlerini dikti. Bakarken hayalleri geldi aklına. Küçük kardeşi doğacak büyüyecek ve birlikte oyunlar oynayacaklardı. Annesi hep böyle anlatıyordu. Birden annesinin iniltisi ile irkildi. Karnında bir hareket vardı. Annesi “ işte bu senin kardeşinin ayağı, bak nasıl tekme atıyor ” dedi. Evet kardeşi onu duyuyordu. Melek annesine baktı; acı vardı yüzünde ama belli etmemeye çalışıyordu.
“Artık son zamanları, kardeşin bir an önce aramıza katılmak istiyor” dedi ve kızının başını okşadı. Kadın son üç aydır zor bir hamilelik geçiriyordu ve kızının üzülmesini de hiç istemiyordu. Doktorlar yatarak geçirmesini tavsiye ediyorlardı mamafih kocası öldüğünden beri hem evin geçimini sağlıyor hem de kızına babalık yapmaya çalışıyordu.
Çok değil bir ay kadar sonra iki katlı kâgir evlerinin üst katında büyük bir hareket başlamıştı. Komşu kadınlardan biri “kardeşin geliyor “dedi. Sağlık ocağından elinde siyah büyük bir çanta ile biri kadın iki kişi gelmişti. Annesinin çığlıkları duvarlardan yankı yaparak alt salona kadar geliyordu. Kulaklarını tıkadı annesinin canı çok yanıyor olmalıydı. İçinden kardeşine sesleniyordu “ne olur kardeşim ne olur acı verme anneme”. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Ne kadar sürdü bilinmez sesler kesildi, çıt çıkmıyordu evde. Yukarıdan gıcırdayarak bir kapı açıldığını duydu ve koşarak merdivenleri tırmandı. Kapıdaki kadın ağlamaklı gözlerle kucağındaki bebeği kıza uzattı “kardeşini merak ediyor musun” dedi. Ellerini uzattı ve minik kardeşinin yanağına dokundu. Küçük kız kapı aralığından içeri bakmaya çalıştı ama tam anlayamadığı bir şeyler oluyordu.
“Annemi görebilir miyim” dedi. Kadını iteklercesine odaya daldı, annesinin üzerine beyaz bir çarşaf örtmüşlerdi. Neler oluyor anlamaya çalışıyordu. Bir filmde görmüştü ölen birinin üzerine örtmüşlerdi çarşafı. Hayır annesi ölemezdi hayır hayır.
Küçük kardeşine ne kadar çok söylemişti “anneme zarar verme” diye. Şimdi annesi kardeşinin yüzünden mi ölmüştü. Olamazdı,”bundan sonra ben annemsiz ne yapacağım tek başıma” dedi ve küçük bebeğe kin dolu gözlerle baktı. Onu istemiyordu, annesiz kalmıştı onun yüzünden. Arkasını döndü koşarak önce merdivenlerden sonra cümle kapısından fırladı gitti.
Bir ağacın dibinde ağlarken buldu komşulardan biri. Ve sarıldı ona. Başını okşadı. Küçük kız kafasını kaldırdı bir an annesi sandı, gözündeki yaşı sildi ve etrafına bakındı. Komşu teyzeden başka kimse yoktu. Kadıncağız çok endişeli bir sesle” annen seni hala çok seviyor, o aslında burada ve sana bir şeyler söylüyor duyuyor musun” dedi. Küçük kız irkildi etrafına bakındı yeniden “hani nerede” dercesine kadının yüzüne baktı. “Artık senin kardeşine bakmanı ve küçük anne olmanı istiyor” dedi. “bebeğin yüzünden ölmediğini de bilmeni isterim.”
Küçük kız hala ağlıyordu. Ne demişti annesi “ ben hasta olursam sen küçük anne olacaksın tamam mı.“ Şimdi kulağına annesinin bu sözleri fısıldadığını duyar gibi oldu. Evlerine doğru yürümeye başladı. Kapıdan girip bir an durdu, nefes alıp bir adım daha attı, geri döndü, hayır yapamayacaktı annesinin ölümüne sebep olmuştu küçük bebek. Bir an merdivenlerin yukarısında annesinin o güzel yüzünü gördü. Gözleri yaşlı annesine bakıyor bir yandan ellerini uzatıyordu. Olduğu yerde kaskatı kalmıştı. Annesi yanına geldi, gözyaşlarını sildi, yanağından öptü ve güzel sesiyle ”yavru kuşum o senin kardeşin, hani ne konuşmuştuk sen de küçük anne olacaktın, şimdi sana ihtiyacı var senin dışında kimsesi yok. Hiç olmazsa sen benimle sekiz yıl yaşadın o hiç tanımayacak ya, güzel kızım etme eyleme kardeşine sahip çık, bana ihtiyacın olduğunda hep yanındayım. Seni çok seviyorum bebeğim. Git kardeşine sahip çık.”
Merdivenleri ağır aksak tırmandı, kardeşinin yanına gitti. Ağlamaktan kıpkırmızı olan bebeği kucağına aldı, sımsıkı sarıldı, sarıldı…
Gözlerinden oluk oluk yaş boşalıyordu…
Ve kardeşi ağlamayı bırakıp ablasının omzunu emmeye başladı…
“ Adın Melek olsun. Sana her baktığımda meleğimiz gelsin aklıma, sesinde onun sesini duyayım. Seni her kokladığımda meleğimin kokusunu alayım. Senin adın Melek olsun.”
YORUMLAR
Ve kardeşi ağlamayı bırakıp ablasının omzunu emmeye başladı…
“ Adın Melek olsun. Sana her baktığımda meleğimiz gelsin aklıma, sesinde onun sesini duyayım. Seni her kokladığımda meleğimin kokusunu alayım. Senin adın Melek olsun.”
***
benden biraz uzak kalsa, dayanamayıp hemen telefona sarılan ve ilk göz ağrım niye bu kadar özletiyorsun kendini diye telefonda bile gözyaşlarını içime akıtan; yanına gittiğimde bodur boyuyla göğsüme başını dayayıp incilerini iman tahtamdan göbeğime kadar akıtıp beni usta heykeltıraşların imrenilen, dimdik ve felsefi duruşlu bir eseri haline getiren canım annemi hatırladım. size teşekkür ediyorum. dilerim kalbiniz neyi diliyorsa avcunuza bir kuş gibi konsun ve gülümsesin... yazının acılı tarafı da bizim yaramız olsun, yıllar yılı unutamayacağımız. Güzel Allah'ım hiçbir öksüze ve yetime bu durumlarını hissettirmesin diye dua ediyorum.
sonsuz saygılarımla
size, sevdiklerinize ve ailenize şen bayramlar diliyorum