İÇİMDE KALANLAR 3
...-3-
Bazen tek kederim sen oluyordun bazen de bütün kederim kaderim oluyordu.
Bazı geceler yakarıp duruyordum Allah’a bir daha yetişmeyeyim diye sabaha.
Belki de Allah nezdinde en çok o gecelerin sabahında bulanıyordum günaha.
Çünkü söylediklerim, istediklerim istem yerine ince bir sitem oluyordu Allah’a.
Şimdiki isteğimde her ne kadar mutlak bir kurtuluşun çığlığı olsa da yüreğimde hala o yılların kırgınlığı var.
Hiç aklımdan çıkmıyordun ama hiç hatırlamıyordun beni ya da ben öyle sanıyordum.
Bazen bu yüzden seni geçmişin yıkıntılarıyla gamzemde hüzün kırıntılarıyla anıyordum.
İsyan eden duygularımın gürültüsüyle uğuldarken kulaklarım,
dişlerimin kanatan saldırısına maruz kalıyordu dudaklarım.
Resmine bakarken daldığım düşüm resmin çekildiği o an’a düşüşüm oluyor gözlerim hayalinle doluyordu.
Uykularıma sığınıyordum ama uyandığımda öyle bir kasvet doluyordu ki içime
bir daha uyumak hasret oluyordu.
Kırırarak kararan düşlerim alıp beni kara bir kedere salıyordu,
gözlerim hep gerilere dalıyordu, gülümsemeler sana acı çekmeler bana kalıyordu.
Sen hep başkasına meylediyordun bense hep seni sevip duruyordum.
Sen hep benden uzak başkasına yakın bir hayata kanat çırpıyordun
bense hep senli bir hayatın düşünü kuruyordum.
Gözlerimi saatlerce tavana çakıp duruyordum. Hasretimi, kasvetimi duvarlara vuruyordum.
Bana ağıdını mırıldanan kalbimin sesini duyordum. Kirpiklerimde asılı kalan yaşlarımla uyuyordum.
Pencerenizin dibine gelişimin ayak sesini bile duyan o duyarlı yüreğin gittikçe sağırlaşıyordu.
Yüreğimdeki hasret daha büyüyor,
nemli gözlerimin içimdeki dünyama çektiği o kederli kasvet daha ağırlaşıyordu.
Belkide bu yüzden içimdeki dünyam ezgin hisler vererek dönüyordu.
Mutlu olmama ve yaşamama dair ne parıltı varsa giderek sönüyordu.
Gülmelerim hep dudaklarımda saklanan gizli bir hüzünle bitiyordu.
Gecelerim beni karanlık düşlerimde kaynayan anaforlara itiyordu.
Hayatımın bütün suçlusu sendin demiyorum Bejna’cım.
Ama sendin kısa sevinçlerimin ortasına düşen ani acım.
Gözlerimde yaş oldun, yüreğimde telaş ama dudaklarında daima
bir eskiye dönüş çığlığı yerine beni çıldırtan bir gülüş uçuşuyordu.
Gözlerinde başka bir aşka davet, bana karşıysa bir nefret vardı diye
kafamın içinde kirli ve tehlikeli düşüceler oluşuyordu.
Belki bir ayrılık şiirindeki imgeler yüzündendi yüzümdeki gölgeler.
Ama alnımdaki çizgiler senin hakkında aldığım bilgiler yüzündendi.
Başkasının yanıbaşında olduğu hayatının dışında olmama rağmen bütün acımasızlığıyla
gözlerimin önüne boşalan geçmiş hayatımı görüyordum bana her bakışında.
Zamanla geçer sözü sürekli kederli bir sonsuzluk hissini uyandırıyordu bende.
Bir sorun vardı sanki benim için sessiz bir testere gibi işleyen o anki zamanın akışında.
Gözyaşlarım yaşama sevincimi sürükleyerek götüren bir sele dönüşüyordu.
Buğulanan, yanan, dumanlanan kafama hep intihar düşünceleri üşüşüyordu.
Beni sevmiyordun biliyordum zaten hep bu yüzden ölümlere gidiyordum.
Sana beddua edenlere ona beddua edeceğinize bana dua edin diyordum.
Her gece ansızın gelen bir anla yüreğim kanla doluyordu ama ben ’Allah’ım onu af et,
bana da yüreğimdeki bu vahşet için onsuz yaşayabileceğim bir hayatı bahşet’ diyordum.
Arada sana sinir oluyor senden çok başkasını sevebilme ihtimalini seviyordum
ama yüreğim senden başkasını sevemiyordu.
Yüreğimdeki ses seni görünce beklediğim şeyi hiçbir zaman demiyordu.
Çoğu zaman ruhumu olmadık düşünceler emiyordu.
Bu aşk olamaz diyordum çünkü bence aşk,aynı hayallerin dalgalarıyla çırpınan iki ruh
ve içlerinde aynı anda duygular uyanan iki kalpten ibaretti.
Sana duyduğum şey, hayatımı söndürmek için kaderimin bana kurmuş olduğu bir
tuzaktan başka bir şey değildi ki beni herşeyden mahrum etti.
Çekim gücüne yenik düşenler bir bela ateşi olup canlarına yapışırım diye değil,
sensizliğin aleviyle gözlerimde yanan cehennemi görüyordular diye dinliyordular beni.
Bu yüzden hepsini öyle hiç zorlanmadan yıldırdım.
Çıldırdımsa seni çıldırasıya sevdiğim için çıldırdım.
Peşinden koşanları çektiğim sorgularım, yüreğimi şişiren duygularım yüzündendi.
Ama seni sinir eden o çılgınlıklarım gözlerinin yüreğime doldurduğu hüzündendi.
Anneni kardeşini görmek seni görmek gibi bir şeydi onlara bakmak sana bakmak gibiydi.
Senin yansımandılar her ikiside.
Arada onlarla konuşmak isteğim kabarıyor, kendimi zorla tutuyordum.
Onlarla konuşmakta seninle konuşmaktı bir yerde.
Sen yokken yerini onlar devr alıyordu.
Yüzünde göz izi varken can çekişen gözlerimin izi onların yüznde kalıyordu belkide.
Yerine dev bir yalnızlık bırakınca anladım ayrılık kadar kötü bişey olmadığını.
Seni görmemek ölmek gibi birşeydi.
Kalbimin duyuşları,ruhumun bedenime vuruşları dayanılır gibi değildi.
Hem bitmek tükenmek bilmeyen elemimdin hem yaralı ruhumu alıp götüren özlemimdin.
Sözlerin aklımı gözlerin ruhumu alıp götürüyordu. Önce aşkım oldun daha sonra sadece bir yıkım.
Ah’sız günahsız yaşama gibi bir sanatım olmasına rağmen yere, kedere batıyordu hayatım.
Yazlara dönüyordu kışım, kışlara dönüyordu yazım, umrunda değildi alınyazım.
Yaralı kuşlar gibi çamura bulanmış sulara düşüyordu düşlerim.
Hüzne batmış düşüncelerin ani saldırısıyla yitip gidiyordu gülüşlerim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.