- 1634 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
Kara Bahtım Kör Talihim
-Selma, düşürme çocuğu sakın gebertirim seni !
Yengemin doğurduğu her çocuğu kucağımda sallayarak büyüttüm neredeyse. Ağlamasınlar da yengem bana bağırmasın diye.Bazende öyle inatlaşırlardı ki; yengemin kalın topuklu terliği gelir kafamdaki yerini bulurdu.
En küçüğü altı aylık, iki ve üç yaşında üç tane baş belasını kafama sarar, konu komşuya ip çözmeye giderdi.Hem sadece çocuklar değil; evi sil- süpür,yemeği ocağa koy.İneklere saman, su götür . Altlarını temizle.Aman illa ki sakın ağlatma. Ağlamadan büyüyen çocuk mu olurmuş? Bak bende çocuğum her gün ağlıyorum.Ama kimseye göstermiyorum
-Sen ağladın mı gız?
-Yoo ne ağlaması yenge.
-Tabi ekmek elden su gölden.Yan gelip yatıyorsun paşalar gibi.Ohh ben olsam bende ağlamam.
-!?
Bende ağladığımda göğsüne başını koyacağım bir anam olsun isterdim. Bana sarılsın.Sonra öpsün. Elleriyle yanaklarıma aşağıya inen yaşlarımı silsin.Ama anam yok benim. Karlı bir kış günü kardeşimi doğururken ölmüş.Ebeye geç haber vermiş kaynanası olasıca. Sancılar arttıkça yırtmış elleriyle yeri- göğü. Bağırmış- ağlamış. Ama nafile. Karnındaki oğlanmış." gelin telef oldu oldu,bari oğlan ölmeyeydi" demiş kaynanası . Hiç acımamış anama.
Anamı anlattırırım inekleri gütmeye giderken hacı ninenin gelinine. Arkadaşlarmış anamla." Beline kadar kumral saçları varmış amma, bukle, bukle. Sonra rüzgârda öyle bir salınırmış ki saçları bir bakan döner bir daha bakarmış. İnce belli, uzun boyluymuş. Gözleri çimen yeşiliymiş.Dudakları açmamış gonca.Elleri has ipekten de ipekmiş.Huyu, suyu, bakışı, oturuşu endamı pek güzelmiş. Kimin anası varmış böyle köy yerinde.Ta kasabadan bile istemeye gelmişlerde varmamış babama sevdası yüzünden.Dedemde "vermem" diye tutturunca bir gece bohçasını kaptığı gibi kaçıvermiş Babama.
Kaynanası en başından kardeşinin kızını kestirmişmiş gözüne.Hem toprak davası hem gelin olarak evinde görmeyi isteğiymiş Zarife.
Çok ağlamış Zarife.Göz yaşı dökmüş anamla bubam her güldüğünde.Babaaannemde hep ilenirmiş anneme.”Bu kızı bu hale sen koydun “diye. Anamın ne suçu var? Sen baştan “amin” demişsen olmayacak duaya. Anam öldükten sonra Zarifeyi almış oğluna.Sonrada beni yengemin yanına çocuklara baksın diye yollamış baaannem.Babamda ses etmemiş olacak ki ara da bir uğrar yanıma.Hepsi o kadar.
*
Ne ağlıyor bu çocuk dişmi çıkarıyor acaba? Damakları şişmiş oy kurban olurum tosunuma. Gel ben seni beşiğe beleyeyim. Sonrada üğüreyim olmazmı gülüm?
Tahta beşikte anam da sallamıştır beni .Hep anamı hayal ederim.Gece -gündüz ağlarken uykusundan seğirtip koşmuştur mutlaka.Ana yüreği dayanır mı hiç.Ama yengem ana değil.O anca konu komşuda gezsin.Amcamla fingirdeşip yatak odasından çıkmasın.Sanki taze gelin mübarek.
• Hatçe vardı .Köyün en güzel kızı.Onbeşindeydi ama on sekiz gibi duruyordu. Kırmızı güllü fistanından memeleri fırlayacak gibi dururdu. Köyün tüysüz oğlanları hep peşindeydi. Hele düğünlerde bir oynayışı vardı ki ; cümle erkekler, çol- çocuk,evli, nişanlı, gocamışlar bile gözlerinin altından altından bakar, bıyıklarını kıvrım kıvrım burarlardı. İyi titretiyordu Hatçede ama. Her bir yerini başka türlü oynatıyordu.
Ben bile bazen yengem evde olmadığı zaman aynanın karşısına geçip onun gibi omuzlarımı titretip, kalçamı sağa sola çevirmeye çalışıyordum ama onun gibi olmuyordu. Becerikli kızdı şu Hatçe.
• Dantel örneği için yengem Hatçelere yollamıştı.Bende kestirmeden gitmek için yolu değiştirdim. Hasangillerin evleri, onlar şehre taşınınca sanki köhnemiş gibi geldi gözüme. Sanki bin yıldır terk edilmiş viran olmuş, öksüz kalmıştı.
• Samanlığın oradan geçerken garip sesler geldi kulağıma. Evde kimseler yoktu. İnekleri de giderken bize satmışlardı. E samanlıkta kim vardı o zaman?Tahtadan olan samanlığın, bakımsızlıktan yer yer çürüyüp dökülen yerinden gözümü uzattım.Sesin geldiği yere doğru çevirince Muhtarı oğlu Aliyi gördüm.Yerde bir şey arıyor gibi eğilmişti. Ne arıyor acaba ? Ararken niye öyle garip ses çıkarıyordu. Tıpkı yengemle amcamın yatak odasındaki seslerine benziyordu. Kafamı biraz daha uzatınca, Hatçenin üstünde olduğunu gördüm.
Nasıl kaçış kaçtığımı bilemem.Sanki beni suçüstü yakalamışlardı.
-Getirdin mi kız örneği? Ne bu halın şeytanmı gördün yoksam? Kız yoksa biri yolunumu kesti ?
-Yok yenge geç kalmayayım diye seyirttim sadece.
-Tez çayı koy.Hamur yoğur. Komşular gelecek oturmaya.
Ne gelmeleri ne gitmeleri bitiyor.Hiç sevmiyorum şu dedikoducu kadınları.İşleri güçleri fitne -fesat…
-Hoşgeldiniz.
Bu kadınlar evlerinde ne zaman işlerini bitirip gezmeye çıkıyorlar anlamıyorum.Sanırım her evde benim gibi bir hizmetçi var.Boğaz tokluğuna çalışan..
-Selma çayları getir kız.. Sallanmasana. Çabuk ol.
-Buyurun açık olan seninmiydi Fatma teyze?
-He benimdi ver bakalım.Çok asortik konuşuyo kız bu. Televizyonlara özeniyo herhal.Gidişi iyi gidiş değel bu gızın. Baksana memeleri bile sivrilmiş.
-Yok be daha küçük o. Yaşı ne başı ne..Onüç yaşında.
-Yok, yok ben deyim yakında buna dünürcü çıkar.Sonra beni dedi dersin.
Gözleri çıkasıca kadın.Başka hiç işi gücü yok onu bunu gözetler.
Hatçayı gördünüz mü bugün?
-Nolmuş gız Hatçaya
-Hasangillerin ordaki samanlıktan, mıhtarın oğluyla çıkarken görmüş bizim gelin. Valla o kızın gittiği yol yol değil, ben deyim.Yakında bizim adamlarıda yoldan çıkarmasa hiç şaşırmam.
-Deme kız.Ne ediyolarmış samanlıkta
-…
-Şehirli adama kız vermem.Köylük yerden olsun. Altı çocuklarla baş edemiyorum ben.
Hatça beline kadar saçlarını, el kadar çemberle örtmüş, bacağının biri kırık iskemlede oturuyor.”Kalk” diyorlar oyuna.”Kalkta oyna kız”Kalkmıyor.Ne zaman ki Muhtarın oğlu Zeyneple evlendi. Artık Hatça düğünlerde oynamıyor.Her düğünde yas tutuyor gözyaşlarıyla…Beyaz gelinliği hayal oluyor, sonsuza değin...
-Aç gız avucunu, gocaya gidiyom diye seviniyonmu yosam hasbam...
Koca neki. Kim evleniyor.Bu avucuma koydukları soğuk şey ne? Başlık parasını kim aldı ? Yularımdan kim tutacak ? Hangi ağıla bağlayacaklar beni ? Bu adam kim, ilk kez görüyorum? Beyaz kefenimi giydirmeyin üzerime üşüyorum. Anne koş kurtar beni ! Korkuyorum anne. Sen bari bırakma beniii… Anneee .Annee
YORUMLAR
canım benim...fovari listemdesin ama niye bu güzel yazını kaçırdım bilmiyorum....eserini okurken yüregim burkuldu...ANA...varmı gerisi deyilmi...hiç ANAM.olmadıgı için hep düşünce tökezlesemde kalktım..iyiyim diye gülsemde içimden agladım..gülmek haram ..gül yüzün hep gülsün...gül diyarından selam lar.
Yok yok söylemeyin böyle. Siz gayet şanslı birisiniz:) Sultanım sırf sizi takip etmek için bile kesmem ayağımı,endişe buyurmayınız. Tebrikler.
İyi Geceler Sultan Hürrem,
Sizin için birkaç tanımda daha bulunmak istiyorum. Siz, pek sıkıntıya gelemeyen bir yapıdasınız. "Aman be...Olduğu kadar," diyebiliyorsunuz. Neşeli ve rahat bir görünümdesiniz. Niye tanımda bulunduğumu az sonra belirteceğim.
Fırsat buldukça yazılarınızı okurum. Beğenilerim. Cümleleriniz çoğunlukla kısa. İyi anlaşılır. Aslında normal ama uzun sayılabilecek cümlelerde ise, gereksiz süslemeler (Tasvir-betimleme-) yok. Anlamsız sözcükler türeterek ne idüğü
belirsiz cümleler ve anlam kargaşası yapmıyorsun. Pek bilinmeyen ama çok yerde kullanılan öz Türkçe sözcükler kullanıyorsunuz.
Yazılarınızda beğenmediğim husus ise, yazım kuralları yönünden özensizlik.
Bana diyeceğinizi biliyor gibiyim. "Veysel Efendi, beni rahat bırak. Fazla sıkıntıya gelemem. Böyle geldim, böyle gideyim. "
Başarı dileklerimle saygılar.
Ülviye Yaldızlıı
Estağfirullah olur mu hiç öyle şey ?Ama şöyle bir şey var.Bana gelişe bakarım.Gelenin içinde bir art niyet sezersem, susarım.Yok baktım devam ediyorsa.... Ben bile düşünemiyorum ...
Size gelince dosthane yaklaşımınızdan dolayı teşekkür ederim. Kurallara riayet etmediğimin farkındayım. Ben, yazar yazmaz , arkama bakmadan yayınlamak için sabırsızlanıyorum.Yaradılışım böyle sanırım :(
Sanırım bu tanımlamalar sürecek. .. Baş göz üstüne- dosttan gelen hoş gelir sefalarıyla gelir.Hürmetler-Hayırlı Cumalarımız olsun.Dua ile.
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı
Sevgili Sultan(ım)
Hala içerimizde kanayan bir yaraya ne güzel bir dille parmak basmışsınız..
Varmadan sekizine
Ergin oldu Ünzile
Hem çocuk hem de kadın
On ikisinde ana
Bir gül gibi al ve narin
Bir su gibi saydam ve sakin
Susar kadın Ünzile..
Toplumumuzda çocuk yaşta gelin edilen ve dahi çocukluğunu yaşayamadan Anne olmasına karar verilenler maalesef hala var.Bir malmışcasına sorulmadan alınan satılan ve hala duyarsız kalınan..
Duyarlı kaleminizi kutluyorum..Sevgiyle
Ülviye Yaldızlıı
Onlar daha bebek yaştalar, ağızları süt kokuyor halbuki...
Sevgim-kalben-hep
Anasız kızların acısını dile getiren, ülkemiz kadın ve kızlarının durumunu akıcı bir üslupla dile getirmişsin Sultanım.Çocuk yaştaki kızların dramı hiç kapanmayan yara.
İçim sızlayarak okudum, içeriği acıklı, anlatımın mükemmel olduğu yazıyı.
Allah hiç bir çocuğu anasız, babasz bırakıp, el kapılarına düşürmesin, selam ve sevgiler canım.
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı
Ömrünüze bereket.
Hürrem kız, akıcı bir dille ve hoş bir uslupla ne güzel yazmışsın yine...Kör olsun o dedikoducu mahalle kadınları, hepsinin kuyruk acısı var. Hepsinin geçmişi ve yaşadıkları birbirnin aynısı olmasına rağmen kendilerden sonra gelenleri koruma yerine, onlarında o acılarla gark olmasını körükleyip, bundan ayrı bir haz alıyorlar.... Hainle anam, hainler ne yaparsın....sevgiler Sultanıma..
Ülviye Yaldızlıı
Dün bir yerde gördüm hatırlamıyorum ama..Kitabın ismi "On yaşımda dul kaldım" yuhh bu ne ya...Bu nasıl bir anlayıştır...Daha çocuk yaşta kızları elindeki oyuncakla beyaz kefene sarmak...Vallaha duygulandım...Rabbim bizleri aklı selim kullarından etsin...GÜZELDİ..SELAM+HÜRMET