- 958 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Oğluma Mektuplar-8
Sevgili oğlum…
Dayın ameliyat oldu…Ordaydık. Ameliyathanenin kapısında bekledik heyecanla. Önemsiz bir ameliyattı. Fıtık ameliyatı. Yarım saat sürmedi. Ama bana bir yıl gibi geldi. Orada bazı insanların sorularına muhatap oldum. Hayattan soruyorlardı. Hastane koridorlarında yaşanan hiç sevmediğim muhabbetler işte. Konu asla hasta değildi. Siyaset, ekonomi,dünya, insan…
Oraya geliş gayeleri, iç dünyalarında biriken safraları atmak.
Genellikle bayanlar arasında geçen bu muhabbetlerin bayların da hastalığı olduğu fark ettim. Cehalet bu. “Alimler meclisinde sükut, cahillerin en güzel süsüdür” Bunlar alim ben cahil miyim? .
Her ameliyatın bir riski var. Ama kimsenin umurunda değil.
Cevap vermiyorum çoğu soruya…
Nadan ile sohbet etmek güçtür bilene/ Çünkü nadan ne gelirse söyler diline…
Sorular yağmur gibi.
Bazen çok kısa cevaplar veriyorum. Bu seferde “rahatsız mısın Metin bey?” diyor bir aklı-evvel!... Cevap vermiyorum, “ne yaptın” diyor . Aval aval yüzüne bakınca “ben bitirdim” dedi…
Neyi bitirmişti acaba?
İlginç…
Bekledim bir süre “çocukların” dedi…
Jentonum düştü…
Zorunu anladım “ben bitirmedim, yetiştirdim” dedim.
Önüne baktı, başını diğer tarafa çevirdi. Çıkış yolu aradığı belliydi. Baltayı taşa vurduğunu belli etmemek için oldukça şık elbisesini, üstü başını düzletti. Ayağa kalktı, kırk sene önceki kıyafetleri giymiş bir bayana (eşi olmalı)bir şeyler dedi, ameliyathanenin çıkış kapısına doğru yürüdü gitti.
Gitti, ama beni de alıp götürdü bu bitmiş adam.
Bitirmek. Üzerine aldığın bir işi bitirmek. Elde avuçta olanı bitirmek. Stokları eritmek. Kötüsü, onulmaz duruma getirmek, mahvetmek…
Bir türlü insanı anlamada “bitirme” sözcüğüne güzel bir mana bulamıyorum. Konu insansa, çocuklarsa, nasıl bitirme yani… Verdi, verdi bitirdi!..
Hay Allah, kaç kız, kaç oğlan çocuğu var bilmiyorum ki?… Belki o zaman daha sakın bir değerlendirme yapacağım ama olmuyor. Şeytan, sinirlerimi kopma noktasına getirirken bam telimin kopacağını hesap etmiyor ki…
Tam karşımda bir sürü insan var. Bize bakıyorlar. Annenle bana yani… Annen ikide bir ayağıma vuruyor, basıyor adeta. Bir, iki, üç… Karşımızda oturan insanlar gülmeye başlayıncaya kadar devam etti ayağıma basmaya…
“İnsanın karakteri en çok nelere güldüğünden çıkar ortaya”…Güldüm, noluyo dedim… “Kilitlendin yine” dedi…
Kilitlenmek ne kelime, zum yaptım eski yıllara!... Hepinizin dünyaya geldiği günlere gittim.
Sizi bitirmek için değil, yetiştirmek için verdiğimiz kutlu mücadeleye gittim.
“Hanım, biz bitirmedik yetiştirdik, hem birbirimizi hem de çocuklarımızı” dedim. Huyumu bilir, benim bildiğim gibi… Dikkatimi, o hüzünden, o onulmaz yaradan kurtarmak için “bu kadın ne yapıyo, adamın ayağına basıyor diye bize gülüyorlar” dedi.
Usulca “şu giden de benim yüreğime bastı” diyerek annenin ayağına bastım ama onun kadar şefkatli değildim.
“Beyni fıtık olmuş insan”a gülmek değil, bir şeyler daha söylemek lazımdı.
Anladık, birbirimize baktık. Seni düşündüğümüz gözlerimizden belliydi. Ama aklımız ameliyatta olan dayında idi.
Fıtık olmuştu, ameliyat oldu, kurtuldu şükür. Ama, orada havadan sudan sohbet eden kendini sağlam bilen hastaların tedavisi yok oğlum…
YORUMLAR
Öyle güzel bir noktaya parmak basmışsınız ki! Bitirmek ne demek? Çocuklar kastediliyorsa, onları bitirmek ne demek, okutmak mı evlendirmek mi?Ne demek?
Okutup, yetiştirip evlendirmek büyük mutluluk.Lakin bununla ne bitiyor, anlamak mümkün değil.
Onlar bizim canımız, kanımız, yarınımız, hayatımız, benim çocuklarım benim için bitecek bir kitap gibi, bir meta gibi değildir.
Yazınızdan anladığım kadarıyla sizin için de öyle.
O beyefendinin bitirmekten kastı, evlendirdim, ben artık vazifemi yaptım, demekse, bir anne babanın gönül bağı hiç kopmamalı, ölene dek.
Teşekkürler bu değerli paylaşıma, saygılarımla.
biraskmasali
handan akbaş
Okuduğum yazıları sonuna kadar okurum, yorum yazdıklarım da olur, yazmaya gerek görmediklerim de.Sadece yorumlamak için , çok güzel, şu bu demek yazara saygısızlık bence.Selam ve saygılarımla.