- 1168 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Takva İle Kuşanıp Donanmak
Takva, "Allahtan korkmak", "Allah’tan çokça sakınmak", "Allah’a karşı gelmekten sakınmak" anlamlarına gelen bir kelime. Daha açarsak, gelebilecek bir zararı, görülebilecek bir tehlikeyi, duyulabilecek bir acıyı, güçlü bir korumaya girerek önlemek anlamında. Elmalılı, söz edilen bu güçlü korumanın Allah’ın koruması olduğunu ifade eder.
Muhammed Esed Kur’an çevirisinde takva kelimesini, "sorumluluğunun bilincinde olmak" şeklinde yorumlar. İnsan hem kendisine hem topluma ve en fazla Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde olmalıdır.
Takvanın en bilinen anlamı Allah’tan korkmaktır ancak bu korku bildiğimiz anlamda dünyevi bir korku değildir. Takva sahibi insan, Rabb’ine aşkla bağlıdır ve O’nun hoşnutluğundan mahrum kalmaktan korkar... Seven insan nasıl sevdiğini gücendirmekten, sevgisini yitirmekten korkarsa, takva sahibi mümin de Allah’ın sevgisinin yok olmasından içi titreyerek korkar. Ve hissettiği bu derin korku Allah’ın buyruklarına çok titiz olmasına ve O’nun sınırları içerisinde bir yaşam sürmesine sebep olur.
Takva sahibi insan her an, Allah’ın varlığının ve sonsuz gücünün kontrolünde olmanın, O’na yakın olmanın mutluluğunu yaşar. Yarattığı muhteşem sistemler karşısında Allah’ın kudretini ve büyüklüğünü tefekkür eder; haşyet, heyecan ve sevinç duyar. Sürekli mutludur takva sahibi mümin ve Rabb’ine karşı son derece duyarlıdır.
“Varım” diyen her insan ruhunu terbiye etmeli, imanını derinleştirmeli. "Ey Ademoğulları, Biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size ’süs kazandıracak bir giyim’ indirdik (var ettik). Takva ile kuşanıp-donanmak ise, bu daha hayırlıdır. Bu, Allah’ın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler. (Araf Suresi, 26) ayetinden anlaşılacağı gibi, takva elbisesini kuşanmak çok daha hayırlıdır.
Takva sahibi mümin yüzeysel değil, derin imanı yaşar. Yıkılmayan gerçek ve derin bir iman en büyük nimettir. Bu imana sahip insan, büyük bir güce sahiptir. Derin iman için Allah aşkını samimiyetle yaşamak, Allah’a saf ve temiz olarak, tam bir teslimiyetle teslim olmalıdır. Asıl kilit konu ise Allah’ın dünya hayatında yarattığı imtihan sırrının tam olarak anlaşılmasıdır. Yaşanan zorlukların, çilenin ve acının arkasındaki hikmeti görebilmek çok önemlidir. Zaten yaşanan, bu gerçeği görebilenlerle görmek istemeyenlerin mücadelesi değil midir?
Bir başka ayette ise Allah, "... Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, Benden korkup-sakının." (Bakara Suresi, 197) şeklinde buyurarak, insanlara elde edebilecekleri en hayırlı azığın takva olduğunu bildirir. Ve insanlar edindikleri azık ölçüsünde değer kazanırlar. Allah, kulları arasındaki tek üstünlük ölçüsünün takva olduğunu, "... Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır..." (Hucurat Suresi, 13) buyurarak haber verir.
Peygamberimiz (sav), yaşamı süresince insanlara kendi yanlış inançlarını bırakmalarını, Kur’anî bakış açısıyla yaşamalarını öğütlemiştir:
“Sizin şu soyunuz-sopunuz kimseye üstünlük ve kibir taslamaya vesile olacak şey değildir. (Ey insanlar)! Hepiniz Adem’in çocuklarısınız. Hepiniz bir ölçek içindeki birbirine eşit buğday taneleri gibisiniz… Halbuki, hiç kimsenin kimseye din ve takva müstesna üstünlüğü yoktur. Kişiye kötü olması için; başkalarını yermesi, küçük görmesi, cimri, kötü huylu, had ve hududu aşmış olması yeter.” (Müsned-i Ahmed b. Hanbel, 4/158 )
Takva sahiplerinin Kur’an’daki genel tanımlarında birçok özelliklerinden söz edilir. Takva sahibi muvahhiddir; Allah’a bir olarak iman eder. Şirkin her çeşidinden yüz çevirir. Günahların büyüğünden de küçüğünden de kaçınır. Kalbini, Allah’tan ve O’nun anmaktan engelleyen her şeyden arındırır. Hayatını Rabb’i için yaşar, Allah’a halisane teslim olur. Ve yaptığı salih amellerle imanını eyleme dönüştürür.
Takva, yalnızca zahiri bir özellik değildir; insanın en fazla iç dünyasını güzelleştirir. Takva sahibi mümin, batınında da güzeldir. Kur’an’da kalplerin takvasına dikkat çekilir. (Hac Suresi, 32) Peygamberimiz (sav) de, "Takva şuradadır." ( Müslim, Birr 32, 2564) buyurarak kalbini işaret eder ve "Allah’ım nefsime takvasını lutfeyle!" (Müslim, Zikir 73, 2722) diyerek dua eder.
İnsanın imanını, Allah sevgisini, saygısını, Allah korkusunu, takvasını artırması ancak derinleşerek mümkündür. Samimi mümin yüzeysel bir iman yaşamamalı. Yaşaması gereken, yıkılmayan gerçek ve derin bir imandır. Bu imana sahip insan, büyük bir güce sahiptir. Onu kimse yenilgiye uğratamaz; çünkü Allah ve fırkası daima galip olandır.
Sabrı, özveriyi, teslimiyeti, sadakat ve vefayı doruğunda yaşamaya çalışır samimi mümin. İyilik ve takvada yarışır ve güzel ahlak özellikleriyle öne geçer. Rabb’ine olan duası şudur: "... bizi takva sahiplerine önder kıl." (Furkan Suresi, 74)
Ölümün ve cehennemin varlığını düşünmek, imanı derinleştirecek, takvayı güçlendirecek önemli bir tefekkür olur. Kur’an’ın detaylı tarif ettiği cehennem azabından korkmak, cehennemin hemen yakınında olduğunu düşünmek, insanı Allah’ın sınırlarına yaklaşmaktan sakındırır. Kuşkusuz takva sahibi için Allah’ın sevgisini yitirmek, cehennem ateşinin vereceği azaptan daha şiddetlidir. Allah, her samimi müminin sevgilisidir. O’nu darıltmak, O’ndan uzak olmak çok büyük bir azaptır, acıdır. İşte takva sahibi mümin bundan şiddetle kaçınır.
Doğru yolda ilerlerken, Allah’ın dilemesiyle eksikliklerimizi düzelttiğimizde takva sahibi olabiliriz. Allah bu yolda yarış koymuştur; hayırlarda/takvada yarış. Bu rahmani yarışta ‘son durak’ ise Allah’ın takva sahibi kullarına vaadettiği ve onlar için hazırladığı sonsuz cennettir.
"Bu mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va’dedilen ebedi cennet mi? Ki onlar için bir mükafat ve son duraktır." (Furkan Suresi, 15)
Fuat Türker