İÇİMDE KALANLAR 2
...-2-
Okurken ne neşen kaçsın ne endişen büyüsün.
Başkasını seviyorsun biliyorum,sana mutluluklar diliyorum.
Bu bir eskiye dönüş değil sadece son bir iç döküş.
Seni sevmekten öyle yorgun argın düştüm ki adeta hayata küstüm.
Çok acı çektim ama sana hiç dargın değilim artık.
Çünkü eskisi gibi yangın dolu bir kalbim yok artık.
Rahat ol sana olan sevdam yitip gitti.
Yüreğimle olan kavgam sonunda bitti.
Nereye gidersem ardımdan oraya gelen o gam peşimde değil artık.
Sana son defa geçmiş hayatımdaki ben’in resmini çizecem o kadar.
Senden sonra ne gündüzüm oldu ne gecem çünkü sen uzadıkça uzayan işkencem
günah’ım, takılıp kaldığım sevda ağım, ah’ım, durup ağladığım veda durağım oldun.
Önce koyu alacakaranlığımı yırtan ışığım, sonra ruhumu sarıp sarmalayan sarmaşığım oldun.
Yüreğime sensizliği bastığımda gözyaşlarımla ıslanmış yastığımda öyle bir cehennem yanıyordu ki
sabahlara kadar dua ve gözyaşı içinde kalıyordu annem.
Ateş olup canıma yapışıyordu atında aşk acısıyla uzandığım yorganım.
Beni kıskaçlarına alan sessiz dilsiz bir acıyla geçiyordu her anım.
Gözyaşım sel gibiydi, sensizlik ecel gibiydi ama yüreğimdeki ağrı senin için bir çağrı değildi.
Ne zaman senli bir hayatı düşlesem parçalarıma ayrılıyor kendimi nasıl toparlayacağımı düşünüyordum saatlerce.
Geçmişe kayıp ağlayıp bütün gece seni düşünüyordum sadece.
Belki arkadaşlarımla niçin gülüştüğümü biliyordun ama nasıl bir keder yangının içine düştüğümü hiç bilmiyordun bence.
Bana ızdırap oluyordun ama ızdırabımın sessiz çığlığını hiç duymuyordun.
Yanına gelip sana kendimi bir sözcük seli halinde aktarmayı başaramadığım için içimdeki söz seli beni deli ediyordu.
Ama seninle ne zaman konuşmaya niyetlensem heyecanım özenle kurduğum bütün cümlelerimi darmadağın ediyordu.
Sadece senin yanında konuşmaya ıraktım bu yüzden içimdeki söz selini mektupara bıraktım..
İnsan en çok susunca kanarmış sustuğum için kan kustuğum günlerde anladım bunu.
Belkide seninleyken sustuğum için bulamadım sonradan seninle konuşmanın yolunu.
Gözlerimin değdiği her yerde sen vardın ama gözlerim hep gözlerinden saklanıyordu.
Etrafında dönüyor olmam sana yaklaşınca kendimi yitiriyor olmamdan kaynaklanıyordu.
Hem sevdiğinin etrafında uçuşan hem de sevdiğine yaklaşınca tutuşan bir sevgiydi benimkisi.
Sana uzak sevdana tutsak bir hayat yaşıyordum,
mumlar gibi kendi gözyaşlarımın denizinde boğuluyordum ama bunu sana arz edemiyordum.
Seni öyle çıldırasıya ölürcesine severken sensiz olmak
daralan bir ateş çemberinin ortasında durmak gibi bir şeydi ama bunu sana diyemiyordum.
Celladımdın sanki, senin tarafından usul usul işlenen
tahammül ve tarif edilmez bir cinayete maruz kalıyor ama seni hiç bir mahkemeye veremiyordum.
Hayat ışığım sönüyordu, sevincim eleme, yüzüm ölüme dönüyordu.
Umutlarım sökülüyor, kalbim acılara gömülüyor ve yaşamaya dair bütün duygularım ölüyordu.
Hiçbir şey geçmiyordu boğazımdan, hep dudaklaımı kemiren kelimeler düşüyordu ağzımdan..
Saatlerce ellerimin arsında kalıyordu başım, gözkapaklarımın kenarında duruyordu gözyaşım.
Seni anıyordum diye kanıyordum, en hazin ve en ezgin aldanışım seni anışımdı aslında.
Karşılıksız sevmek damla damla ölmekmiş. Seni severken anladım bunu. Beni sevmiyordun biliyordum.
Rabbim’e ’kalbim kan gölü Rabbim!..Ne zaman bitecek ömrümü, gönlümü yiyen bu sevgim’ diyordum.
Aynı anda kafamda dalgalanan bir ses ’ya hiçbir zaman ya da sen bittiğinde bitecek bu sevgi’ diyordu.
İşte o zaman tarifsiz hüzünlerlele işlenmiş kaderim ömrümü, dişlenmiş kederim ise gönlümü yiyiyordu.
Belki bendeydi bütün hata ama bana ızdırap oluyordun diye yapışıp kalıyordum o azap dolu hayata.
Bazen batan güneşin ışınlarıyla tutuşmuş yollarda yürürken sönüp kaybolmayı düşlüyordum bir anda.
Ama ne zaman zihnimi bu düşe teslim etsem kendimi bir bankta otururken buluyordum her defasında.
Akşam günün üzerine değil benim üzerime çöküyordu adeta gün batımına karşı oturduğum her sarı bankta.
Ne zaman seni ansam hep hüzne batmış düşünceler serpiliyordu içime seninle ilk defa buluştuğumuz o parkta.
Serseri ayak izim kalıyordu auranın sindiği her sokakta ve hep seni izliyordum okulunuzun önündeki o durakta.
Ellerini tutsaydım avuçlarının içine dolacaktı sanki,
o anki bütün duygularım ama buda ikimizin arasında bir ihtimal bile değildi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.