- 1002 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HAC VE KABE
HAC VE KABE
Dünya üzerinde inşa edilen ilk yapılardan birisi Kabe (Mescid-i Haram) diğeri Mescid-i Aksa (Beyti-Maktis) dır. Kabe Mekke’de Mescid-i Aksa ise Kudüs’tedir. Mescid namaz kılınacak yer,Aksa ise en uzak manasına gelir. Yani namaz kılınıcak en uzak yer anlamı taşır. Mescid-i Haram ise namaz kılınacak kutsal yer anlamına gelir.
Kudüs’teki mescid-i Aksa denilen çinili mescid Kuran’da gecen Beyti Maktis değildir. Beyti Maktis Hz. Muhammed’in İsra ve Miraç hadisesinin vukuu bulduğu yer olup bu gün Yahudilerin ağlama duvarı ,Müslümanların ise Burak duvarı dedikleri tarihi kalıntı olan yerdir.
Bir hadise göre kutsal üç mescit vardır. Birincisi Peygamber mescidi olan Mescid-i Nebevi,Mescid-i Haram(Kabe), üçüncüsü ise Mescid-i Aksa(Beyti Maktis) dir.
Müslümanların ilk kıblesi Kudüs’teki bu mabet idi.Bu mabet Hz. Süleyman tarafından inşa edilmiştir. Daha sonra Allahın emri ile Müslümanların kıblesi Kabe olmuştur.
Dünya üzerinde inşa edilen ilk mabet olan Kabe Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından inşa edilmiştir. Bazı rivayetlere göre ise Adem ile Havva cennetten kovulunca Mekke’de buluşurlar ve burada Allah’a ibadet ve korunmak için bu günkü Kabe’yi o günkü şartlarda yaptıkları tezi de vardır.
Kabe küp vari bir görünümdedir. Fakat tam küp şeklinde olmayıp çevre ebatları değişik ölçülerde dir.145 m2 alan üzerinde 13 m yüksekliğinde 1614 adet taş kullanılarak bu günkü şeklinde inşa edilmiş bir yapıdır.
Dört köşesine şöyle isimler verilmiştir. Doğu köşesinde Hacer-i Esved(siyah taş) yer aldığı için bu ad verilmiştir. Bu taş tavaf başlangıcı olarak bilinir. Kuzeyinde Irak devleti ismi verilerek Iraki ,Batısı Şam’a izafeten Şami,Güneyine ise Yemen’e izafeten Yemeni adı ile adlandırılmıştır.
Adem ile Havva zamanından kaldığı da söylenen bu yapının Hz. Şit tarafından yenilendiği,sonra Hz. Nuh tufanında kumlar altında kaldığı ve Hz.İbrahim ve oğlu İsmail tarafından kazı yapılarak ortaya çıkarılıp yeniden inşa edildiği söylenmektedir.Bakara suresi 127 ayetinde mealen Beytullah’ın temellerini yükseltiyor açıklaması da buna işarettir.
Hac Mescid-i Haram denilen Kabe’nin de ortasında yer alan buraya yapılır.Kuran’ın emirlerinde uyulması gereken ibadetlerin en önemlilerinden birisi bedenen ve maddeten yapılması gereken farz emrinin birisi de Hac dır.Erkek,kadın,evli,bekar,yaşlı ve genç şartları müsait olan her müslüman için yerine getirilmesi farz olan bir ibadettir hac.
Mana olarak Hac ayakta durmak,yönelmek ve ziyaret etmek manasına gelir.Hz. Muhammed’in ilk hac etmesi bizlere kadar intikal etmiş şekil ve uygulamaları ile devam etmektedir.Hac ziyareti Arabi ay Zilhicce ayında yapılan ,Orada haca gidenlerin İhram dedikleri dikişsiz bir kumaş ile giyindikleri böylece hac ibadetinin yapılması gereken uygulamalarını yerine getirmektir.
Kuran da Ali İmran suresi 97. ci ayetinde mealen hac ibadetine gücü yetenlerin Kabe ‘yi hac etmeleri Allah’ın Müslümanlardan istediği bir hak olarak belirtilmektedir.Haccın da yapılması için bazı şartlara haiz olunması gerekir. Bu şartlara uyanların hac yapmaları daha uygun olur.
Bir kere hacca gidecek kişilerin sağlığının yerinde olması gerekir.Yetişkin ve akıllı olması lazım dır.Kendi iradesi ile karar verebilme yeteneğine sahip olmalıdır.Özgür olmalı hürriyeti bağlayıcı durumu bulunmamalı.Hac güzergahı tehlikesiz ve konaklama yerleri güvenli olmalı veya bunların sağlanmış olması gerekir.Geride kalan aile fertlerinin hac dönüşüne kadar rızıkları temin edilmiş aç ve açıkta bırakılmamalıdır.Hac için gerekli mali gücede sahip olunmalıdır(Öyle borçalarak, tarla satarak ailesini sıkıntıya düşürerek) hac yapılmamalı.Bütün bunların yanında işini gücünü sekteye uğratmayacak vakit ve zamana sahip olunmalıdır.
Yukarıdaki şartları taşıyan her Müslüman ömründe mümkünse genç ve dinçken hac farizasını bir kere yerine getirip Allah’ın hoşnutluğunu kazanmalıdır.Her ibadetin insan ve toplum için bir değeri ve önemi vardır.Allah değer taşımayan insanlar için önemi olmayan hiçbir ibedeti öngörmemiştir.
Hepsinde bir hikmet vardır. Kabe ye toplanan değişik ülke insanları İhram içinde zengini,fakiri,erkeği,kadını,genci ve yaşlısı Allah ‘ın huzurunda eşittir.Seyahat insanlar için moralitedir. Değişik ülkelerin insanları ile birlik ve beraberlik içinde bulunmak tanışmak sıhhattir.Yine değişik ülkelerin dil,renk,ırk,fakir,zengin,fiziki yapı ve değişik kültür farkı gözetilmeden kaynaşmayı sağlar. Bir ibadet yerinde değişik ülke insanları ile Allaha el açıp dua etmek,ibadet etmek tesanüdü sağlar.Kutsal sayılan makamda binlerce insanın el açıp hem şahısları hem insanlık adına Allaha yalvarmaları kaynaşmayı sağlar.
Duyduğum ve edindiğim tecrübeler gereği bir konuya değinmeden geçemiyeceğim. İnsanın ismine onur gurur ve öğünme vesilesi olarak yeni bir konuyu eklemesi dinen caiz olmadığı yönünde. Mesela hacca gidip gelen birisinin ismi önüne hacı bilmem kim gibi. Belki benim bu görüşüme karşı çıkan olacaktır. Hz. Muhammed (s.a.v)peygamber olduğu ve o topraklarda yaşadığı halde ömründe hac niyetiyle bir defa Mekkeyi ziyaret edip hac farizesini yerine getirmiştir.
Hiçbir din adamının, bu konuda yetkili alimlerin,akil düşünce sahibi kimselerin konuşmalarında yazdıkları dini eserlerinde aynı zamanda dini vaazlarda Peygamber’in ismi anılırken Hacı Muhammed denildiğini, yazıldığını işiteniniz okuyanınız varmı. Elbette yok. Buda zannımca konuya açıklık için yeterli değilmi?
Fazla teferruata girmeden kısa ve öz olarak konu hakkında izahatta bulunmaya çalıştım. Bu konuda sayfalarca yazıla bilir ama okuyucularıma ana hatları ile okuyup bir şeyler vermeye çalıştım. İnşallah herkese böyle ibadetler için Allah şans verecektir. İnsanlığın mutluluğu ve refahı daim olsun.
DURMUŞ KARABAĞLI - 2010