- 999 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BASKIN
Ekim ayının biri, günlerden cumartesi...
Murat Canbolat dostumla, Ankara yollarındayız. İdarecilik sınavına girmek için gitmiştik. Aslına bakılırsa, -kendi adıma söylüyorum- sınav sadece bahanemdi. Yoksa Ankara’ya gelmek için daha iyi bir fırsat bulamazdım. Ayrı okullarda sınava girdik. Kazanma ihtimalim mi? Sınavdan önce ne ise, sonra da o. Yani sallantıda biraz ya neyse, biz asıl mevzuya gelelim.
Sınava girdikten sonra tekrar Murat’la buluştuk. "Abi bu aralar baskın modası var ya, modaya müvazi bir iş yapalım, baskına gidiyoruz" dedi. "Eyvallah" dedim. Nereye, kime baskın yapacağız diye sorma cesareti bulamadım. Eee karşımızdaki Canbolat! Sorulur mu?
Baskın diyorsa bir hikmeti vardır. Bazen soru sormamak da erdemdir :)
Murat’ın biraderi Mustafa, arabası ile bizi Ankara’nın hayli uzağında bir yere götürdü. Oraya Pursaklar mı diyorlarmış ne... Ankara’yı hiç bilmem. Münferit gidersem kaybolacağımdan korkarım hep. Onun için böyle söyledim.
Pursaklar’da ilk dikkatimi çeken şey, çarşının orta yerinde, 135’lik ferguson traktörüyle ondilim kavunu satan Sungurlulu biri oldu. Traktörün plakası ve adamın karakteristik özelliği Sungurlulu olduğunu ele veriyordu ama, buraya nasıl gelmişti traktörle? Üç gündür onu düşünüyorum. Keşke sorsaydım, "Amca ne ararsın burada?" diye... Çünkü sattığı kavun, mazot parasını kurtarmaz. Ama fedakar Çorumlu, üçü beşi aramaz, toplum hizmetidir bir nevi. Para ikinci plandadır. Ankara kavun görsün, onun için kâfidir!
Yine konu dağıldı... İtiraf edeyim ki yazı yazarken oldukça acemiyimdir. "Baskın" diye başladım nereye geldim! Hay Allah! İnşallah suç unsuru falan olmaz yazıda. Ha, nerde kalmıştık?
Pursaklar... Evet evet, Pursaklara gelmiştik ikindi vakti.
Kavun satan traktörün karşı tarafında bir pide fırınına girdik. Burası, sitemizin yöneticilerinden Cömert Yılmaz ağabeyin mekanıymış. Günün en yoğun zamanıydı Cömert Yılmaz için. Müşteriler birikmiş, işi başından aşkın bir durumdaydı.
Bizim baskınımız ani olmuştu. Zira, önceden haber verme olanağımız olmadığı için çatkapı gelmiştik. Murat ile önceden tanışıyorlarmış. Ben ilk kez tanıştım kendisiyle.
En yoğun zamanında bile bize zaman ayırıp ikramlarda bulundu. Son derece candan, samimi ve güleryüzlü bir dosttu kendileri. Zaten görür görmez tanıdılar beni.
En meşgul zamanında, ziyaretin kısasının makbul olacağının idrakindeydik ama, taa Çorum’dan gelmiştik.
Yaklaşık bir saate yakın oturduk. Şurdan burdan konuştuk. Belki biraz işinden alıkoyduk ama değdi.
Bu baskından çok kârlı çıktığımızı düşünüyorum. Pideler, tatlılar, dondurmalar, çaylar... Ama en önemlisi sizi yakından görmekti Cömert Ağabey...
Ha unutmadan; Cömert Ağabey, şu sizin mekânın karşısındaki traktörle kavun satan Sungurlulu hâla ordaysa bir soruver, orada ne arıyormuş?
Yoksa meraktan çatlayacağım bilesiniz:)))