- 1613 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Evlilik üzerine "aforizmalar."
Sokrat’ın karısıyla kavgaları herkesin bildiği bir gerçekliktir.Hatta Sokrat,belki de şu sözü buna değinmek için demiş olabilir:
-Gençler mutlaka evlenin,iyi bir kadına düşerseniz mutlu,kötü bir kadına düşerseniz benim gibi filozof olursunuz!
Burada başka tür yorumlar da yapmak mümkündür bence...(Kadının kötüsünün dahi işe yaradığını anlatmış olamaz mı Sokrat diye sormaktayım ben!)
Ancak şu klasik bir Sokrat "tavrıdır."
Sokrat,bir gün işle meşgul olurken,karısının seslenmelerinin hiçbirine cevap vermez.Öfkeden "sinir küpüne" dönen karısı,yerdeki bir kova dolusu suyu alır ve Sokrat’ın başından aşağıya döker.
Bilge Sokrat da,
-Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanağın geleceğini biliyordum zaten,deyiverir.
"Evlilik" buradaki "sağanak" gibi,bizim kültürümüzde de "bora ile kış" gibi de anlamlandırılmıştır.
"Evlenmek bir alaca kuş,evliliği sürdürmek bora ile kış." demiş atalarımız.
Kuşu "tutmak" güzel de,ya kışı geçmek kolay mıdır ki?
Yine eskiler," Dumansız baca,dırdırsız karıkoca olmaz." derken bir bildikleri vardı sanırım.
Galiba eski Çin’de karın "doyurmak" her şeyin önünde:
-Bir günlük mutluluk istiyorsan balık tut;üç günlük mutluluk ise muradın evlen;ömür boyu mutluluk istiyorsan pirinç ek.
Şu atasözündeki "derinlik" de hoş değil mi?
-Gönülsüz kocaya varan,yarım çocuk doğurur.
Ve bir Agatha Christie klasiği:
-Sadece antikacılarla evleniniz.Çünkü yaşlandıkça değeriniz bilinir.
YORUMLAR
sabri ayçiçek
Kısa,öz ama net yazınıza teşekkürler.
Tolstoy da hanımından bir hayli çekmiştir...Zavallı en son delirdi öldü bir tren istasyonunda.Sokrat teşhisi koymuş galiba.Denk gelme meselesi.Aşk, evlilik, her neyse kalpten önce beyin çarpışması olursa gerçek sevgi
olur diye düşünmüşümdür insanlığın bu zor meselesinde.
Güzel bir paylaşım.Teşekkürler.
sabri ayçiçek
"Evlilik" zor zanaat!Hele belli yaşa kadar ayrı dünyalarda olan insanların bir anda ve her şeyiyle "uyumlu" olmasını beklemek aldatıcı olur diye düşünmekteyim.
Ancak sosyal bir kurum olarak da nasıl "algılandığını" değişik açılardan paylaşmak istedim.
Bir de Tolstoy gibi olursa,o zamanda şöyle ses vermiş insanımız:
-Düşemedim dengime,yanarım!
Harikaydı gerçekten. Biz eşimle işyerinde tanışmıştık. Yirmi yaşında evlendim kızım şu anda yirmi bir yaşında. Yani evlilik hakkında epeyce konuşabilirim. Eşimle birbirimize çok takılırız. Nikahımız Gençlik Parkı nikah salonunda olmuştu. Ben basmıştım ayağına alkış tufanları içinde. Aradan yıllar geçti. Çoluk çocuk Gençlik Parkına gitmiştik. Ben yanlışlıkla ayağına basmıştım. Kör müsün görmüyor musun demişti. Basmıştım kahkahayı yıllar önce burada ayağına basınca nasıl da gülüyordun demiştim. O da gülmüştü. Bir de evliliğin ilk yılları sükut etme ey nazlı yar beni mecnun edersin,diğer yarısı sükut et ey nazlı yer beni memnun edersin şeklinde geçermiş. Evlilik güzel bir şey baksanıza üzerinde sayfalarca yazılabilir. Saygı ve selamlarımla.
sabri ayçiçek
"Kör müsün" sözüne şu an bile gülüyorum.Tabi ki haklısınız.Evliliğe dair o kadar söz,hikaye,anekdot var ki yaz yaz bitmez sanırım.
Bir halk sözü de benden:-Bu da üç döneme ayırmış.-
Şeker ayı,şükür ayı,tükür ayı!
Şeker aylarınız uzun olsun der,selamlarımı sunarım.