KAĞIT VE KALEM
Dün gece aldım kağıdı kalemi elime, seni anlattım bilmeyenlere; Uçan kuşa, gökyüzündeki buluta çünkü onlar biliyor seni ne çok sevdiğimi. Her uçan kuşun sesiyle sevgimi gönderiyorum. Esen rüzgar seni sarıyor, dalgalanan saçlarını okşuyorum, rüzgarla kirpiklerine dokunuyorum en hafifinden...
Ve aramızdaki gelip gitmeler, kokunu hissettirmeler...Rüzgar, deyip geçme aramızdaki köprüye...
Devamlı sen farkında olmadan, sana hissettirmeden yaşıyorum bu taşımaları bazen akan nehirler köprünün üzerinden taşıyorsa eğer, bil ki bu anlar duygularımın çoştuğu anlardır sana akarken taşan...
Bazen suskunsam sakın ola bu seni sevmediğim anlamına gelmesin. Suskunlukta bir cevaptır bazen insanoğlunun çaresizliğine...
Seni sevdim seveli ne gündüzüm gündüz, ne gecem gece . Sen hayatımda hep kalan kendimce bir bilmece...
Dün gece aldım kağıdı kalemi elime...Satırlarına satırlarımla karşılık verirken dile geldi düşüncelerim birden.
Ve öyle bir köprü var ki; seninle aramızda ne elle hissedebilirsin, ne gözle görebilirsin. Temelinde emek vardır karşılıklı kurabilmek için, yukarıya doğru güven çıkmaya başlar, direkler karşılıklı anlayıştır. Halatlar his bağlarımız...
Biliyorum sevgimi getiren rüzgarlar yanında olmadık fırtınalara gebe olmuştur istemeyerek...Ama onu kollayan bir sevgi kalkanı vardır üzerinde...Kışın karsız tadı, yazın güneşin sıcaklığının olmazsa olmazı gibi...
Ve böyle gider gecenin karanlığında, kalemi kağıda dedirdiğin andan itibaren akmaya başlar dolu dizgin kelimeler birleşir, cümleleri oluşturur ulaştırmak için SEVDİĞİNE...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.