- 1323 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Niksar'da Bir Hafta Sonu...
NİKSAR’DA BİR HAFTA SONU
Geçtiğimiz öğretim yılında 25 yılık yakın dostum, o zaman ki Niksar Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu’nun Müdür Yardımcısı olan ve halen öğretim üyeliğine devam eden “Yerel Yönetimler “ bölümünün tüm yükünü sırtında taşıyan, öğrencilerini severek onların gelişimine çok çaba harcayan Onur Binbaş “ gel bir gün seni sınıfa götüreyim, hem kendi başarılarını anlat hem de çıkardığın ‘Hizmetkar lider Recep Yazıcıoğlu’ kitabından dolayı Recep Yazıcıoğlu’ nu anlat” demişti. Konu Recep Yazıcıoğlu’nu anlatmak olunca hayır demek bizim için mümkün değildi tabii ki.
Doğrusunu söylemek gerekirse bu konferansın ve gezinin o zaman yeni dostluklar kazanmamıza vesile olacağına hiç ihtimal verememiştim. Çünkü daha önce okullarda konuşmalar yapmıştım ve öğrenciler “ Ağabey sizin bilgi birikiminizden faydalanalım ” diyen çok öğrenci olmasına rağmen konferanslardan sonra arayan soran olmamıştı.
Aralık 2010 ayında bir sabah Onur arabası ile bizi aldığı gibi Niksar’a götürdü. Arabada beni öğrencilerine anlattığını öğrencilerinin çok şaşırdığını, beni merakla beklediklerini falan anlattı. Ben de gerçekten nasıl öğrencilerle tanışacağımı merak ederek Niksar’a gittim.
Bir ders boyunca konuştum. Kendimden, Recep Yazıcıoğlu’ndan, özgüvenden, motivasyondan, başarıdan, verimli ders çalışma yöntemlerinden falan uzun uzun bahsettim. Gençler sorular sordular, ben cevapladım. Onlara Kişisel Gelişim Dergileri, kalemler armağan ettim . Konuşmadan sonra Onur beyin odasına geçtik. Onur’un dersten sonra işi vardı. Odaya 4 genç geldi. Beni yemek yemeye davet ettiklerini benimle konuşmak istediklerini söylediler. Şaşırmadım desem yalan olur. Çünkü ilk defa konuşmamdan etkilenen ve beni böyle samimiyetle yemeğe davet eden öğrencilere rastlamıştım.
Onlar ile Gaziosmanpaşa Üniversitesinin Niksar kampüsünden şehir merkezine kadar münibüste sohbet ettim. Bu 4 gençten en ilgili ve bilgili olanının İsmi Cihan Kocaman idi. Kardeş şehir Denizli’den gelmişti ve saygısı beni etkilemişti. Sonra Kürsat Adıgüzel, aslen Artova Kunduzağılı köyünden idi ve ailesi seneler önce İstanbul’a taşınmış, Tokat’ta babannesi, Turhal’da teyzesi olan bir gençti. Memleketinde Üniversite okumanın sevincini yaşamaktaydı. Uzun boylu olan ve zayıf esmer genç ise Nevşehir’den gelmiş olan Oğuzhan Yıldız, öteki beyaz tenli biraz toplu yani hafif şişman ama güler yüzlü olan genç ise Samsun Çarşamba’dan gelmiş tipik Karadenizli bir genç olan Tufan Yüksel idi. Bu 4 genç iyi arkadaş imiş ve yurtta kalmaktaymışlar. En kısa zamanda 4’ü eve çıkmak istiyorlardı. Onlar ile yemek boyunca sohbet ettik. Kürşat Adıgüzel” Ağabey, buraya gelmekte ne iyi ettiniz, siz bize moral verdiniz, sizinle devamlı bir dostluk kurmak isteriz” dedi. Ben bunu zaten yaptığımı ve gençlerin hemen hemen her şeyden bıktığını ve yaşça büyük insanlardan faydalanamadıklarını anlattım. Kürşat” Biz öyle insanlar değiliz ve bizi sevene biz daha çok saygı duyarız” dedi. Doğrusunu söylemek gerekirse bu sözleri sık sık duymuştum ama gençler her şeyden usanan insanlardı ve “inşallah” dedim sadece.
Öğrenciler ile röportajlar yaptığımı öğrenince Kürşat ve Cihan “bizimle de yap ağabey” diye hemen istekli olduklarını ve ilgi gösterdiklerini belirttiler. Hemen onlara soruları verdim orada. Cevapladılar ve gazetede çıktığı zaman da memleketlerinde olduklarından gazeteyi onlara kargoyla yolladım. Çok memnun olduklarını röportajın kendilerine özgüven sağladığını söylediler.Anne ve babalarının bu röportajlardan memnunluk duyduklarını ve kendilerine daha çok başarılı olacaklarına dair özgüvenlerinin arttırdığını söylediler.
Onlar ile Niksar Devlet Hastanesinde çalışan Erdal Batuk arkadaşımızı ziyaret ettik. Daha önce Niksar Belediye Başkan Yardımcısı iken tanıştığımız Ak Parti Niksar İlçe Başkanı olan Abdullah Yıldız’ı beraber ziyaret ettik. Akşam beni gene Onur Binbaş’a teslim ettikten sonra gene görüşme temennisi ile ziyaretimize teşekkür ettiler o gün.
O günü, yazı, haber ve köşe yazılarımda soru cevaplar ile anlattım daha önce. Sonrasında eve çıktıkları zaman bir ziyarette daha bulundum onlara araya yaz tatili girdi ama gene Cihan ve Kürşat ile cep telefonu ile internet ile mesajlaşmalarımız devam etti.
Cihan ile bir röportaj daha gerçekleştirmiş ve bunu da gazetede internette paylaşmıştım ve Ak Parti İlçe Başkanı Abdullah Yıldız yazıyı çok beğenerek tebrik etmişti. Abdullah beyin içten ilgisi öğrencileri gerçek manada sevindirdi. “Keşke her parti ilçe başkanı ve yerel yöneticiler de Abdullah ağabey gibi Niksar’a okumaya gelen öğrenciler ile ilgilenseler” dediler.
Sonra bu sene okullar açılınca Tokat’a tekrar gelen Kürşat, Cihan ve Oğuzhan’a bir de Münir eklenmişti. Konya’dan gelen Münir okula geçen sene kaydolmuş ama ablası ölünce üzüntüden okula devam edememiş bu sene davam edecekmiş. Onların isteği ile gazeteye uğradık. Gazetede kendilerine gösterdiğimiz ilgiden dolayı gazeteye ve şahsıma hocaları Onur Binbaş’a ve Abdullah Yıldız’a Niksar halkına ev sahipleri Adem Aşçı’ya çok teşekkür ettiklerini söylediler. Gazetede Fatih Kılıç da onlara öğrencileri sevdiklerini ve şahsım aracılığı ile öğrenciler ile yazılara yer verdiklerini söyleyerek Üniversite öğrencilerinin kendileri için değerli insan olduklarını vurguladılar. Öğrenci arkadaşlarda gazeteden mutlu ve umutlu ayrıldılar. O kadar ki DGS ye daha çok çalışarak Kamu Yönetimini kazanarak Tokat’ta kalmak istediklerini ve bu ilginin kendilerini motive ettiğini ve sevindirdiğine gene üstüne basa basa vurgu yaptılar.
Bu ziyarette, bizi Niksar’a davet ettiler. Hayır diyemedik ve gecen Cuma akşamı ( 30.. Eylül.2011) Niksar’a gittik. Terminalde bizi Cihan ve Kürşat karşıladılar.
Niksar’a gitmeden önce şair arkadaşımız Ünal Kar’a Niksar’da şair arkadaşlarımızı da ziyaret etmek istediğimizi söyledim. Bana “Halis Aktaş ve Bahri Yıldırım ile tanış konuş”, dedi. Akşam arabadan iner inmez Halis Aktaş’ın dükkanının hemen terminal yanında olması münasebeti ile uğradık ama evine geçtiğini söyledi telefonda.
Bizde hemen Cihan ve Kürşat ile evlerine geçtik. Arabadan iner inmez aklıma gelen arkadaşlarımız Erdal Batuk ve Abdullah Yıldız’ı aramak oldu. Erdal Batuk Trabzon’a gideceğini söyleyerek gelemeyeceğini belirtti. Abdullah Yıldız ise yarım saate geleceğini belirterek gençler ile muhabbetten mutluluk duyacağını belirtti.
Cihan ile Kürşat ile evde sohbet ederken yeni Niksar Kaymakamını ziyaret ettiklerini okul bitirme tezi olarak hocaları Onur Binbaş’ın verdiği tez hakkında bilgi aldıklarını söylediler. Hafta sonu olduğundan kaymakama uğramak mümkün olmadı. Kaymakam ile de tanışmak Belediye Başkanı ile de tanışmak ve konuşmak isterdim. Doğrusu bizim öğrencilere ilgimiz gibi Kaymakam ve Belediye Başkanının da öğrencileri evde ziyaret etmesi ne güzel olurdu. Hatta bölgenin milletvekili Dilek Yüksel bile öğrencilere misafir olabilir ve dertlerini dinleyerek kendi açısından güzel bir imaj olur.
Abdullah Yıldız bey geldiler. Ben, Abdullah bey, Cihan, Kürşat, Oğuzhan, Münir ve Haşim ile koyu sohbete daldık. Cihan’ın memleketinden Denizli’den getirdiği ay çekirdekleri, Tufan’ın Samsun’dan getirdiği fındıklar çaylarımıza güzel çerez oldular.
Abdullah bey, gençler ile sohbet etmekten çok mutluluk duyduklarını, önem verdiklerini, ilçeye yeni yüksek okul açtıklarını, 500 kişilik modern yüksek öğrenim yurdunun seneye açılacağını, kendisinin de, İstanbul’da eğitimini tamamlayan bir Kimya Mühendisi olduğunu, dolayısıyla aileden uzakta okumanın zorluklarını bildiğini anlattı. Öğrencilere kapılarının her zaman açık olduğunu, bugün burada olduğu gibi davet ettikleri zaman gençlerle beraber olacaklarını, gençlere moral vermekten, destek olmaktan mutluluk duyacaklarını ifade etti. Çalışma ve gayretimiz dolayısıyla bizi de takdir ettiğini vurgulayarak, öğrencileri de her zaman yanına beklediğini vurguladı.
Cihan’a hocalarının verdiği ve konusu şu olan soruları cevapladı Abdullah Yıldız;
SORU- “Kürselleşme sürecinde yapısal ve işlevsel dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Ulus mu devleti, yoksa devlet mi ulusu meydana getirmiştir? Türkiye Cumhuriyeti’nin büyüme aşamasına katkı olması için yeni anayasa nasıl olmalıdır?”
ABDULLAH YILDIZ- “Kürselleşme istem dışı bir süreçtir. İradelerin engel olamayacağı, olamadığı doğal bir süreçtir. Bu sürecin dışında kalmaktan çok süreci yöneten güçler arasında yer alma çabasında olunmalıdır. İletişimin ve ulaşımın hızla geliştiği günümüzde, insanları birbirini yaklaştıran, bir süreçtir, küreselleşme. Sınırların gittikçe sanallaşması, ekonomilerin ve ulusal çıkarların iç içe geçmesi, anlamına da gelen küreselleşmeye direnmek yerine; Millî Kültürünüzü ve manevi değerlerimizi özenle koruyarak; küreselleşme sürecini yöneten ve yönlendiren güçler arasında yer almak temel hedefimiz olmalıdır. Milli politikalarla küreselleşme sürecini birlikte ve uyum içinde yürütmek zorunluluğu vardır. İçe kapanmacı politikalarla yönetilen ve dünya gerçeklerine sırtını dönmüş bir ülke ayakta kalamaz.
Devlet ulusun ihtiyaçlarını sağlamak için vardır. Devlet bir araçtır. Millet devlet için değil, devlet millet için vardır. Devlet hizmetkârdır. Devlet, halkın inancıyla, kültürüyle, yaşam tarzıyla uyum içinde olmalıdır. Anayasa’nın merkezinde devlet değil, insan olmalıdır. İnsan hak ve özgürlüklerinin korunması, geliştirilmesi esastır.”
Öğrenciler, Abdullah beyin konuşmasını kaydederek, tezlerinde kullanacaklarını söylediler. Abdullah beye, Niksar Kaymakamı ve Belediye Başkanı ile tanışmak, takdir ederlerse bilgimizi Niksar halkı ile paylaşan konuşmalar yapmak istediğimizi de söyledim. Kaymakam bey isterlerse, Tokat’ta olduğu gibi Niksar’da da lise ve yüksek okulda konuşmalar yapabileceğimizi söyledim. Bunları da yazmamızın Niksar’ın tanıtımı için güzel olacağına vurgu yaptım.
Öğrenciler merak ettikleri diğer soruları da sordular, Abdullah bey de içten samimi cevaplar verdi.
Sohbet geç saatlere kadar sürdü ve öğrenciler Abdullah beyin ziyaretinden memnuniyetlerini belirtirken, Kaymakam, Belediye Başkanı ve sivil toplum kuruluşlarının öğrencileri ziyaret etmesi ve böylesine sevgiyle yaklaşmaları durumunda Niksar’a öğrencilerin severek geleceğini ve Niksar’ı memleketlerinde severek tanıtacaklarını söylediler. Abdullah bey de öğrencileri her zaman çaya beklediğini sözlerine ekledi.
Ertesi gün kalkarak Cihan ve Kürşat ile yola çıktık. Yağmur çiselemeye başlayınca şemsiyemi evde unuttuğumu anladım. Cihan, ben ve Kürşat ile beraber Evliya Çelebi Camii yanından Ayvaz Parkına yeni Yurt Kur Binasına bakarak yürüdük. Yeni Yurt Kur Binası hemen Ayvaz Park Otel yanında 4 katlı 2 bina erkek ve kız ve ortasında sosyal tesis olarak inşa edilmekte. Sonra yeniden Halis Ağabeye uğradık. Halis ağabey köye gitmiş. Kürşat akrabalarına Turhal’a gitmek üzere yanımızdan ayrıldı. Ben Münir ve Cihan ile Cihan’ın deyimi ile kendilerine çok iyilikte bulunduğunu söylediği ev sahibi 2. el eşya bayii Adem Aşçı’ya uğradık. Adem bey sıcak ortamda bizi ağırlayarak çay ikram etti. Biz de ona çocukları okusun diye kişisel gelişim dergileri armağan ederek kiracıları öğrencilerinin ona olan sevgi ve saygısını anlattık.
Sonrasında Oğuzhan şemsiyemizi getirince, Cihan ben ve Oğuzhan Abdullah Yıldız beye çıktık. Abdullah bey, makamında bir başka Üniversite öğrencilerinin dertlerini dinlemekteydi. Tam o arada Milletvekili Dilek Yüksel’in, emekli öğretmen olan teyzesine rastladık. Cihan Suzan Teyze ile bir süre sohbet etti.
Niksar’a gelmişken daha önceden tanıştığımız Mustafa Necati Güneş hocayı da ziyaret edelim dedik. Bahri Yıldırım hocanın da Mustafa Necati Güneş Hocanın da Cumartesi olması dolaysı ile Öğretmen evinde olacağını düşündük . Ama yoklardı ve bizde birer çay içerek ayrıldık. Abdullah bey bizlere yemek ikramında da bulundu. Abdullah Yıldız bey başka bir programına katılmak üzere bizden ayrıldı.
Oradan Yeşil Niksar Gazetesi ve Canik Gazetelerine uğrayarak Mehmet Türkü ve Recep Bilek arkadaşlarımız ile sohbet ettik.İkram ettikleri çayları içerek oradan ayrıldık. Onlarda ziyaretten memnuniyetini belirttiler.
Final Dershanesine uğrayarak Türkçe Öğretmeni Başaran Hoca ile sohbet ettik. Bizlerle samimi sohbetinde Başaran Hocaya Kişisel Gelişim dergileri vererek ona çalışmalarımızdan bahsettik ve oradan ayrıldık.
Yurt Kur Önünde bana Cihana, Oğuzhana Haşim, daha önce konferansımızdan bizi tanıyan Salih Zahid Ünlü’de katıldı. Meğer Haşim okçu ile Zahid Ünlü liseden bu yana kanka imiş ve Üniversiteye de beraber gelmişler Çorum Bayat’tan. Haşim Kürşat ve Cihan ile röportajımızdan söz edince onunla da röportaj yaptım orada . Zahid gerek yok dedi. Sonra bize Bankacılık 2 de okuyan Ankaralı Erkan Öztaş’da katıldı ve röportaj teklifimizi de kabul etmedi. Öğrencilerin kendini ifade etmede zorlanmalarına gerçekten şaşırdım. Kimseye de ısrar edemezdim. İstemeyene zorla güzel şeyleri bile aşılayamayız ki zaten.
Hep beraber, Terminal yanında Bedensel Engelliler parkında çay içtik. Bu arada Halis ağabeyin köyden geldiğini öğrenince hemen yanında olan dükkanına geçtik. Halis ağabey bizi görünce sarıldık kucaklaştık. Pazar’da 13 Temmuz’daki şiir gecesinde tanıştığımızı fark ettik. Meslek Yüksek Okulunda okuyan gençleri yanında görünce çok sevinen Halis Ağabey bizlere köyden getirdiği elmalardan ikram etti. Çay ikram etti. Koyu bir sohbete daldık. Duvarlarda Ahmet Ulukaya’nın şiirleri vardı. Ondan bahsetti. Halis ağabeyden bir şiir okumasını rica ettim.
BENİM ALIN YAZIMSIN
Hangi sevdanın kapısını çalsam,
İçimde sen varsın.
Ne zaman ağlayacak olsam,
Gözyaşlarımdasın.
Heyhat çok geç anladım,
Sen,
Kader denen deftere,
Silinmez kalemle yazılmış,
Benim
Alınyazımsın.
Halis AKTAŞ
Halis ağabey Bahri Yıldırımı arayarak görüşme talebimizi iletti ama işi olduğundan gelemeyeceğini söyledi. Çekindiğimiz resimlerden sonra, Halis ağabeye veda ederek akşam olmak üzere iken Niksar’dan ayrıldık dostlara veda ederek
Bir daha gene Niksar’da konuşmalarda, bir lisede veya MYO ‘da sohbetlerde buluşmak üzere Niksar’da MYO okumaya gelen gençleri tek tek kucaklayarak veda ettik Nik
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.