Bir Şehrin Bir Gecelik Hikayesi
Gün yavaş yavaş perdelerini indiriyordu şehrin üstüne, kızıl bir gurup dağların arkasına iniyordu usul usul.Bir bir yanmaktaydı evlerin ışıkları,başka bir telaş kaplıyordu caddeleri,sokakları,insanları..
Bir gün daha bitiyor, bazıları için bir çok umut yitiriliyordu. Hep bir sonraki sabah diyordu bekleyenler "Belki bu sabah" umudu akşamla beraber yerini hayal kırıklığına,umutsuzluğa hatta isyana bırakıyordu.Belki sövülüyordu ağız dolusunca ya da onu beceremeyenlerin iki damla yaş süzülüyordu yanaklarına.
Biri sigara paketine sarılıyor bittiğini farkedince yenisini açıyordu "Bırakıcam lan bu mereti" diyordu kendi bile inanmayarak.Bir yerde 35 lik birTekirdağ’a
kavun peynir yarenlik ediyordu, cızırtılı bir radyodan gelen bir şarkı eşlik ediyordu çoğul bir yalnızlığa...
Şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu
Hiç ayrılamam derken, kavuşmak hayal oldu
Kent ışığa büründükçe evlerdeki yalnızlık kara bir pelerin atarcasına kapatıyordu tüm ışıkları.Bir baba yorgun argın işten dönüyordu sırtında yılların kamburuyla, benzer bir yorgunlukla açıyordu kapıyı eşi omuzlarında taşıdığı sorumlulukların ağırlığıyla.Sonra bilindik sahneler terennüm ediyordu hep , baba işyerindeki sorunlardan anne ise ev işlerinin ağırlığından yakınıyordu.Televizyonda eski moda bir fasıl programı açıktı ve tamda ruh hallerine uygundu. Yeni yetme bir solist ilk solosuna çıkmanın heyecanı ve şevki ile söylüyordu
Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç
Gürültülü bir mekanda rengarenk ışıkların ve insanların dansettiği bir yerde ise kimsenin umursadığı yoktu ne günü ne de geceyi.Onlar için aslolan an ı yaşamaktı.Kızlar boyalı,takma kirpiklerini kırpıştırırken, erkekler avlanmak için pusuya yatıyorlardı.Yüksek frekanslı müziğin kulaklarda yarattığı deformasyon yetmezmiş gibi kendileride avaz avaz söylüyorlardı
Ben o şelale saçlara, O ay, o hilal kaşlara
Süzme bal dudaklara, Öp öp öp öp doyamadım.!!
Karanlık bir sokağın göz görmez bir yerinde bir teneke içinde yaktığı mukavva kutuları yakarak ısınmaya çalışan üç-beş evsiz karınlarından gelen acımasız bir gurultuyu ellerindeki kokulu mendilleri koklayarak bastırmaya çalışıyordu.Kendileride dahil kimse farkında değildi ama çocuktular daha!
_ "Abi ben acayip acıktım yaa" dedi içlerinde en küçük gibi görünen ufak
tefek,çelimsiz olanı
_" Sabret lan" diyerek hafifçe omzuna vurdu diğeri kirli yüzünde tertemiz bir gülüşle "İbram gelir şimdi bize getirir bişiler"
İbrahim gerçekten az sonra gelir.Bir lokantada çalışmaktadır İbrahim ve hemen her akşam iş çıkışı buraya uğrar artan yemeklerden bu çocuklara getirirdi.Bayram yerine dönerdi bir anda ortalık, getirilen ne varsa çabucak yenir İbram’ a dua edilirdi dilleri döndüğü kadar.Sonra iyice keyiflenir içlerinden birinin diline bir türkü düşerdi
Allı turnam bizim ele varırsan
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle
Şerife daha taze gelin sayılırdı henüz 1 yıl bile olmamıştı evleneli ama minik bir bebesi vardı.Eşi ve kayınvalidesiyle birarada bahçeli küçük bir evde otururlardı.Kocası bir fabrikada gece bekçisiydi çok severek evlenmişti ama ah o kaynanası olacak cadı yokmuydu! Zehir ediyordu her günü gelinine. hiç sevememişti Şerife yi kadın sırf oğlu evleneceğim deyip yumruğunu masaya vurduğu için sesini çıkaramamıştı.Bir tek oğlu vardı neticede kaybetmeyi göze alamazdı. Oysa gelini Annem deyip sarılmıştı ona.Kadın oğlunun yanında sahte bir yakınlık gösteriyor o gittikten sonra demediğini bırakmıyordu kızcağıza.İşte bu akşamda öyle olmuştu oğlu kapıdan çıkar çıkmaz kalk demişti "Kalkta şu sofrayı topla, bulaşıkları yıka tembel gelin! Zaten akşama kadar kocanın koynundan çıkmıyorsun!" Gözlerinde yaşlarla çarçabuk masayı toplayıp bulaşıkları yıkadıktan sonra bebesini alıp odasına çekilmişti.Önce Anadolu gibi bereketli memelerinden sütüyle doyurmuş sonra ayağında sallamaya başlamıştı.Dilinde en az yüreği kadar kırık dökük bir ninni..
Susun. garip kuşlar ötmeyin susun
Güzeller güzeli yavrum uyusun
Bir şehre başka başka hikayelerle çökmüştü gece...Her biri farklı hayatlar sürüyordu kendi nasibince.Hepsinin başka umutları vardı belki ama beklenen hep aynıydı gece bitip şehre günışığı düşünce.Hepsinin yeniden yeşeriyordu umudu bu sabah diyorlardı hep " Belki bu sabah"
Şehre yeni bir gün, yeni bir umut doğuyordu....
YORUMLAR
Gerçekten kaliteli bir çalışma olmuş. Titizliği yazarken yüreğinizde hissettiğiniz anlatımınızdan belli oluyor. Tebrikler.
Hamuş-71
Sayfama nazik ziyaretiniz ve değerli yorumunuz için teşekkürlerimi kabul edin lütfen..
Hoşgelip safalar getirmişsiniz.
Saygıyla...
Tek kelimeyle muhteşem. Tebriklerimi bırakıyorum güzel sayfanıza. Sevgilerimle.
Aysel AKSÜMER tarafından 10/1/2011 9:23:57 PM zamanında düzenlenmiştir.
Hamuş-71
Çok teşekkür ediyorum sevgili Aksümer...Varlığınızı bu kadar yakınımda duyumsamak güç ve onur veriyor
En kalbi sevgilerimle...
Takipçi listeniz kabaracak demiştim değil mi?
Yazdıkça daha daha güzel şeyler üretmeniz dileğiyle.
10 numara...
Hamuş-71
Daim sevgim ve dua ile....
Aynur Engindeniz
Sevgiler değerli yazar.
Hamuş-71
Hoşgeldiniz, onur verdiniz..Sevgimle..
Esma KAHRAMAN
bundan böyle takipteyim. sevgiler.
Hamuş-71
Tıpkı benim gibi :)
Mutluluk duyarım bundan her zaman
Selam ile...