- 684 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Eylüle son düşüşlerim
Sensiz bir eylül daha geçip gidiyor gözlerimin önünden...
Oysa hiç böyle olsun istememiştik.Verdiğimiz sözler, ettiğimiz yeminler. Hepsi birer yalanmış.Kırık bir sazın çalamadığıymış şarkımız.
Ne güzeldi ilk karşılaşmamız.Sen kırmızı bir elbise içinde dalında açmaya ürken gonca gibi salınırken.Ben rüzgar olup çepeçevre kuşatmıştım seni...
Senin beyaz tenininde, yanağına konan beninin cazibesin de mimiklerine düşen dudak kenarlarındaki gamzelerin içindeki kayboluşlarım.
Yürüyüşündeki o al beni.Al da sinene sar beni diyen yüksek ökçeler içindeki ince bileklerin.
Dökülüverdim ardın sıra. Kendimi az önce seni gördüğüm yerde bıraktım.Gölgemin ruhunda sevinç çığlıkları atarak içten içe mutluluklarımın doruklarında ardın sıra savrular güz yapraklarına takılmadan yürüyorum.
Eyy yürüyüşü gelincek tarlasında salınan nazlı dilber.Kırmızıların içindeki görüntüne sarılıyorum ben.Sen bilmeden.
Yağmur atıştırmaya başladı.Sen bir an durup beline kadar uzanan saçlarının kalçalarının üzerine tel tel dökülmesinin ardından, kırmızı ayakkabılarının topuklarının,kaldırımın aralık kalmış kuytusunda kayboluşlarıma bir kayboluş daha ekliyorum.
Çehreni göğe doğru açıyorsun.Ilık ılık düşen taneler okşarken kırmızı rujunun bulaştığı çilek kokulu dudaklarını öperken apansız. Ben ise kıskanıyorum yağmuru. Dört elle çıkıyorum göğe.Sağnak sağnak çiseliyorum sana.Bir ben düşüyorum.Alnından kayıveriyorum. Kıpırdayan dudaklarından öpemeden, sana bu ilk hasret kalışımdan çok öteye gidememekten yorgun, bitkin, düşüyorum ayak uçlarıma. Oysa ne çok isterdim.Son damlayan su damlası olup yıllarca lebinin yanında seni öpmeyi.
Ben boş bir bedene dolmuş umutlarımla, gidiyorum ardın sıra . Hoş kokuların geldiği bahçeye giriyoruz.Sen yemyeşil çimenlere otururken, ayakkabılarını ince bileğinden uzaklaştırıyorsun. Tüm bahçeyi kaplayan kokunun esrarını çözmek için seni orada bırakıp geziniyorum.
Asma ağacının altından geçerken, içime dolan esrarengiz koku, keskin kokusuyla burnumdan genzimi oradan da iliklerime kadar işliyor. Başımı kaldırıyorum.Salkım salkım üzümler ballarını akıtarak bana bakıyorlar.Elimi uzatıp en büyük olanını alıyorum .Simsiyah bakan gözlerine giriyorum.Avuçlarımın arasındaki salkımı burnuma yaklaştırıp kokluyorum.Kokusu taptaze baharda açan gonca.Gencecik bir kızın ıslak bakan bakışları . Şarkı söylerken kıvrılan alı al bir dudak. Ve ben o dudağa yaklaştırıyorum gözlerimi yumup, sana doğru gelen sevdamı eğilip önünde sunuyorum avuçlarına.
Bakışların, güneşin gölgelediği ağaçlardan düşen kırıklarla bana doğru çevrilirken.Yay gibi gerilirken, ok gibi içime düşen bakışlarını saplıyorsun kalbime.
Dünya üçe ayrılıyor.
Biri senin olduğunu kırmızı bir bahçe .
İkincisi kokunun olduğu ten yanıklarım
Üçüncüsü dudaklarına bulaşan üzüm suyunun yavaş yavaş akışındaki albenilik…
Yine eylül yine sana dokunamamışlığımın verdiği bu son dökümler. Hicran açılıyor yine içimde. Umutlarım çoğalırken, bitiren gölgene yetişemiyorum. Söyleyemediğim şarkılar dinliyorum.İçim engindenizlere yelken açarken, upuzun bir martı beyazlığına seriyorum hayalini. Haydi gel yine, tut ellerimi. Sıcaklığını hep hissettiğim ince parmaklarına kenetlerken parmaklarımı, boğazımda bıraktığın yumruyu var sen bilme.
Bedenime dokunan sıcaklıklarım, yazdan kalma güneş öpüşleri değil. Sensizliğin içinde yok oluşlarımı gösteren sarımtrak yapraklar.Şimdi şu önümde salına salına inen yaprağa binip gelsen diyorum.Çok şey istemiyorum sadece gelsen. Yine ardında gölgen olsam.Yine sevdiğimi bilmeden yürüsen sen. Her güldüğünde coşkuyla dolan içimden akan köpüklü şelaleleri görmesende olur. Her kırmızı giydiğinde girsem odana. Otursam pencere önündeki koltukta.Seyretsem sadece seni, uyurken. Dokunmadan, yüzüne dökülen saçlarını tarasam geriye ellerimle. Ellerim sen koksa.Alıp öpsem. Derin derin çeksem .Sinemin içine sokup saklasam.Ben sen olsam.Sana seni anlatsam.
Çırpınışlarımı görmen için bir daha ki eylülü beklemek zorunda kalmasa gözlerim…
YORUMLAR
Sultancığım, yine çok iyisin canım. Detaylı yorumumu dönüşte yapacağım. Şimdi çocuk parkına gitmem lazım:))
Kutluyorum.
Sevgilerimle
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı
İşte budur! Bi sağ kroşe sonra bir de sol. Her gün farklı bir boyuta geçirisyorsunuz tamam bunu anladık ama romantiz hiç kimsenin ellerine bu kadar yakışmamıştı. Nezakete kapılıcam diye boğmadan... İncelikli bir anlatım. Süper...Tam tipim:)))
Yürekten kutluyorum ve artık, inşallah, ana sayfadaki yerinizi alırsınız diyorum. Ödüllendirilmeniz veya şımartılmanız için değil tabi:) Sadece daha çok kişinin okuması için...Tebrikler.
Ülviye Yaldızlıı
Kesinlikle çok kişinin okuması.Cesaretlendirici sözlerin için sağol.Bundan sonraki yazımın başlığı ne ile ilgili olsun.Sen belirle :)
Umut Kaygısız
Ülviye Yaldızlıı
Tebrikler Sultanım, kişilik analizleri, betimlemeler yerli yerinde.
Duygu seli bir yazı okudum kaleminden,pırıldayan Eylül güneşine bakarak.
Selam ve sevgiler, güzel yüreklim, kalemin hep çağlasın ki, okuyalım.