- 711 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Anamın Adı Sultan
Yıl :1976
Yer:Malatya Hilan Köyü
İlk okul ikinci sınıfa gidiyordum.Bir gün okul müdürümüz Hüseyin Erdoğan okulun bütün öğrencilerini toplayıp her zamanki sert üslubu ile ;"yarın herkesin önlükleri(kara önlük)ve yakalıkları(beyaz yakalık) yıkanmış,ütülenmiş,cebinde mendili ve üstü başı tertemiz olacak..saçı uzun olan kız öğrenciler saçlarını iki belik olrak örecekler.(erkek öğrencilere bu uyarı yapılmamıştı çünkü erkek öğrencilerin saç tıraşı en fazla üç numara idi..)tırnaklar kesilecek ve okula öğrenciye yakışır şekilde gelinecek..uymayanlar olursa şiddetli şekilde cezalandırılacaktır.haberiniz olsun,.."demişti ve hep bir ağzıdan hepimize yemin ettirircesine: nasıl gelecekmişsiniz?..önlükler,yakalıklar yıkanmış!..tırnaklar kesilmiş!..öğrenciye yakışır şekilde!..diye hep bir ağızdan bir kez daha tekrar edilmişti..
Okuldan eve koşarak gitmiştim.soluk soluğa :"ana!..Hüseyin hoca dediki: yarın önlükleriniz,yakalıklarınız yıkanacak,ütülenecek,tırnaklarınız kesilecek ve mediliniz cebinizde olacak..yoksa karışmam!..
(Hüseyin hocadan hepimiz çok korkardık..onun istemediği bir şey yapsak veya derslerimizi çalışmazsak,ödevlerimizi yapmazsak,yaramazlık yapsak odasına çeker "tektir tektir okumayanın sonu kötektir..!"der ellerimize cetvelle ağlayana kadar vururdu..)
Babaannem başımı okşayarak "tamam oğlum..akşamdan leğende yıkarım yatağının altına koyarım sabaha temiz temiz giyer gidersin okuluna..şimdi gel tırnaklarını keselim bakalım.."demişti.ben de :"ana mendilim..!"demiştim ..O da "tamam oğlum mendilini de unutmam" demişti..(ütümüz yoktu ama halamlarda kömürlü ütü vardı bazen onlarda ütülenirdi okul önlüğüm ama genellikle yer yatağının altında ütülerdik(!) elbiseleri..)
Sabah kahvaltımı yapmış okul önlüğümü yiymiş,beyaz yakalığımı takmış,mendilimi cebime koymuş,yamalı pantalonumu giymiş(pantalon ve ayakkabılar için bir şey söylenmediğini anımsıyorum sanırım büyük bir çoğunluğumuz yamalı pantalon giyerdik!!..)ve "ankara lastiği" denilen ayakkabılarımı giymiş,siyah okul çantamı alarak okula gitmiştim.Heyecanımı hala tebessümle anımsarım.
Sınıf öğretmenimiz Satı Topal otuz veya otuzbeş yaşlarında sevecen,şekatli bir kadındı.Ogün hepimizi teker teker kontrol etmişti.bir kaç arkadaşımızı tırnaklarını kesmesi ve yakalıklarını değiştirmesi için tekrardan eve gönderdiğini anımsıyorum.
Yanılmıyorsam ikinci veya üçüncü dersteydik kapı açıldı okul müdürümüz Hüseyin hoca ile birlikte biri uzun boylu zayıf olan diğeri bıyıklı ve kısa boylu göbekli iki kişi devam edin hocam diyerek sınıfa girmişlerdi..Sebebini hala anımsayamadığım bir korku ve terredüt vardı herkeste.Satı öğretmenin ogün hangi dersi işlediğini o gün anımsamadığım gibi bugün de hala anımsamıyorum.onlar sıra aralarında dolaşırken ben dahil herkesin kafası öne eğik,yüreklerimiz güm güm atıyordu..eminim.
Birara kafamı kaldırmak bakmak istemiştim işte o an müffetişlerden biri ile göz göze gelmiştim.O korkuyu,heyecanı ve nedensizliği hiç unutamam..Koca göbekli,orta yaşlı,bıyıklı olan adam bana bakarak:"sen!.." demişti Satı öğretmenden izin isteyerek..Hocam böldüm..demişti sanırım(yada ben bu anı uyduruyor da olabilirim!..ama "sen!.." deyişini bugün gibi anımsıyorum..)
Hüseyin hoca arkadan bana kalkmamı işaret etmişti.Heyecanlı ve korkarak ayağa kalkmıştım..tir-tir titriyordum.."oğlum adın ne senin?.."diye sormuştu ben de başımı öne eyip mahçup bir ifade ile sıkılarak kısık sesle"Dursun.." diyebilmiştim."peki Dursun..yeni okulunuzdan,sınıfınızdan memnun musun?.."diye sormuştuştu.Ben de ;"evet..memnunuz" demiştim."aefrin sana.." demişti ve eklemişti;"söyle bakalım,Atatürk kaç yılında doğmuştur?.." ben büyük bir heyecanla;"1881 de Selanik te doğmuştur babasının adı Ali Rıza efendi annesi Zübeyde Hanımdır..dediğimi anımsıyorum.."peki Dursun,en sevdiğin ders hangisi söyle bakalım..sorusuna "Türkçe..! öğretmenim.." demiştim..".."Peki,Dursun;annein adı nedir?..diye sormuştu..Duraksadım,aval aval bakakaldım müfettişin yüzüne..ağlamaklı olmuştum..ne cevap vereceğimi bilmiyordum..normal bir soru idi.insan annesinin adını bilmemez miydi?.(.bilemiyormuş bazen!!!..)Annemin adını bilmiyorum ama anamın adı Sultan diyebilmiştim..Sınıfta gülüşmeler olmuştu.Çok utanmıştım,kızarmıştım.."oğlum annenin adı Sultan mı?.."demişti müfettiş şaşkınlıkla."hayır öğretmenim annemin adı değil anamın adı Sultan.."diye yenilemiştim cevabımı..Anlam veremeyen müfettişler ve ağlamaklı öylece gülücükler arasında kızaran ben..Sınıf öğretmenime bakmıştım bir an Satı öğretmen merhametli bakışları ve sevecen gülümsemesi ile bir an duraksayıp kendini toparladıktan sonra "çocuklar gülmeyi kesin artık!..deyip müffetişlere yönelerek Dursun’un annesinin adı Melehat ,babaannesinin adı Sultan müfettiş bey..Dursun’un babasının ölümünden sonra annesi oğluna bakamayacağından dolayı babaannesi ona bakıyor annelik ve babalık ediyor..".."Dursun doğru söylüyor anasının adı Sultan!.."..
O ana dek hiç bir zaman beni doğuran annemin adını öğrenmek aklıma gelmemişti ve çevremden de bu tarz bir soru ile karşılaşmamıştım.Annemin adının Melehat olduğunu o gün öğrenmiştim.
Satı öğretmenimin merhametli ve vakur bakışlarını ve o ketum sert görünümlü müdürümüz Hüseyin Erdoğan hocanın bile başını öne eğmesini ve mahruriyetini ve müffetişlerin şaşkınlığını arkadaşlarımın doğal çocuksu gülüşmelerini asla unutmayacağımı ve anımsayacağımı sanıyorum..
evet benim anamın adı Sultan!...Allah’ım O nu nurların içersinde huzurla yatırsın..
haziran2011
kundu/antalya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.