Eylül'dü...Gitmiştin
Bugün kara bulutların istilası altında gökyüzü. Eylül adına yaraşır şekilde yüzünü gösteriyor..Ara ara sağanak boşanıyor olanca hiddetiyle ve sen sessizce iltica ediyorsun anavatanına..Aklıma..
İstanbul’a yağmur gibi yağmakta hüzün
ve hiç bir şemsiye korumamakta yürekleri
gemiler geçmekte boğazından,yedi tepeli kentin
ama keder düğümlenmekte insanlarının boğazında...
Her Eylül de aklıma düşmek zorunda mısın? Yağmur hatırlatmaktayken handelerimin nemini, kokunu düşürmek zorunda mısın sabah şebnemlerinde iliklerime?
Ey Zehr-i İstanbul övmeyeceğim seni
Gezdiğimiz her semtin, her sokağın
Yokluğuma sorular sorarken
Sevmeyeceğim ne seni ne de....
Yine böyle bir Eylül dü gidişin..Ben ağlıyordum gökyüzü eşliğinde ve her zaman oturduğumuz o parka sarı yapraklar düşüyordu Hüzzam renginde.Ağrılı bir ağıt olup dilime düşüyordun sabah ezanının Saba makamında.Oysa hain bir müezzinin sesinden aşkımızın selasını dinliyordum ben, uykusuz geçen her gecenin şafağında
Beni bana bırak İstanbul
Ben ki zaten çaresiz
Eylül yağmurlarında ıslak bir kedi yavrusu gibi...Kimsesiz..
Eylül dü..Gitmiştin..Göçmen kuşlarda gitmişti seninle birlikte.Ben bahçemdeki bir serçenin kanadına fısıldamıştım yalnızlığımı, belki o gelir sana söyler diye ama nerden bilebilirdim ki serçelerin göç etmediğini.Oysa nasılda dilemiştim turnalara tutunup gelmeni,esen rüzgara gittiği yerlerden senide alıp getirmesini söylemiştim.Her doğan güneşe,ay a hatta tüm tabiat olayına yalvardım dönmen için ama hepsi bir Eylül telaşı içindeydiler duymadılar beni
Uzak dur ey Şehr-i İstanbul
Bir semt bile yakınıma gelme
Ben, benden gitmişken
Yedi tepenle çökme üstüme...
Kimse bilmez Eylül ü neden böylesi sevmediğimi ve İstanbul a yağmur yağdığında neden bu kadar üşüdüğümü.Yüreğimin soğuğu zemherilerle yarışırken anlatabilir miydim onlara ellerimin neden ısınamadığını.Sen gittin, bitmez bir Eylül bıraktın içimde ve ben ısıtamadım ellerimi senin ellerin olmadan.. Şimdi kaçıncı hazandır bu sensiz geçen
Kaç istasyon geçti kimbilir
Seni götüren kara tren
Yine bir Eylül,yine yağmur yağmakta ve sen özlenmektesin iliklerime dek.Sakın deme bana beyhude beklemektesin.Sende bilmelisin ki özlem kahpe bir bıçaktır içerden işler,şah damarımdan vurur saatler ve ben dirhem dirhem azaldığımı bilirim
Ve ıslanır dururum İstanbul’a yağmur gibi yağan hüznün altında...
YORUMLAR
Eylül bir hüzündür benim için, tüm hücrelerimde hisseder zaman zaman ben de aynı boşluğa düşerim.
Nedendir bilinmez acı hikayeleri anlatır eylül ve hazan...
Hüznünüze ortağım bu gece...
Ellerinize sağlık
Hamuş-71
Sayfama ve hüznüme hoşgeldiniz o halde...
En kalbi teşekkürlerimle...
Konuya, Eylüle ve aşka sözüm yok...Fakat çok sağlam bir cümle yapınız var. Anlatım gücünüz de öyle. Galiba sizden güzel eserler okuyacağız...
Kutluyorum.
Hamuş-71
Hasılı kelam ilaç gibi geldiniz vesselam :)
En kalbi sevgilerimle...
Aynur Engindeniz
Sizi takibe alıyorum.
Ayrıca burada kimsenin iddiası yok. Kimse de kimseden üstün ya da daha iyi değil.
Saygılar.
İstanbul,Eylül, Hüzünü öyle bir işlemişsiniz ki etkilenmemek mümkün değil. Dediğim gibi güçlü bir kalemsiniz. Kutlarım. Sevgilerimle.
Hamuş-71
Nasıl ince ve ne kadar zarifsiniz.Yine ne güzel gelmişsiniz kucağınızda kocaman sevgilerle..Çok teşekkür ediyorum
En kalbi sevgi ve daim saygımla
Yağmur yagdı Yüreğime, serinlemiyor ki. Sadece gözlerimden akan yaşları gölgeliyor.. Kimse benim ağladığımı düşünmüyor..... yağmur ve Eylül = senin gidişin bende.. Sonrası kış zaten bu ayazda kalmış gönlümde....dedim ve sizi yürekten alkışladım.... selamlar.
Hamuş-71
Hoşgelmişsiniz şeref vermişsiniz efendim
sevgiyle...