18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
509
Okunma
O değil de;
Bir koltukta sıkış sıkış üç kişi oturuyoruz. Ben cam kenarındayım. Yanımda bir kadın ve onun yanında bir adam... Kadın adama vebalı gibi davranıyor ve bana yapıştıkça yapışıyor. Hal böyle olunca da yapışık ikizler gibi bir durum sergiliyoruz. O da yetmiyor elinde bir kitap. Yol boyunca kitap okudu.
Yaa ne kadar sıkıcısın, bi kapat kitabı da bi kaldır başını... hayata günaydın de. Allah müstehakını versin emi!
Dışarda cıvıl cıvıl çocuklar, kokoş kadınlar, hüşu içinde burnuna karıştıranlar nereye uçtuğunu merak ettiğim güvercinler oyun yapan kediler köpekler sabah sabah birayla güne başlayan saç sakal birbirine karışmış pis adamlar.
Bazen çöpün içine kafasını sokmuş insanlar görüyorum sonra o kocaman çöpleri taşıyanlar. İçlerinden çok genç olanlara da raslıyorum. Onları farklı şekillerde gözümün önüne getirmeye çalışıyorum. Temiz bir kıyafet saç sakal tıraşı hatta altlarında son model araba...
Ya o minik çocuklara ne demeli... Çığlık çığlığa oyun oynayacakları okula gidip yaşıtlarıyla birlikte eğitim alacakları şımarıklık yapacakları bir yaşta çöpün içinden çıkıyorlar. Elleri üstü başı leş gibi...
Hayat herkese eşit davranmıyor bunu biliyoruz. Anlayamadığım şey; herkesin kendi yaşadığı hayata inanması. Herkes kendi kaderini yaşıyor bu da tamam da neden öyle oluyor?
Çünkü benciliz kimseyi gözümüz görmüyor. Kitap okuyoruz kimseyi görmek bile istemiyoruz kimse hakkında fikir sahibi olmak çözüm aramak... gerek duymuyoruz. Biz iyiysek tamam... kimin ne hali varsa görsün...
Annemin çok sık kullandığı bir cümle var. Der ki;
’çok bilen çok yanılır’
Saçma gelirdi bana. Öyle ya bilgi insanı yanıltır mı!
Sonra farkettim ki hayatta en büyük yanılgılarımı hep bildiğimi zannettiğim zamanlarda yapmışım. Hatta hala aynı şey oluyor...
Neler neler yaa...
...
Kaçırılan öğretmenlerimizin en kısa zamanda kurtarılmasını diliyorum...
:( Bekle(ye)miyorum... diliyorum...