- 612 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK VE KİN ( 12 )
’’Soğuklarda başladı’’ dedi annesi, göz ucuyla bavulunu hazırlayan Neslihan’a bakarken ’’Üşütmüyesin oralarda, burası gibi sıcak değil İstanbul dediydin’’. Sessizlik acı bir sessizlik hakim oldu o anda odaya, bir kaç dakika..
’’Hâlâ kızgınsın değilmi bana^’’? ses etmedi genç kız ’’Konuşsana ay Neslihan’’ kolunu sıkan annesine baktı hüzünle, sıkıntıyla ardından annesi ’’Ben senin iyiliğin için’’ sonunu getiremedi lafın ’’Hayır anne, hayır’’ elini bir şey iter gibi yaptı yılgınlıkla ’’Bak gidiyorum sakin mutlu gitmek istiyorum, seni kırmak istemiyorum’’, yeni hatırlamış gibi ’’Bak çorba taşacak şimdi, mutfağa gitmelisin’’ ’’Peki ama bana darılmadığını söyle eyle gidem ha’’ ’’Hiç darılmadım’’ dedi metanetle ’’İnan hiç’’ ardından ’’Başka zaman detaylı konuşuruz’’ ayağa kalkan annesine ’’Sen arkamdan dua et o yeter’’.
Rahatlamıştı kadın, iri gövdesinden umulmayan çabuklukla kalkıp doğru mutfağa koştu, Neslihan bir yandan ipek bluzünü katlarken, kendi, kendine ’’Bir daha Maraş’a gelirsem tabiki’’ diye mırıldandı..
Maraş İpek’leriyle süslü yastıklara, ucu dantelli çarşafa, vedalaşırcasına göz gezdirdi bir süre, kıyıda bez bebeği Zişan eline aldı, bazen sıkılınca konuşurlardı bir şeyler, altı üstü boynu eğri dikilmiş bir bez bebekti Ümmü Hala’sına göre. Dikim hatası olabilirdi ama tek çocukluk arkadaşı, aklı erdiğinden beri, onunla konuşurdu her gece, minik yorganını üstüne örterken, bir gün babası hiç gelmemişti sabaha dek, ertesi gün evde figanlar, ağıtlar, sarılıp bebeğine ağlamıştı günlerce, o kadar küçük değildiki aklı eriyordu en azından..
’’Zişan’’ dedi köşede sessiz duran eğik boyunlu bebeğine, ’’Artık hiç gelmiyeceğim biliyormusun’’.
Sanki benide al diyor gibi geldi çocukluğunun tek arkadaşı eğik boynu ona dahada eğilmiş gibi geldi ’’Hayır Zişan, hayır, burada durmalısın, odama kimse girmez bilirsin, ben gelmesemde,şimdi seni götürsem dedi, deli sanarlar beni, yalnız olsam’’ , içini çekerek ’’Bilirsin yatağımda her zaman yerin var ama ev arkadaşlarım’’! eğlence olurdu onlara, biliyordu..
Dünyadaki en uzatmalı can arkadaşı Zişan, altı üstü bir bez bebek, ama o kadar çok şey paylaşmıştıki onunla,hem başkaları gibi yüzüne gülüp ardından kuyusunu kazmazda, geçen sene ölen babaannesinin sözleri geldi aklına birden ’’Kara ceylanım, derdini get dağlara de, bağır, çağır dağda bayırda ama insanlara deme’’.
İçini çekti, ’’Kime anlatayımki acımı derdimi?, kendi yakınlarım bile beni anlamazken.
Selim’le bir gün önce vedalaşmışlardı kaledeki cafede, onlar rahat, rahat, buluşup konuşacakları farklı yerler aramaya fırsat bulamadan, amcası yine boy göstermişti kaçmaktı bu istanbul’a gidiş değil...
Oysa daha en azından bir hafta daha kalabilirdi ama artık evlilik mevzusu gündemi meşgul edecekti daima, o olmaz desede kavga, tartışma ’’Bıktım artık dedi’’, kendi kendine.
Akşam üzeri kimsenin yolcu etmesini istememiş herkesle evde vedalaşmıştı.
Amcası eve gelmeden kaçarcasına soluğu hava alanında aldı hava kararırken. Uçak havalanırken ’’Ah bu uçağın gürültüsü, kalkarken bana verdiği rahatsızlık, rahat ve çabuk götürmesini bile kapatıyor’’, ya o korku, tekrar tekrarda gitse, gelse her uçağa binişte aynı korku..
Akşam üzeri uçağı kalktığı için Selim de gelmek istemişti hava alanına, ’’Hayır’’ diye dudaklarına uzanan elleri geldi aklına, ’’Neden’’ dedi Selim, ayrılıklar, el sallamalar falan dayanamam sana diyemedi.
Hafifçe gülerek ’’Hoşlanmıyorum tarzım değil’’ kendisini ne kadar çok sevdiğini, ondan ayrılmaya dayanamıyacağını anlamaması için ’’Hem ne gerek var tüm bunlara Selim’’ dedi, ’’Artık telefonlaşırız sık, sık, sen Gemliğ’e geldiğinde İstanbul’ada uğrarsın, ha sahi senin tatilin ne zaman başlıyor’’ ’’Daha çok var, en az birkaç ay’’ diye hüzünle mırıldanan Selim’in yüzü gözlerinin önünde, uçaktaki mırıltılara kulak asmadan uykuya daldı bir süre....
....RabiaBelgin.....
YORUMLAR
Ayrılık vakti,,,
Gözlerde yaş var,,, yüreklerde hüzün.
Görelim bakalım, hasret bitecek mi??
Belgin Sönmez
BİRİKİNCE SERİYİ OKUMAK DAHA BİR HEYECAN KATIYOR ÇOK GÜZEL YAZIYOSUNUZ SAYGI VE SEVGİLERİMLE..