- 938 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Öyle Sevdim Ki
Öyle Sevdim Ki
Serap okuldan yeni mezun olmuş anadolunun bir köyüne tayini çıkmış gencecik bir öğretmendi. Simsiyah saçları,duru beyaz bir teni,simsiyah kaş ve gözlerinin içinde çakmak çakmak yanan yemyeşil gözleriyle adeta masallardan çıkmış bir prenses gibiydi. Ailesi bütün zorluklara göğüs gererek Serap öğretmenin okuma isteğine karşı koymadan onu okutmuştu.Serap öğretmende terbiyesi,alçak gönüllülüğü,iyilik abidesi olan o küçücük yüreğiyle ailesinin gurur kaynağı olmuştu her zaman.
Köye girdiğinde ilk önce köyün muhtarını buldu.Öğretmen okulundan yeni mezun olduğunu ve tayinin köylerine çıktığını bildirdi.
Muhtar
- Öğretmen hanım kızım hoş gelmişsin,sefalar getirmişsin adım Ali,bana Ali amca diyebilirsin bundan böyle sende bizim bir kızımızsın bizim evladımızsın yardım edebileceğim ne varsa hemen bana bildir yerine getireyim diyerek Serap öğretmeni çok güzel karşılamıştı.
Bu sıcak karşılamadan Serap öğretmen öyle memnun olmuştu ki birden kendini kendi köyünde evinde gibi hissetmişti.Ali amca ona ilk andan itibaren kol kanat germişti.
Oysa gelirken öyle çok korkuyordu ki,şimdi bütün korkuları yok olmuştu.Bu köyden ona zarar gelmeyeceğini anlamıştı.
Muhtar
- Öğretmen hanım kızım seni okulun lojmanın götüreyim geleceğini duyunca lojmanı bi güzel hazırlatıp boyattım,kullanacağın eşyaları döşettim,eğer eksik bi şeyler varsa onları da bana bildir en kısa zamanda tamamlarız.Hiç bişey için kendini üzme biz hallederiz demişti.
Her şey o kadar güzel başlamıştı ki Serap öğretmenin içi içine sığmıyordu.En kısa sürede lojmanına yerleşti ihtiyacı olabilecek her eşya lojmana özenle yerleştirilmişti.Eksik hiçbir şey yoktu.Muhtar Ali amca gittikten sonra valizini açıp dolaba yerleştirmeye başladı.Birkaç saat içinde yanında getirdiği eşyalarını dolaba yerleştirmişti artık hafta başını heyecan sevinçle bekleyecekti.
İşlerini bitirdiğinde akşam olmuş karnı acıkmıştı nereden yiyecek temin edebilirim diye düşünürken kapı çaldı.Açtığında ali amcanın kızı elinde bir sini yemekle kapıda duruyordu.
- Öğretmenim ben muhtarın kızı Yasemin yoldan geldiniz yol yorgunusunuz yemekle uğraşmayın dedik size bişeyler hazırladık getirdik. Ayrıca sabah içinde zeytin,peynir,domates gibi kahvaltılık hazırladık.İstediğin başka bişey daha varsa hemen gidip getireyim.Babam hiç çekinmesin söylesin dedi.
Aman Allah’ım burası ne kadar güzel ve alçak gönüllü insanlar vardı ben ne güzel yere gelmişim dedi içinden Serap öğretmen.
- Teşekkür ederim Yasemin,getirdiklerin ziyadesiyle beni memnun etti ve bunlar bile bana o kadar çok ki zahmet etmişsiniz tekrar teşekkür ederim dedi.
- Hadi gel birlikte yiyelim hem biraz sohpet etmiş oluruz.
Yaseminde bu tekliften çok hoşlanmıştı.Köylerine gelen ilk bayan öğretmendi ona yakın olup ondan bir şeyler öğrenmek,onun bilgilerinden faydalanmak istiyordu.
Birlikte hem yemek yediler hem çok güzel sohpet ettiler. Şimdi her ikisi de iyi bir arkadaş bulmuştu.
Yasemin gittiğinde Serap öğretmenin yorgunluktan gözleri kapanıyordu.Hemen yatıp dinlenmek istiyordu.Hazırlanıp yatağına uzandı.
Gözleri kapanırken okulun ilk gününü hayal edip uykuya daldı.Sabah kalktığında büyük bir heyecan ve telaşla hazırlanıp okulun kapısından içeri girdi.
Müdür orta yaşlı babacan biriydi,Serap öğretmene hoş geldiniz buyurun oturun deyip kendini tanıttı.
İsmim Ömer burada birlikte çalışacağız okulumuz iki derslikli ,bir,iki ve üçüncü sınıfları birimiz diğer sınıfları birimiz okutacağız.Ben inanıyorum ki birbirimize en iyi şekilde yardımcı olacağız dedi.Size bir,iki ve üçüncü sınıfları verelim takıldığınız,sormak istediğiniz her şeyi her zaman gelip sorabilirsiniz dedi.
Birlikte bayrak törenini yapıp derse girdiler.
Şimdi bütün amacı sınıfına girip o gencecik yüreklere bir şeyler öğretip en iyi eğitim vermek için can atıyordu.Minik öğrencilerin karşısında onlara hissettirmemeye çalışsa da kalbi heyecandan tir tir titriyordu.
- Günaydın çocuklar ismim Serap deyip önce kendini tanıttı.Şimdi de sizleri tanıyalım deyip bütün öğrencilerle tek tek isimlerini sorarak tanıştı.
Her şey çok güzel başlamıştı ,böyle devam etmesi için içinden Allah’a dua etti.İyi bir köyde iyi insanlar arasında olduğunu anlamıştı.Bakalım zaman ona ne gösterecekti.
Murat okulun tam karşısında büyük bir evleri olan köy ağasının oğluydu. kara yağız,yakışıklı renkli mavi gözlüydü,deniz mavisiydi gözleri.Köyün kızlarının bir çoğunun Murat’ta gönlü vardı.Ama Murat bu güne kadar kimseyi sevmemiş kimseye gönül vermemişti.Babası onu liseye kadar okutmuş üniversiteye yollamamıştı.Ağanın iki kızının yanında tek oğluydu , kendinden sonra bütün işleri yapması ve tek varisi olduğu için onu okutmamıştı.Oysa Murat okuyup mühendis olmak istiyordu.Kaderi babası tarafından çizilmiş okula gönderilmemişti.Günleri arazide çalışanlarla geçiyordu.
Okula bir öğretmen tayin olduğunu üstelik köye gelecek ilk bayan öğretmen olduğunu duyduğunda içini garip bir heyecan kaplamıştı.Nedense hiç görmediği bu öğretmen onda farklı duygulara sebep olmuştu.Acaba nasıl biriydi,genç miydi güzel miydi şimdi onu çok merak ediyordu.
Bir gece önce lojmanın ışığının yandığını gördüğünde içini bir heyecan kapladı.Demek öğretmen gelmişti, şimdi onu daha çok merak ediyordu.
Murat’ın kardeşi Selin üçe gidiyordu.Akşam eve geldiğinde uzun uzun Serap öğretmeninden ve onun güzelliğinden bahsetti.Serap öğretmenin ne kadar iyi olduğundan,derste herkese çok iyi davrandığından onu çok sevdiklerinden söz etti.
- Hele öyle güzel bir gözleri var,yemyeşil çok güzel çok dedi.
09.55 çarşamba
28.09.2011
Gülgün Solmaz
Not :Yorumlarınızı ve eleştirilerinizi bekliyorum.Devamını yayınlayacağım.