- 778 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
UNUTULMAYAN ÖPÜCÜK
Her gece bu saatte beklerdi.Karşı sokağın köşesinden başını gösteren her gölge onu daha bir umutlandırır, heyecanlanarak kalbinin hızlı hızlı atmasını sağlardı.
Kırkdört yıl boyunca hiç bıkmamıştı beklemekten."Delisin" diyende olmuştu aptal olduğunu söyleyen bakışlarda gezinmişti yüzünde.Kendini anlamalarını beklemiyordu zaten.Onun gibi düşünmeleri için aynı duyguları hissetmeleri lazımdı. Bazen kendisinin çok şanslı olduğunu düşünürdü.Sevmek hem de tutkulu bir şekilde bağlanmak kimseye nasip olmazdı. O acılarını içine gömdü.Acılarından büyüyüp heybetlendi. Yıkılmayacak bir kale gibiydi.Direnci her şeye vardı.Ama bir tek onun gözlerine yenik düşüyor, bakışlarını ona doğru kilitliyordu hiç ama hiç açmamacasına...
Saat bir türlü ilerlemiyor nedense. Bu gece yelkovan ile akrebin eylemimi var acaba ? Hiç kıpırdamıyorlar sanki. Gece ölen her şey gibi onlarda mı ölmüşler yoksa? Yoksa, akrep dayanamayıp en sonunda zehirlemiş miydi yelkovanı ? Akrebin boyu uzamış, yelkovan ise küçücük kalmıştı. Saat, ay’ın altında siyah çerçevesi içinde küsmüş sanki hayata. Rakamlar bile unutmuşlardı kendilerini.Zamana yenik düşen her şey gibi çok bitkindiler.Gecenin ayazı onları da üşütmüştü.Sanki saatin içindeki yerlerinden ayrılıp birbirlerine sokulmuşlardı ısınmak için. Garip bir çoğalma yaşıyorlardı.Her birinin çıkardığı ses geceye düşen şarkı gibiydi.Rüzgar da eşlik etmek için ağacın dallarına küçük küçük buseler konduruyor, bulutlar ise arkadaşlarıyla onlara ayak uyduruyordu.
Nasıl bir geceydi bu ? Umutsuzluk içine iyice oturmuş, sanki hiç kalkmayacak gibi tüm ağırlığını benliğine yaymıştı.
Ay ışığının, ellerine düşerken aydınlattığı çizgilere baktı.Yılların alıp götürdüğü onca şey gizliydi bu ellerde. Her şeyiydi elleri.Canı pahasına korumuştu onları. Kendi elinden başka bir el değdirmemiş, ışık yüzü göstermemişti.Hep ama hep sadıktı sevgilisine.
Gözleri nemlendi yine.Sehpanın üzerinde duran fotoğrafı, titreyen ellerine rağmen uzanarak almayı başardı. Yaklaştırdı fotoğrafı ama net olarak seçemedi. İyice yaklaştırdı ama nafile. Fotoğraf sanki silinmişti. Geçmiş yılların izi onda da kendini göstermişti öyle ya. Siyah - beyaz resim sarımtırak güz yaprakları gibi son eylülünü tamamlıyordu. Gözlüğü yatak odasında olmalıydı ? Romanını okurken üzerinemi koymuştu acaba? Şimdi kalkmak ve odaya gitmek ne zor gelmişti ona. Dizleri zaten çok ağrıyordu. Bu romatizmalar aman vermiyor her defasında yaşlandığını ve artık yolun sonunun geldiğini bildiren birer haberci gibi uyarıyorlardı her sızlanmalarında. Birden üşüdüğünü hissedip titredi. Dizlerinde ki battaniyeyi göğsüne kadar çekerken eline bir soğukluk değdiğini hissetti.El yordamıyla bakınca bunun, göğsünün üzerinde kenarlarında mavi boncukların dizili olduğu gözlüğü olduğunu fark etti. Sevinmişti hem de çocuklar gibi. Sararmış ve rengi kaybolmuş çehresine küçük kız çocuklarının bahar öpüşleri kondurup yer yer ısıttığını hissetti…
Heyecan ile taktı gözlüğü. Sanki ilk kez görecek gibi yüreği kıpır kıpırdı. Baktı . Baktı. Baktı.Baktıkça yüreği nemlendi. N e vardı ki bu gecede sanki ? Neden üzerine üzerine geliyordu ? Bu ağlamakta nereden peydah olmuştu ? Bıkmamışmıydı bu yaşlar akmaktan.?Akıpta yüzünde gelişi güzel çizgilerin açılmasına izin vermemişmiydi?
Fotoğrafı öptü .Hatıralarının en gizli sığınağındaydı. Bitmeyecek bir şarkı.Adı konulmamış bir roman.Perdesi hiç kapanmayacak olan bir çift göz.
Dağ şelalerinde oynaşan periler.Şarkı söyleyen ahu gözlü kızlar vardı.Eller birbirini tavaf ederken, gözler kilitleri açmamacasına birbirine esir düşmüştü.
Yağmayacaktı kar artık, üşümeyecekti.Isıtacak bir göğsün içine sığınmak için çırpınmayacaktı. Ayaklarını her adım atışında onun kokusuna yaklaşacak, sinesinin ortasın da prangalı oluşuna hayıflanmayacaktı. Isınacaktı işte.Dudaklarının arasından çıkan buharda. Ve hiç ağlamayacaktı artık. Silecek bir elin avuç içinden gelen kokuyla huzur bulacaktı. Ter akarken alından boncuk boncuk takmayacaktı. Kırk kaşık okunmuş suyun altında yeniden doğacaktı.Yunacaktı sevgileri.Islak ıslak düşecekti yağmur. Önce saçlarını keşfedecek, sonra dudak kıvrımından girecekti en yeşil su halinde.
Gece nöbet değiştirmeye başladı.Sanki yıldızlar renkli mumlarının içine doğru süzüldüler.Ay vaktini hiç geçirmemek için baktı saate.Saat hala duvarda, yana doğru hafif meyilli haliyle suspustu. Bu gece saatin ilerleyeceği yok. Suni teneffüs yapılacak buna da akrebin izni yoktu. Yok işte bu gece hiçbir şeye izin yok. Sadece şarkılara eşlik eden bir rüzgar ara ara öpüyor al al olmuş yanaklarını. Susuyor. Dinlemeye aldı kendini. Saçaklardan uçan güvercinlerin kanat sesleriyle ürperiyor. Şaşkınlığın koynuna bırakıyor kendini.
Garip bir tedirginlik yaşadıktan sonra, köşeden süzülen gölgenin eve doğru yaklaştığını gördü.Boy, evet boyu tıpkı onun gibi. Omuzlarının genişliği, yürüyüşü de o. Kesinlikle o. Heyecanla ağrıyan dizlerine aldırmadan sandalyeden ayağa kalkıyor.Hafif aralık duran tülü yana doğru iyice açıyor. Evet işte o geliyor. Yıllarca bekleyip hayalinde yücelttiği.Hiç kimselere laf söyletmediği. Aşk ile tutkuyla içini tutuşturup harlayan gönül yiğidi nihayet geliyor. Koşup açıyor bahçe kapısını.İşte tam karşısında.Eli ayağı titriyor.Dizlerinin bağını kopartacak kadar kuvvetli bir çift kol kollarından kavrıyor. Bedeni arşa değecek kadar yükseliyor. Sıcak bir nefes gecenin üşümüşlüğünü çekip alıyor üzerinden. Konuşamıyor.Yıllarca “ neredesin, bak ben seni hep bekledim.Hiç ama hiç bıkmadım. Ne seni sevmekten, ne beklemekten” diyeceği sözcükler boğazından düşmüyor dil ucuna. Kilitleniyorlar.Dört başı deryanın kucağında , nazlı bir çiçek gibi en saf haliyle sanıyorlar. Ne rengini bilen var.Ne kokusunun ayaz gece de yayılışına tanık olan...
“Gel "diyor, seni almaya geldim"
“ Seninim diyor, nereye istersen gelirim.Ben ki seni beklemedimmi yıllarca.Ben ki hasretinden giymedimmi siyahları.
“Tut ellerimi kadınım. Gel yürüyelim adımımız bizi ulaştıracak vuslata. Irmaklardan akan suları seyredeceğiz beraber.Cennet kuşlarının senin için söyleyecekleri şarkılara eşlik edeceğiz.Aşk kadehimize dolduracağız aşkımızı.Yudum yudum içeceğiz hiç durmadan.Sen ki bir öpücüğüm ile beklemedin mi bunca yıl yolumu?
O gece sana, seni sevdiğimi söyleyip dudaklarına kondurduğum o tatlı buse ile doldurmadın mı yüreğini aşkımla ?
Gel şafak ağarmadan gidelim buralardan. Akrep uyanmadan uykusundan, saat zamana ayak uydurmadan, vakit daralmadan…Soğumadan öpüşümüzün sıcaklığı...Gel...
Sevgili yazarımız: Billur.T .Phelps,hanımın yolladığı fotoğraflardan biridir.
YORUMLAR
Ülviye Yaldızlıı
Müthiş bir aşk hikayesi...akıcı,doyurucu ....selam ve hürmetlerimle ..kurdelayı hakeden bir yazı bence...
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı
Ah bir başlasam:)
Hürrem Hatun yine göstermişsin marifetini. okudum sonuna kadar ve dedimki bu güzel yazının bu kadar duygusal bir hikayenin sonunda bir süpriz olmaz inşallah dedim.:)) ve oldu elbet Allah rahmet eylesin bekleyen Muradına erermiş Ahirette dahi olsa.:)) Sevgiler Sultanıma..
Ülviye Yaldızlıı
Hay sen çok yaşa emi...
Sürprizsiz olmaz bebem...Yaşam gibi-aşk gibi- bir başı bir sonu olan...
Sevgim sana kalben ama çokça:)
Ülviye Yaldızlıı
Sizden alışık olmadığımız türede bir paylaşımdı ve bu değişim bile mutlu olmam için başlı başına bir neden. Aynur Engindeniz'e katılmamak olanaksız. Gerçekten romantik duruşlarda çok başarılı oalcağınıza inanıyorum bende. Bu yazıda net biçimde göründüğü gibi o büyülü havayı hiç bozmadan yaşatabilmişsiniz. Benim için de günün seçkisine layık bir yazı, gerçi hep diyorum benim ayağım uğurlu gelmez diye ama söylemezsem de ihanet olacak.:) Tebrikler.
Ülviye Yaldızlıı
Yüreğin yeter.Bu güzel söylemler beni onore ediyor bilemessin. Ama hoşumada gidiyor.Çok yürekleniyorum :)
Eşsiz yüreğine teşekkürlerimle iyi ki varsın
Umut Kaygısız
Ayrıca bugün bir havadis beni çok üzdü. Gazetede okudum Sultan Süleyman bir kadına aşık olacakmış...:((
Ülviye Yaldızlıı
Umut, dışarı çıkaramadığım bir şeyler var.Bu anlamda kendimi zorlamak istemiyorum.Ama biliyorum ki bir yerden başlasam.Bir cümle ne bileyim bir kelime bir film sahnesi... işte o vakit olacak bUna bende inanıyorum.Ama ilhamın gelmesi için eşikte oturup , sonbaharın ağaçlarından yükünü yavaşça toprağa bırakması gibi bekleşiyorum. Binlerce puandan daha önemli arkadaşlağınız bunun için ne puanda ne başka bir şey de gözüm yok.Baki olsun dostluklarım- dost bildklerimle.
Sülümanım öyle şeyler yapmaz.Benden başka gonca gül koklamaz.Yazılı basının halt yemesi :)
Aynur Engindeniz
Gör bak İviçre Prensesi sana neler yapacak:))
Umut Kaygısız
Ülviye Yaldızlıı
Aynur Engindeniz
Sultan boş ver izleme zaten. Bir şey kaybetmiş olmazsın:))
Ülviye Yaldızlıı
Ha birde ağzını gere gere sülümannnnnnnnnnnnnnnnnn diyo ya bende o haline hem hayranım hem tırsıyorum...
umut seni okumaya ancak geliyorummmmmmmmmmmmmmmmm:)
Aşk romanı bekliyorum senden artık. Ciddiyim. Başla bence.
Yer yer abartılar var fakat, söz konusu aşk olunca her türlü abartıyı kaldırıyor ve ağdalı sevgi cümleleri en çok aşk hikayelerine yakışıyor. Şair olmanın da bunda etkisi büyük sanırım.
Seni sevdiğim için mi kalemini seviyorum; hayır. Objektif bakmaya çalışıyorum. Sen kendini oldukça aştın. Nesirin Sultanı, yazını daha şimdiden günümün yazısı ilan ediyorum.
Sevgiler cancağızım:)
Ülviye Yaldızlıı
Bunlardan daha güzel mutluluk olamaz ben için.Onur duydum.ama ağlamıyorum...
Bir ışık bulur bulmaz başlayacağım.o ışığı bekliyorum ğülüm gerisi gelir elbet.
Seviyorumm ben var seni çok:)
Aynur Engindeniz
Gzeteciler ramızdaki ilişkiyi anlamasın diye mi beni sevdiğini karmaşık bir şekilde söyledin:)) Hürrem dahiliği işte:)) Neyse hadi sustum. Buluşmalarımız ve aldığımız roman kararı basına sızmasın cancazım:))
Ülviye Yaldızlıı
Var artık men şifreli konuşmak ayımnurum:)
Senin bildiğin gibi olmak var...