- 833 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsanı öne çıkarmak.
"Ahlak yolu pek dardır,
Tetik bas önü yardır.
Sakın hakkım var deme,
Hak yok,vazife vardır!"
satırlarını neredeyse 50 yıl(yarım asır)önce okulda öğrenmiştim.
Hakkın olmadığı ve vazifenin öne çıkarıldığı rejimlerin adının da ne olduğu hepimizin malumudur:Faşizm!
Oysa bunların yerine Şeyh Edebali’nin damadı Osman Bey’e yazdığı mektubu da okumalı ve derinlemesine öğrenmeliydik.
Ne diyordu Şeyh Edebali kızı Bala Hatun’un kocası olan Osman Bey’e mektubunda:
(Uzun ama özetle şöyle)
-Şunu da unutma:İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
İşte şimdi bir yol ayrımında ülkemiz.
Yeni bir anayasa yaparken,bu "anlayışlardan" tabi ki ikincisini,"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışını öncelemek ve her şeyi de bu "minvalde" ele almak gerekmektedir.
Çünkü "devlet"i önceleyen anlayış ve anayasaların bu topluma nelere mal olduğunu hem gördük,hem de yaşadık.
Peki,günümüze gelirsek de başvuracağımız örnekler var mıdır acaba diye düşünebiliriz.
Alman anayasasına bakarsak görebileceğimizi söyleyebilirim:
İşte "değiştirilemeyecek" 1.maddesi şöyle:
Madde 1-(İnsan onur ve haysiyetinin korunması)
(1)İnsan onur ve haysiyeti dokunulmazdır.Tüm devlet erki ona saygı göstermek ve onu korumakla yükümlüdür.
Ve günümüzde "demokrasi" anlayışı ne sadece "ödevler",ne de "haklar "rejimidir.
İkisi arasındaki dengeyi sağlıklı kılan(hak-ödev dengesi ya da yükümlülük veya vazife.) ve insanı önceleyen yapının adıdır.(Yukarıdaki iki örnekte olduğu gibi.)
Benim açımdan en anlamlı yaklaşımın sahibi de Victor E.Frankl’tır.
Şöyle der bir kitabında:
-"Eğer yetkili olsaydım,Newyork’taki ’Özgürlük Anıtı’nın tersi yönde,bir sorumluluk anıtı dikerdim."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.