- 1306 Okunma
- 19 Yorum
- 0 Beğeni
DUYGU KOMŞULUĞU
Duygularınız bugüne kadar hiç kötü komşu edindi mi? Cevabını düşünüyorsunuz belki ama ben yine de izninizle araya gireceğim. Öyle altınızda, üstünüzde oturan veya aynı katı paylaştığınız komşularınız aklınıza gelmesin hemen. Üstü kapalı gibi görünse de aslında sorum gayet açık.
Belki de soru cümleme şöyle bir giriş yapmalıydım: “Tembih etmenize, telkinlerde bulunmanıza rağmen duygularınız tasvip etmediğiniz bir duyguya göz göre göre kaçtı ya da kaçırıldı mı? "
Bazı günler, dün akşam ne yemiştik, bugün günlerden neydi, ayın kaçıydı hatta biz hangi aydaydık yahu! gibi utanası sorular soran bizler, nedense iç dünyamızın günlüğünü tutmaya gelince hafıza profesörü kesiliriz. Hele canımızı yakan olayları mumyalamakta üstümüze yok. Öyle arada bir de değil sık sık geçmişe döner bizi rahatsız eden neyse o karede takılır kalırız. Sebep olanı da taşlarız, haşlarız sonra başlarız dövünmeye, sövmeye. Aslında ne çok ihtiyacı vardır ruhumuzun sevmeye ve sevilmeye.
Hayatımızın günlük akışını yönlendirmeye yardımcı “Park Etmek Yasaktır”, “Yüksek Gerilim Hattı” gibi pek çok uyarı levhası varken duygularımızın yönetiminde ne kadar da yalnızız. Üstelik iyi veya kötü diye sınıflandırılan duyguları ayıran herhangi bir işaret, yol ayrımı da mevcut değil maalesef. Kontrolü kaçırdığımız anda karşı tarafa geçmek an meselesi.
İç dünyamızın kapı kolu da tamamen içeriden. Yani; biz istemezsek o kapı ne içeriden ne de dışarıdan açılıyor. Bazen de kilitleyiveriyoruz kendimizi içeriye çık çıkabilirsen.
Kin, nefret, şiddet, öfke, kıskançlık, haset gibi duyguların çevresi; kale surları gibi büyük taşlarla örülü ya da uçları sivri demir parmaklıklarla çevrili mi olsaydı acaba ne dersiniz. Hatta mayın döşemek daha etkili bir çözüm olabilirdi. Kötü duyguların çevreye zarar vermeden imha edilmesi fikri ne kadar da hoş geliyor insana. Belki o zaman medyada izlediğimiz cinnet, cinayet, şiddet, tecavüz, terör, savaşlar vs. hiç olmazdı. Dünya nasıl da sükunet içinde olurdu.
Şimdi asıl zor kısma geldim. Öyle soruyu ortaya atıp kenara kaçmak olmaz. Dürüstçe bir itirafta bulunayım size. Biz dört kız kardeştik ve ben en küçükleriydim. El bebek gül bebek durumları yani. Derken en büyük ablamın dünya tatlısı bir oğlu oldu. Üstelik benden iki yaş küçük. Bendeniz küçücük yaşta teyze oluverdim. Sonrasını tahmin edersiniz tabi. Rahmetli annem, sevgili babam, diğer ablamlarım bütün ilgi ve alakayı yiğenime çevirince düşünün halimi. İşte ilk kötü duygu komşuluğum kıskançlık oldu. Ama çocukluktu geldi geçti. Gençlik yıllarım hep yiğenimle beraber geçti. Canım kadar da severim kendisini. Hayatımda ilk ve son kıskançlığım bu olmuştur.
Duygularımızın kontrolü tamamen bizim elimizde. Mutluluğun formülü belki de yaptığımız doğru seçimlerde. "Kötü komşu insanı mal sahibi yapar" atasözünü kötü duygulara çevirirsek eğer “Kötü duygular insanı insanlıktan çıkarırmış” diyebilir miyiz acaba ne dersiniz!
Sözlerime Montaigne’nin Denemeler Kitabının “Kendimizi Tanımak” başlıklı bölümünden bir alıntı yaparak tamamlamak istiyorum.
“Plinius’un dediği gibi, herkes kendisi için bir derstir, elverir ki insan kendini yakından görmesini bilsin. Benim yaptığım, bildiklerimi söylemek değil, kendimi öğrenmektir; başkasına değil kendime ders veriyorum.”
Aysel AKSÜMER
YORUMLAR
Aysel hanım ne yaparsak yapalım hep kendimize
Yetiştirmenin ve genlerin de etkisi var kişinin yapısında.
Hamuru iyi yoğurursan hiç korkmaya gerek yok, çok iyi pişer. Ama iyi yorulmazsa mideye oturur...
Düşündürücü ve güzel bir yazı okudum, tebrikler. Sevgiler...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Ah sevgili arkadaşım, bazı duygular vardır ki, akıl onun yanında topal kalır yetişemez:))
yine bir beyin fırtınası.
Tebrik ederim....sevgimle.
Aysel AKSÜMER
Yazım sizlerin değerli cümleleri ile daha da bir güzelleşti. Teşekkürler Emine'ciğim çok beğendim sözünü. Sevgilerimle.
Birlikte beyin fırtınısası. Okurla aynı masada oturmş sohbet ediyor gibi...
Etkili bir çalışma sevgili arkadaşım.
Kutluyorum.
Sevgiler.
Aysel AKSÜMER
duygularımız yüreğimizde beslenir beyin şekillendirir bence gözlerse güzellikleri görürse iştee ozaman harika yaşam çıkar ortaya açılan kapı sonsuz sevgiyle dostlukla dolar ki akar, taşar, coşar.Böylesi güzellikte kıskançlık, düşmanlık savaş olur mu ? aile bağları yumak yumak sarılmışsa ayrılık olur mu işte bende yazını okuyunca bunları düşündüm keşke keşke dedim gene harikasın ayselciğim sevgimlesin
Aysel AKSÜMER
Hele canımızı yakan olayları mumyalamakta üstümüze yok. Öyle arada bir de değil sık sık geçmişe döner bizi rahatsız eden neyse o karede takılır kalırız.
Keşke daha önce yazsaymışsınız dün gece bir saat fazladan uyurdum belki. Ben de arkadaşlarıma "dertleri üstüste koyup kule yapıp sonra da karşısına geçip seyretmenin kime ne faydası var" derdim hep. Birilerinin de bana demesi lazımmış.
Güzel yazınız için teşekkürler.
Aysel AKSÜMER
önce kendi içimize bakalım dedi yazar
sonra empati yapalım diğer nehirlere karşı
.
Aysel AKSÜMER
yaşam bir süreç bu sürecin içinde olumlu olumsuz yönlerimizi analiz etme eğitme gibi olgular yerleşiyor eğer egomuzu olumlu yönde eeğitebilirsek kimse kimsenin düşmanı olmadan kardeşce yaşabiliriz diye düşünüyorum .. yine çok yerinde bir konu özüme inen sevgilerimle canım...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Bir hocamız ders anlatırken,insanın 0-3 yaş aralığındaki yaşına "asosyal dönemi" demişti/derdi.Bu yaşta,ki bence en ilkel duygu olan kıskançlığın olması normaldir ve sosyalleştikçe de bu duygu kaybolur gider.Bunu şu "ters" örnekle daha iyi açıklamak mümkündür?Yetişkin insan kimdir sorusuna vereceğimiz onlarca cevabımızı mutlaka vardır ve kaldı ki olmalı da.Ama benim en sevdiğim,"Başkalarının başarılarıyla mutlu olabilendir."ifadesidir.-Kıskançlığa yer yok değil mi?-
Duyguları konrol etmeyi de "öğrenmek" gerekir kanısındayım.
Gandhi'nin"Duyguları kontrol edememek küreksiz kayıkta gitmeye benzer,karşınıza çıkacak ilk kayaya çarpıp,parçalanmaya mahkumsuz demektir."sözünün yeterince açık olduğunu düşünüyorum.
Güzel yazılarınızı niye kıskanayım ki!
Aysel AKSÜMER
insanız...kendimizi çok iyi tanırsak....tüm müşkülleri yeneriz....kimseyi kırmadan...yazın ders veriyor usta kalem saygılar
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Hanidir sizden bu tarz bir yazı bekliyordum. Çünkü olağanüstü kaleme alıyorsunuz ve ifadeleriniz tartışma boyutuna çıkıp alçalırken ele geçiriyor okuyucunun zihnini. Benim bu sözlerim genellikle yazara uğurlu gelmez ama yine de söylemem de fayda var: Bu yazı güne düşmeli:) Tebrikler.
Aysel AKSÜMER
O ders hiç biter mi Aysel'ciğim... Bitmez dimi? Ve o ders bizi biz yapandır aslında...Kendimizi anlatır bize, tanıtır... İnsan kendini tanıdkça, kendini bilir. Arınır.
Ne kadar da benzeşiyor duygularımız. Aklımdan geçenleri okumak ne bileyim işte, çok hoşuma gitti. Bir komşum var benim dedim, duygu komşuluğu yaptığım bir komşum, hem de çok güze yazıyor :) Sevgilerimle.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
İç dünyamızdaki duyguların yanında, Yaradan, insana bir de akıl vermiş ki, duyguları kontrol edebilsin diye.
Akıl ile duyguları kontrol edebilmek ise, bilgiye dayanır. İnsan kendini bildikçe ve tanıdıkça, akıl duygulara gem vurur.
Böylece akıl süzgecinden geçen duygular insanın kendi iradesi ile eyleme dönüşür.
Arzu edilen, duyguların akla uygun hareket etmesidir. Aksi halde ise, Akıl duygulara tesim olur ki, bu da davranışı doğru yere götürmez.
Yazınızı beğenerek okudum. Tebrik eder, saygılarımı sunarım.
Aysel AKSÜMER
Akıl ile duyguları kontrol edebilmek ise, bilgiye dayanır. İnsan kendini bildikçe ve tanıdıkça, akıl duygulara gem vurur.
Böylece akıl süzgecinden geçen duygular insanın kendi iradesi ile eyleme dönüşür.
Arzu edilen, duyguların akla uygun hareket etmesidir. Aksi halde ise, Akıl duygulara tesim olur ki, bu da davranışı doğru yere götürmez."
Harika bir yorumdu Bekir Bey. Her cümlenize katılıyorum. Duyguların yönetimi için Allah akıl ve izan vermiş. Bir de Handan Hanımın belirttiği gibi aile faktörü de çok önemli.
Değer kattınız yazıma. Teşekkür ederim. Saygılarımla.
Aysel AKSÜMER
İnsanlar dünyaya gelirken çeşitli duygulara sahip olarak geliyor.Aldığı aile terbiyesi, eğitim duyguların iyi yönde yoğunlaşmasına, karakterin oturmasına, sevmediği kötü huylarını frenlemesine yardımcı oluyor.
Tabii bir de Yaratanımızın bizlere verdiği özel hasletler var.Hırslı, ya da munis olmak, yumuşak huylu, inatçı olmak, kıskanç ya da hoşgörülü olmak...Ben yine de ailede alınan eğitimin ve terbiyenin, bir çocuğun ahlakını olumlu etkilediğinden yanayım, tabii mayası da güzel olmak kaydıyla.
Çok güzeldi canım, tebrikler ve teşekkürler paylaşıma.
Aysel AKSÜMER
handan akbaş
Plinius�un dediği gibi, herkes kendisi için bir derstir, elverir ki insan kendini yakından görmesini bilsin. Benim yaptığım, bildiklerimi söylemek değil, kendimi öğrenmektir; başkasına değil kendime ders veriyorum.�
İnsanoğlu sonuçta. Hırslarıne ve egolarına yeniliyor. Yenilmeseydi zaten Dünya Cennet olurdu Sevgili Aysel. Yine düşündürerek sorgulatan bir yazıydı. Tebrikler canım
Nermin Kaçar tarafından 9/27/2011 8:58:38 AM zamanında düzenlenmiştir.