- 941 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sevgi üzerine "aforizmalar."
Hikayenin sonunda,Leyla,
"Göçüp,gittik bırakarak,
Kalanlara sevgimizi ."diyerek bize Leyla ile Mecnun hikayesindeki "sevgi"lerini bırakıyorlardı.
(Bizden geriye böyle diyeceğimiz ’ne olacak ki’ sorusu aklımdadır hep.)
İlginç bir anekdot ya da rivayettir de:
Dönemin hükümdarı,Mecnun’u gerçekten "mecnun "eden Leyla’yı merak eder ve onu tanımak amacıyla makamına çağırır.
Bir de ne görsün?Kara,kuru ve çelimsiz bir kız.
-Sizi merak edip,çağırdım ama şimdi gördüm ki,sizde Mecnun’u gerçekten "mecnun" edecek bir özellik yok.Nasıl oldu ki Mecnun’u kendinize aşık ettiniz diye sorunca,
Leyla da,
-Efendim,siz beni bir de onun gözüyle görseydiniz der!
Galiba,"aşkın gözü kördür" sözü bu bağlamda çok doğru olmasa gerektir.
Zaten Goethe de,
-Aşkın gözü kördür derler...Yalan!Seven,sevdiğinde başkalarının gördüğünün en az iki katını görür." dememiş miydi?
Belçikalılar ,"Sevgi,ayrılıkta unutulmaz." derken,W.Shakespeare de," Sevginin ekildiği yerde sevinç yeşerir." diyerek "sevgiye özle bir anlam yüklemişlerdir.
Sanırım Balzac da ,"Sevmek,bir başkasının hayatını yaşamaktır." derken çok haksız sayılmaz!
Ya," Hardal tanesi kadar sevgiyi ve sevgiyle yapılan ibadeti,sevgisiz yetmiş yıllık ibadete tercih ederim." diye konuşan Yahya Bin Muaz’a ne demeli?
İnsana düşmanını dahi sevmesini öğütleyen B.Franklin’e kulak vermek gerekecek "sevgi"yi anlamada:
-Düşmanlarınızı sevin;çünkü kusurlarınızı yalnız onlar açıkça söyleyebilir. Peki Tolstoy da çok haksız sayılmaz değil mi söylediklerinde?
-Nasıl beyin sayısı kadar düşünce varsa,kalp sayısı kadar da sevgi vardır. - Güzel olan sevgi değil,sevgili olan güzeldir! Dostoyevski," Sevgi her zaman karşılığını bulur,kin de ."demiş,Maruni düşünür Halil Cibran da "sevgi"ye başka bir pencereden bakabilmiştir:
-Çocuklara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla!
YORUMLAR
Sabri Bey merhabalar. Sevgi konusunu özlü sözlerle destekleyerek ve kendi güzel anlatımınızı katarak harika işlemişsiniz. Teşekkürler. Çok beğenerek okudum. Saygılarımla.
sabri ayçiçek
Başkalarından aldıklarımıza kendimizden de bir şeyler katmazsak,onların-hem de ne olursa olsunlar-"emanet" ya da "eğreti" duracağına inanırım çok.
Bu anlamda sözler başkalarının olsalar da ifadeler "kendimizin" olmalılar.Yani "eğreti" olmaktan çıkarıp,"biz" yaparsak "içselleştirmiş" oluruz değil mi?
Ben de bu yönetimi severek yapmaya çalışıyorum,çünkü kendime de "mısmıl" denk geldiğini biliyorum...
Not:Mısmılı bilmiyor olabilirsiniz,bu "cuk" oturmanın Rumeli yöresindeki karşılığıdır.