YOKLUĞUNDA YAZDIM - III
Yorgun bir günün ardından yazıyorum. Yağmur eylul akşamını serinletti geçti. Oysa, aylardır uğramadı bozkıra. Tohum toprağa düşecek bu tav yetmez. Duaların zamanı olsa gerek. Zamanı bilmek irade dışı bilirim ama sebebi zatımda bilmek elimde olan. Bu bozkırlar asırlardır rahmeti beklemekle geçirse de her hazanı, toprağa düşürdü tohumlarını. Bembeyaz karın altında yatarken bir nüve, baharda bozkırın yeşilliğine uyanmasını bildi. Kaç baharı karşılasam da her eylulde bir hüzün kaplar gönlümü. Anadolu bozkırlarına çöken akşam üzerlerinde çiseleyen yağmurda dua zamanı. Bir bahara daha erişmek isteyen tohum misali.
Nasıl elime aldığımda kalemi, sana yazmak mecburiyetindeysem, yağan yağmurda sessizce gönülde taşıdıklarımla yürümekte öyle. Kalabalık caddelerden ara sokaklara oradan kırlara çıksın diye adımlarım ağır ağır. Toprağa çiselerken sessizce, belki de rahmete saygıdan susarken kurtlar kuşlar içeme çekerim sensizliğimi. Toprak toprak kokar ya her yağmur sonrası bozkırlar, gönlümü ilk onla yaktım. Sevgiye dair bir yola düşsem, ilk bunu anlatmak isterim hep. Sevgi deyince hep;tohum,yağmur, bozkır ve sessizlik. Şimdilerde bir de sonbaharı mı eklemek gerek!...
Oysa sana yazarken; ateş, yanmak, gece, yokluk ve aşk!... Bir kez gözlerine sevdayı görmek için baktığımda, temmuz sıcağında sahile vuran sessiz dalgaları görmüştüm. Ayağımın altından nasıl kayıvermişti ıslaklığı ve serinliği. Sonrasında sıcak kumlar yakmıştı da, her defasında yeni bir dalgayı beklemiştim. Geçer sandımdı bir anlık serinlemeyle, oysa muptelâsı yapmıştı da dermanı olmamıştı yangıma. Ciltleri birbirinin üzerine devirirken zaman ne aradığımı bile unutturmuştu. İşte yine bir hazan mevsimine devrilirken bozkır, çiseleyen her damla köze düşmüş gibi gönlüme yağıyor. Gelen rahmet, karşıladığım sevda...İyi ki o gün baktım da gözlerine beni köz edip, sevdanın tanımının vuslat olmadığını öğrendim!..
Her yazmamda bir merhale çıkıyorum sanki, sensiz cümleleri sana bağlamak için. Sevgiyle başlayan kelimeleri yana yana yazıp mı gönderseydim!... Sevda varsa bir harfin üstünde, gel demek olmaz git zaten noktası olamaz. Ne kadar zor sana yazması. Her kapı sana açılırken, benliğimi dağlamışken sevdanın harında, her harfine vurmuşken hasretin, gel...Yine sabrını öğrenemedim sevdanın. Bu yola girerken bilemezdim, beklenirken yollara bakılmayacağını... Ağıtlar yakılamayacığını yokluğuna..
Yazdıklarım gel demek için değil bilesin!.. Gönlüme düşen köz gözlerinden ve dahası vuslatsız sevdana müptelâyım bilesin!...
YORUMLAR
Bilser
O nedenle size karşı borçluyum efendim...
Selam ve saygılarımla..
Yine yakmışsın mektubun ucunu,yanık kokusu geliyor.Ama kağıt yanığı kokusu değil.Bozkırda sevda çekmek zor ! der gibisiniz.Ne yaparsan yap.ne yazarsan yaz bütün yollar sevgiliye götürür.Hele mevsimler değiştikce sevda ateşi bir başka yakar kavurur,farkına bile varamazssın.Ne zaman ki kalemden kağıda dökülene bakarsan anlayabilirsin.Okurken kendimi buldum.O yanık yüreğine sağlık.Selamlar...
doğan ünal tarafından 9/29/2011 9:54:37 PM zamanında düzenlenmiştir.