Seni Nasıl Anlatsam!
Kelimeler eksiltili kalır, insan olmanın nuru sarmasa bedeni...
Bir zamanlar yolda bulduğun minik yaralı bir serçeyi alıp eve taşımıştım. Kanatlarını okşar kırık ayaklarını itina ile sarar her su verişte can bulduğunu gördükçe yeniden doğardın sanki.
Zaman bu ya! Gelir geçer birbiri ardına günler, geceler aylar hatta mevsimler.
İşte minik serçe artık uçabiliyor, yemi,suyu bittiğinde cıvıltılarıyla kulaklarımın tentenesini eşsiz bir müzikle yalnızlığıma yoldaş oluyordu.
Nedense bazen gözü pencerede kalır? Doğadaki yemyeşil ağaçlara takılır dururdu, oysa o ormanda bitap düşüp kaldırımda tükenmemiş miydi?
Kanatların altındaki ürkek bedenindeki yaraları tedavi etmek için bir lokmandan daha hassas davrandığımı ne çabuk unutur olmuştu...
Gitme yaban ele serçem, bu kez ilki kadar şansın olmayabilir!
Bu kez çaresiz kaldığın semada bir bataklık yada deniz ortası olabilir. Ne timsah merhamet gösteriri çaresizliğine ne de Avcı martılar!
İşte bunları öğrenebilmek için bir ömür tüketmek gerek, ne kulaktan dolma nasihatlar nede en bilgin öğretmenler anlatamaz yaşayacakların karşısında nasıl davranman gerektiğini. Kendinle baş başa kaderinle baş başa bir karar verme anında yalnızlığın kıymetini bilmelisin.
Seni nasıl anlatsam, seni bunca sızılar yaşayan bu yaralı gönlüme nasıl yeniden öğretebilsem.Bu senin sevdiğin serçen diye inanır mı bir daha! Kanar mı bunca ihaneti yaşadıktan sonra!
Oysa inan serçem! Ne ben kendimi öğrendim ne de sen neden hala pencere kenarlarında camı bu kez kırar mıyım? diye çırpınışlarındaki özü sezdim.
Bu kez eksiltili düşüncelerim.İlk kez belki çaresizliğe müsamaha gösteriyorum.
Bütün pencereleri açtım sabahın ilk ışıklarıyla, senin kanatlarının seyrini izlemeye konuçlandım. Odamda kaç tur attın saymadım ama bir ara yüreğim yerinden çıkar gibi oldu sandım. Sen orta cama her zamanki vuruşunu yaptın ama bu kez dönmedin.Şimdi evrene karışmış yolunu kaybetmiştin. Akşamın son ışıklarına kadar gözlerim açık pencerelere takıldı kaldı. Ne bir sözcük ne bir düşünce donuk bir beden cama takılan bir çift göz...
Gece yarısı olmuş ay ışığını bulutlardan süzerek yolculuğuna devam ederken ben hala semadaki serçelerin içinde senin kanat çırpışlarından seçmeye çalışıyordum. Her Özgürlük mutluluk getirir mi,sen alışmadığın semada suyu ve yemi nereden bulacaktın diye yine içim içimi kemirse de artık yoktun! Ve kanatlanıp semaya gelmemde olanaksızdı.Zira kanatları kırılanlar hiç uçamazlar!
Gidenler dönmez.Hele bu gidişlerin adresi belirsiz ise asla beklenmeyeceğini bu kez çok geç öğrendim.
A.Baykara
(Ö.Vatan-Köşe yazım
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.