Allah Gideni Affetsin Zindenaz
hayrettin taylan
Yağmurun elleri, damlaların gözleri gibiydi hasretim, ona eriyişim, bir gün yeniden gelişi.
-Sıkışmıştım bütün Araflarda. Rafları yoktu bahtımın. Araflarımı rafa kaldıramadım.
-En içten ,en dışa doğru dışavurumlarım uzadı. Düşverimlerim yoktu. Verem olmuş bir vebalim vardı.Kendimi dışarıda bırakmadım. Sen gelene dek herkesten bir aşk dilendim.
-Aşkın şehirlerini yaşadım. Kahire’de Yusuf oldum. Atıldım aşkın kardeşleri tarafından s’onsuz kuyuya. Yüreğim Yakup’un sabır pınarıyla yıkandı.
-Kahire Yusuf’un aşk kentiydi. Benim da kara sevdamın kenti vardı. Karalarımı anlara çeviren Ankara…
-Kahire ,Ankara,Bağdat, Venedik,Hoş,Kudüs artık aşıklarını tanıyordu.
*Anılarıma kadar kara anlar bırakan Ankaralı yürek yamacısı ürkek ceylanın bozkırlarında saklandı kara bahtım.
-Düşlerime kadar ıslandım.Duruşlarım uslandı. Vicdanımın vanasını açtım. Barajımın kapakları açılınca akıp gittim ömrün en korkunç yüreğine.
-Çürüdü onlu kalbim. Onu ölümsüz yaşamanında Sartre oldum.
Sartre konuştu bilince dairlerimde:
“Birini sevmeye koyulmak başlı başına bir iş bir girişimdir. Güç ister yürek ister körlük ister. Hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister; düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu”
Beni ötekileştiren karşı yakaların sürprizi gibi durdum onun mağrur kaçışlarında.
İmgelerimde eridi, dizelerimde akıp yaktı aşkı.Kurgusunu hiçliğin hoşluğunda arayan kendini arayanın aryasıyım. Algılarım yanıyor bilinç kulemde.
-Öbür yanım yan değil, yandaş hiç değildi. Seni bekledim durdum. Ben’i kendine getirecek sevgilerin sularına .Sığıntılarım sığ sularda susadı.
-Susamış bir benlik vardı. Hayatın bilmem kaçıncı sularında önce ruhuma işvelerinin gölgesi yansıdı.
-Umutsuzluk akrep olup zamansızlığımda ısırdı. Zehri sensizlik olarak aktı durdu.
-Yaralarıma aktı her demi.Nazlarına kadar umut oldu hayatım. Kurulu saatimde zamansızlık yelkovanlarını biriktirdi kavuşmalarıma.
Var olan kendini gösterdi. Hep var olanı yaşadım. Yok olan sendin. Yok satan sendin. Yok oluşlarını tümleyen hiçbir şey yoktu. Demek ki hep varsın.
Bulantı yaşayan ömrümmüş. Meğer özümün üzümleri kararmış. Meğer benime bulanan sarhoşlukmuş.
-Bu ayıklanışın sonrasızlığında anladım ki yara bana sunulan ikrammış. Rabbimin aşkıma hediye ettiği nimetmiş. Asi olarak akmadım hiçbir zaman.Şimdi sen varsın.
-Hediye olarak geldin Zühre yıldızım.Kudüs yanımı tümlemeye geldim Hz. Muhammed’in Mi’rac sırasında göğe yükseldiği yer olması hasebiyle ve Mescid-i Aksa’m yanım oldun.
- Hz. Süleyman’ın tapınağının batı duvarının kalıntıları olan Ağlama Duvarı’nı Hz. İsa’nın gömülü olduğu yer olduğuna inanıldığından buraya inşa edilen Holy Sepulchre kilisesi tüm Hristiyanlarca kutsal bir hac merkezi gibi işlendi kutsallarıma.
Hz. İsa’nın ve Davud doğum yeri Beytlehem olup sustum. Üç dinin kutsal kenti gibi gönlüme gömüleri olan bir yarin sığınaklarından çıktım.
-Beni bul ey ben dedim.
-Ben’e bulaşan bulantıların gün görmüşlerinde sustum.
Sevdim.
-Yaşamak sevmekmiş.
-Ağladım.
Sevmek ağlamakmış.
- Aşk,iki yüreğin darasındadır. Hiçbir zaman terazide eşit değil aşk.
Bütün aşklarda bir yürek daha ağırdır. Birbirlerini severken belli olmaz.
-Kim gitmişse onun yüreği hafiftir.Allah gideni affetsin Zindenaz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.