- 803 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK VE KİN ( 9 )
Neslihan avluya girdiğinde bitkinde olsa hiç olmadığı kadar mutluydu..
Mutluluk insanın içinde derdi ninesi, mutlu olmak için birşeyler gerekliydi elbette aşk gibi.
Yüzünden anladı annesi avlunun ortasında onu beklerken,ne kadar mutluydu Neslihan, elleri içiçe ovunup dururken, ’Neredesin kızım nerde? amcan geldi seni sorup duruyor’! ’Ne edecekmiş’ dedi sinirlenerek içinden ’İki kuruşluk mutluluğu çok görecek şimdi bana, bir kerecik huzurlu odamda, Selimi düşünerek elimde soğuk bir cola, hayallerimin içine etmek Berdan Amcam kadar kimseye yakışmaz zaten’...
’Huzuruna girmek, çıkmak, şimdi saaatler eder’.
’Tamam anne odama çıkayım üstümü değiştireyim önce’ ’Yok’ dedi annesi ’Hayır hemen şimdi, zaten geç oldu, nerde bu kız diye başımın etini yedi’.
Neslihan sıkıntıyla peki diyerek salonun taşlı bahçeye açılan tek kapısına yöneldi, işte oradaydı daha eşikte gördü onun bayat sinirli suratını, bir kerecik sevgi gördümüydü acaba? babasına rahmet olsun diye okşardı adam yalandan sevmesede,Yetim Neslihanın başını.
Yetmezdi bu, başka çocukları severdi inadına bayramlarda , o zaman dayısının kızı güzel oynardı şıkır, şıkır, amcası zevklenir paralara boğardı Sevo’yu, Neslihan!da açmıştı bir gün küçük avucunu, ’Emmi banada para ver’ diye umutla, ’’Sende oyna sanada vereyim’ derken, ufacık kınalı eli havada beklemişti bomboş.
Bu hain adamdan tiksiniyordu, sevgi ne kadar veremediği bir şeydi, sanki kinle parayla yoğurulmuş bir varlıktı insan değil..
Salona adımını attığında o ufak hain gözler üzerine dikildi hemen ’Nerdesen bu sââte kadar, avrat kısmısının gece dışarıda işi ne? hem bu süs şatafat kime haa’?. ’Sana ne’ diye haykırmayı ne kadar çok isterdi bir yamaçtan aşağı çığlıklar ata, ata, dakikalarca ’Sana ne’ diye.
Gülümsemeye çalıştı ne kadar başardığını görmeden, bir ayna olsada görse, zoraki gülümseyişini..
’Hiç amca eski mahalle arkadaşlarıyla biraz oturduk Maraş Kalesi’nde’ ’Eyide bu kadar süse ne gerek varidi’ ’Eeeee dedim şimdi Berdan Ağanın kızıyız farklı olmamız lazım’ Berdan’ın yüzü değişti öylede ahmaktıki hemen inanırdı ’He eyle desene, doğru lafa ne demeli tabiiii’ ardından ’Hele otur’ diye genç kıza yerdeki halı minderleri göstererek, nargilesini çekmeye başladı..
Kıvrılıp otururken ’Yine ne yumurtlayacak acaba’ diye düşündü ’Kötü adamdan ancak cılk yumurta çıkar’.
’Ben merak ediyem’ dedi Berdan Amca’sı, ’Okul ne zaman bitiyor?’ ’İki sene sonra’ dedi gamzeleri belirginleşerek sahte bir gülümsemeyle Neslihan ’İki sene sonra bir türkçe öğretmeni olarak karşınıza gelirim inşallah’ ’Benim demem oki’ dedi ayağını uzatırken Berdan Ağa ’Okul bitsin, seni evereyim’ Ardından ’Bu senede nişan olur sen he de’
’Kim’? dedi Neslihan, kiminle ? ’Bizim Salih Ağanın oğluyla, orta mektebi okumuş, hemide arslan gibi, çift çubuk bol, anan eyi bilir onları’ ardından derin bir nefes, ’İstediler seni olurladım ya! birde sen bil istedim’ tırnağını eteğinin üzerinden acıyla bacağına batırdı, çığlık atmamak için, ayağa kalktı farkında olmadan, ’Siz bana sormadan kimi verdiniz’? kayıtsız kaldı amcası ’Sanamı soracaktım dünkü hödük’ ’Evlenmiyorum bunu böyle bilin’ dedi alt dudağı titrerken Berdan Ağa bağırdı ’Ne deyi İstanbul’da zirzopun birini bulayım deyimi bu naz bu eda soyha’
Neslihan şaşkın perişan avluya çıkarken, bas bas bağırılıyordu yine taş konakta, hep böyle olurdu çocukluğundan beri, hayır denildiği zaman kalın bir erkek böğürtüsü yan konaklardan duyuluyordu aşikar..
Yine çığlık çığlığa işte, çocukken annesine bağırınca üst kattaki sandığa girerdi, ’Şimdi nereye gireyim’ dedi gözlerindeki yaşlar yanaklarını üşütürken, ’Artık sandığada sığamamki’.
Annesi telaşla merdivenleri inerken ’Ooooyyyyy toprak başına, gene ne bağırıyor bu adam’? Neslihan ’Git ona sor’ dedi, buruk sesiyle ’Beni satmış aklınca sen tanırmışsın Salih Ağa’nın oğluymuş’ Annesi sevinir gibi olunca ’Hayır’ dedi Neslihan Maraş onların olsada hayır’’ yumruklarını sıktı ’Tüm Maraş’ın acı biberlerini yer ,kendimi öldürürüm yinede evlenmem’ ardından hıçkırarak hızla üst kata çıktı.
Annesi taş avluda ardından acı dolu gözlerle bakarken ’Bunda da akıl yok’ dedi, ’Beylesi kısmet kime düşer’.
Sonrada alelacele kocasının yanına salona girdi....
O gece en kötü gecesi oldu amcasının sayesinde, ’Ne zaman’ dedi ince parmaklarıyla yüzünü silerken ’Bir şeye sevinsem şeytan bu adamı görevlendirir beni ağlatması için’.
’Acaba şeytanmı’ diye düşündü gayri ihtiyari ’Yok, yok’ dedi sonrada ’Bu insan şeytanlardan’.
Yatağın üzerinde iki dizini birleştirmiş köşeye büzülmüş ağlarken ’Bu gece delirmessem hiç delirmem, Selim büyük aşkım, ben sana ne kadar hayranım bir bilsen ah’
’Arasam ne der acaba? biriyle konuşmam lazım’İstanbul’daki ev arkadaşlarını arasa, düşündü onlara ne olduğunu anlatacaktı dakikalarca, işleri hep dedikodu, okulda dile düşürürlerdi Maraş’lı Neslihan’ı babası zorla evlendiriyor diye.
En iyisi Selim’i aramak, en azından sesini duyarım, ardından ’Daha ayrılalı ne olduki’ dedi.
Fakat asi ellerine hayretle baktı, işte numaraları çeviriyordu öylece seyretti onları.
Selim Mavuş Hala’dan yatmak için izin istemiş, tam odasına çıkacakken, telefon çaldı, ’İşte’ dedi kendi kendine ’Buda diğer kızlar gibi yapışkan, hemen telefon numarasını verirsen böyle ararlar’ gözleri acıyarak uykusuzluktan, ’Evet Neslihan’ dedi ne var?
’Hiç’ dedi genç kız, ’Hani sonraki gideceğimiz yeri sen seç demiştinya bana’ Selim soğuk bir sesle ’Seçtinmi’? dedi, Yutkundu heyecanla, ’Emin değilim ama bir kaç yer var aklımda’ ’Hımmmm daha sonra güzelim, o kadar çok uykum varki, yarın iş var biliyorsun’ Neslihan alınarak ’Tamam’ dedi ’O zaman iyi geceler sonra konuşuruz’.
.....RabiaBelgin....
YORUMLAR
Olaylar o kadar hızlı gelişti ki,, sanki romanın yarısına geldim hissine kapıldım.
İlla ki bir romanda, her filmde olduğu gibi kötü karakterler olacak,,, :(((
Erol TAŞ rahmetli aklıma geldi,,,
Hayırlısı olsun bakalım,,,
Belgin Sönmez
Dokuz bölümüde okudum.Edebi yönünüz oldukça iyi , yazıda anlatılabilecekler bu kadar olur dercesine.Her kelimesi memleketim kokan bu yazıyı acı bir anı olarak kimse benden iyi anlayamaz.Yaşanmıştır veya yaşanmışlığı vardır bilemem.İşallah büyük konuşmamışımdır.
Kaleminiz daim olsun.
Saygı ve selam ile.