- 606 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARAYIŞ
Doğduğumuzda ne kadar saf ve günahsızdık. Oysa şimdi... Hayatımızı kimi zaman şikayet ederek yaşasak da kimseye söyleyemeyiz ama hep o saflığı ve günahsızlığı ararız. "Eskisi gibi" olamayacağını, o denli saf ve temiz kalamayacağımızı anladığımızda ise durumu kabullenmek yerine hayatla hep kavga halinde oluruz. Ta ki gücümüz tükenene kadar. Ne zamanki kabullenip öyle yaşarız, işte o zaman gerçek hayata yavaş yavaş kök salmış oluruz. Yeni duygular ve yeni insanlarla büyürüz. Acılarla büyürüz. Gözyaşlarımız ne kadar çoğalır büyürken. Onlar çoğaldıkça bir kısrak gibi büyür içimizde bir girdap. İlk ayrılıklar,ilk aşklar ,başlangıçlar... Ömrümüzün sonuna kadar hayatımızın dengesini kurmaya çalışır, bu denge ise yalnızlığı tatmadan olmazmış. Yalnızlık hepimizin istesekde istemesek de, sevsek de sevmesek de hayatımızda hep yeri olacak bir gerçektir.
Ve yalnızlık başı dik, gururlu, sessiz ve uysaldır. Bütün bunlara rağmen acıtır. Ama kalbimizde ve hayatımızda farkında olmasak da hep ararız. Hiçbir zaman karşılaşmak istemesek de içimizdeki günahsız çocuğu ararken karşılaşırız yalnızlıkla. Çünkü ancak derinlerde kalmış bir rüyayı ancak yalnızlığın yardımıyla bulabiliriz.
Hayatın ıslanmış, taş sokaklarında gecenin hiç bitmeyen karanlığında bir aydınlık ararken, puslu bir havada yanımızda yanımızda olan tek "kişi" yalnızlık. Ve hala umutlu bi şekilde aradığımız, o kayboluşlardan kurtulmak istediğimiz içimizdeki çocuk...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.