- 790 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Söz,Göz,Öz!
"Söz"ün önemini en güzel şekilde,Leyla ile Mecnun hikayesinin girişinde "bulmuş" ve ardından da bunu nasıl başarabiliriz diye kendime sorar olmuştum.
Fuzuli,hikayenin girişinde,"İnsan bilirse,söz,can demektir."diyordu çünkü.
Sonra Yunus’un dörtlükleri geldi aklıma:
"Kişi bile söz demini,
Demeye sözün kemini,
Bu cihan cehennemini,
Sekiz cennet ede bir söz."derken sözün önemine dikkat çekmiş,bunu başka türlü de şöyle ifade etmiştir:
"Söz ola kese savaşı,
Söz ola kese başı,
Söz ola ağılı aşı,
Yağ ile bal ede bir söz."
Ya şu dörtlükteki "derinliğe" ne demeli ki?
"Az söz erin yüküdür,
Çok söz hayvan yüküdür.
Bilire bir söz yeter,
Sende cevher var ise."
(Konuşmayı çok severim lakin uzayınca da bu dörtlük kafama "dank eder" hep.)
Sözden sonra gelen de "göz"dür.Göz o kadar önemlidir ki,son yapılan araştırmalarda gözün önemli bir öğrenme aracı olduğunu göstermekte ve % 75 oranında etkin olan gözü,sırasıyla kulak(%13),dokunma(%6),tat (%3) ve koku (%3) duyuları izlemektedir.
Geleneksel kültürümüzde de göze çok önem verilmekte ve benim en sevdiğim atasözü olarak da karşımıza çıkmaktadır:"Köre göre ne,ama görene?"
Ayrıca konuşurken,herhangi bir etkinlikte bulunurken de karşımızdaki insanın gözüne bakarız.Bir seminerde değerli eğitimci Doğan Cüceloğlu bu bağlamda,"Konuşurken niye karşımızdakinin gözüne bakarız?" diye bir soru sormuştu.Oldukça kalabalık katılımcılardan çeşitli cevapları almış;en sonunda da "Gözün ardı,özdür."diyerek sorusuna cevabı kendi vermişti.
Bu arada şunu da paylaşmak isterim:Bizde çocuklar havaya kaldırılıp,kucakta sevilir,Amerikan toplumunda ise çocuğun göz hizasına inilip,-kucağa alınmadan-sevgi öyle gösterilmekteymiş...
Zaten biz de karşımızdakine bakarken,yalnızca onun gözünü görmeyiz,özünü görürüz,yakalarız.Bizi samimi olarak dinliyor mu,bize karşı içten mi,kısaca kurduğumuz iletişim ortamı sağlıklı mı diye düşünür,işin/olayın özünü yakalamaya çalışırız.
Hatta,bazı varoluşçu filozofların dediği gibi de,"Yaradılışımızı biz seçmedik ama özümüzü biz seçeriz."Kısaca yaşadıklarımız,iyi ya da kötü olsalar da bir biçimde bizim tercihlerimizdir.Ancak genel olarak "sen" diliyle konuşup,düşündüğümüz için de iyi olursa kendimize pay çıkarır,"Ben seçtim" deriz.Kötü olursa da" Ne yapayım,kaderim böyleymiş" der,"işin içinden kolayca çıkarız.
Böylelikle de,"Ben diliyle düşünmeyi" pas geçer,belki de kolayca çözebileceğimiz bir çok sorunu,daha karmaşık ya da içinden çıkılmaz hale getiriveririz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.