- 1109 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Ya Gönül Bahçeniz !
Ağız tadında bir bahçenin ne demek olduğunu hiç düşündünüz mü ? Yüzyıllardır yaşamımızın kopmaz bir parçası olan bahçelerin, parkların ne anlama geldiğini hiç düşündünüz mü ? Hergün çevremizde dikilen beton , demir , çelik , cam yığınlarının arasında belki kendini korumaya çalışan tek katlı küçük bir evin bahçesini görebiliyor musunuz ?
Bu soruları arttırmak olası. Yavaşca kapınızdan şöyle bir dünyaya açılın. Eğer evinizin önünde bir bahçe varsa ve bakımlı , yaşıyorsa emin olun daha o an dünyaya bakış açınız değişecektir.. Adımlarınız önce yavaşlayacak yeşile , rayiha katan yasemin , hanımeli kokularının arasından size göz kırpan rengarenk bir sürü çiçeğe olağandışı bir gözle bakacaksınız.
Yine yavaşca kenardaki bir taşın üstüne oturunuz. Baktığınız bahçedeki anıları gözünüzün önünde canlandırmaya çalışın. Belki bir bebeğin ilk emeklemesi o çimler üzerinde oldu. Belki ilk sevgiliye Akasya ağacının altında bir buse konduruldu. İlk kardan adamını bir çocuk babası ile burada yaptı. Bir aile akşam çaylarını bu bahçede içip sohbetlerine kahkahalar ekledi. Belkide bir bebek doğduğunda adına dikilen çam ağacı nerdeyse sizin boyunuzu aştı.
İnanın düşündükçe o kadar güzel anılara ulaşırsınız ki. Ama baktığınızda o bir bahçedir. Sadece bir bahçe... Farkında değilsiniz ama sanayi denilen gelişim obur bir yaratık gibi bahçelerimizi , tarlalarımızı , vadilerimizi alıp götürüyor. Siz ile evinizin sokak veya caddenin arasında her zaman huzurlu bir tampon görevi alan o bahçeler artık yok oluyor..
Binaları dikenler , arada bir farkına varıp günah çıkarmak için yapıların kenarlarına hatta üstlerine bile yapay bahçeler kondurmaya çalışıyor. Artık rant kavgası ,maddesel yaşam bir çığ gibi sizin bizim gerçek özgürlüğümüzü , sevgilerimizi alıp götürüyor. Siz ki bahçelerde yetişen o meyve ağaçlarının altında oturdunuz. Siz ki , belkide ilk kez bir bülbülü o dallarda dinlediniz. Bahçede kediler besleyip bir köpek kulubesi kondurup kendinize can yoldaşı edindiniz.
Sadece güzellikler değil , Kötü günlerde bir yakınınızı ebedi aleme yolcularken bir bahçede ağırladınız taziyeye gelen dostlarınızı. Bahçeden bir gül veya karanfil koparıp bir mezar üstüne bıraktınız. Deprem endişesi ile sevdiklerinizi korumak için günlerce o bahçelerde yaşadınız. Acısıyla , tatlısıyla o bahçelerde yaşanmadı mı ? Şimdi elimizden alıyorlar, ve sadece seyrediyoruz...
Benim sizlerden bir ricam var ! Müsayit olduğunuz bir anda ,kendi bahçeniz, kendinize ait , yoksa bir yakınınızın,arkadaşınızın bahçesi daha da olmadı bir parkta oturarak düşünün. İlk önce o rengaren görsel efeklerle gözünüzü , sonra derin bir nefes alarak o güzel kokuları ciğerlerinizde gezdiriniz...
Başında da söylediğim gibi damak tadında bir bahçe keyfi yaşayın. Ruhunuza hakettiği saygıyı gösterin. Bu arada beyninizin içindeki bahçeleride unutmayın. Onlarıda müzik , kitap v.s gibi bir sürü faaliyetlerle süsleyin.
Hiç olmazsa dış dünyanızda ki bahçeler tükenirken iç dünyanızdaki bahçe bakımlı ve sevgi dolu kalsın. Emin olunuz ki huzurlu yaşarsınız...
Leyla GÖGER / 19. 09.2011