- 2273 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Eylül Tutkunu
Cümle âlem güz gelince eylülden bahseder, biz gülümseriz dudağımızın ucundan. Eylül tutkunlarına sorun manasını, niyedir bunca sevinç?
Baharının sonuymuş daha neler!
Kim demiş: hüzne değer bir ucu bu mevsimin.Ne münasebet!!
Böylesine efsunlu bir iklim daha var mı? Lütfen küçümsemeyin!
Yaşamayan nereden bilecek, şaşarım; öyle sağdan soldan duyumla bahsedilmez ki. Vurguna düşmek gerekli. Rica edeceğim biraz hissedin. Asil sevdalardan bahsediyoruz.
Görkemli destanların yazılışına sebep, en özel duyguların özene bezene taç giyme günleridir eylül..
Güneş bir başka parlar, yıldızlar olan gücüyle denize çizer yakamozunu, geceler yanar en kızılından…
Nisan ile eylül kardeştir aslında. Ah bir de nisanın hırçın halleri olmasa.
Lakin eylül tutkuyla, coşkuyla tanıklık etmiştir en isyankâr aşklara.
En yüce sevdaları barındırmıştır bağrında. O sevdalılar ki asla kopamamıştır.
O sebeptendir bu mevsimin âşıkları ayrılamaz, toprağa gömer tomurcuklarını güz gülleri misali.
Hazan sarısı çiçekler, açar gören sanar ki; boynu bükük. Oysa emaneti beklemekte. / emanetler mi? Sormayın o yüce sır/
Eylüllerden bir günün sabahıydı; aşk gözden gönüllere düştü,
Gönül dile geldi, yürekler tutuşmuş kor kor...alev alev..
Rüzgârlar şarkılara eşlik ederdi, kelebekler dans eder,
Yağmurlar ağlardı hırsından.
Akşamlar erken inerdi o vakitlerde, bir nefeste söylenemezdi duygular.
Bakışlardan çözülürdü ürkek kelimeler, hevesler harcanmazdı bir çırpıda. Yüz göz olmak yok o zamanlarda; saygı, hürmet var sevgilinin karşısında.
Delikanlılar kıyamazdı gül yanaklı güzelin saçını koklamaya. Öylesine kibardılar…
Kızlar zarifti, endamla süzerdi gözlerini. Yakalanırsa kaçırırdı, utanılırdı âlem içinde el tutulmazdı.
Ant içmişlerdi söz üstüne söz olmazdı. Pırlanta yürekli âşıklardı onlar.
Gel gör ki zaman cilve etmekten çekinmemiş sabır nakşetmişti alınlara. Kıvrımlı coğrafyalar, sayısız mevsimler, uçsuz bucaksız takvim yaprakları serpmişti.
Ve sonunda vakit geldi; denizleri aşarak kavuştular. Ufuk çizgisinde buluşup, emanetleri bir araya getirdiler
Eylül tutkunları verdikleri sözleri tuttu birer birer, yemin vermiş sevdalılar adına.
Gönüllere nikâh kıyıldı. Sonsuzluğa adımlar atıldı. Ebediyen mühürlendi dudaklar.
Her eylül yirmialtısında aşkın doğum günü kutlandı. Coşkuyla tutkuyla. Semada düğünler, şenlikler yaptı varlıklar. Mehtap ve yıldızlar dans etti pırıltıyla. Güneş kıyamadı tenleri yakmaya.
Tanrıya adandı ilk geceler, gökler şahit oldu kalbi kalbe kilitlediler sonsuza dek.
Bir damla su yetti ateşleri yakmaya, yudumladılar doya doya, gözden göze hevesleri.
Yağmurlar çatlasın hırsından, eylül tutkunları ayrılamazlar.
Eylül ki; şehzadelerin, peri kızlarının zamanıdır ebediyen yaşayacakların vaktidir.
Aşk üç mücevheri simgeleyen emanettir…
Nazlı TOLUN