- 698 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Neva - 4
Ev halkı gözlerine inanamıyordu. Neva uyanmıştı. Gözlerini zorla açıyordu. Günlerdir uykusunda ölümle cebelleşiyordu. Babası yüzüne doğru eğilerek:
—Günaydın Bıdık. Dedi
—Günaydın. Dedi Bıdık cılız bir sesle.
Annesi hemen başını eliyle tutup kaldırarak su içirdi. Gece yarısı olmasına rağmen Doktor eve getirildi. Doktor amcası Neva’nın başından sabaha dek ayrılmadı. Bu arada kimse Yaşlı amcanın farkında değildi. Amca şaşkın bir o kadar da mutluluğa ortak duygular içindeydi. Sessiz sevinç çığlıklarıyla herkes birbirine sarılıyordu.
Neva iri kahverengi gözlerini tamamen açmıştı. Ayşe hemen yanına yaklaşıp:
—Kuzuuum açsın sen, ne istersin yapayım hemen.
Neva gülümsedi hafiften;
—Açım çok açım. Dedi bu defa daha canlı bir sesle
—Hemen en sevdiğin yemekleri yapacağım. Sen bir ayağa kalk..
Muayeneden hemen sonra Ayşe çorbasını getirdi. Sadece üç dört kaşık içebildi küçük kız. Ama buna da şükürdü. O gece sabahın ilk ışıklarına dek sevinçten uyumadılar. Neva’nın babası yaşlı amcayı ev halkıyla tanıştırdı. Ertesi sabah kahvaltıdan sonra amca
—Her şey için teşekkür ederim. Ben müsaadenizle gideyim. Dedi
Ancak Neva’nın babası ona bir bahçıvana ihtiyaçları olduğunu söyledi. Kalıp bahçe işleriyle ilgilenip, çocuklarıyla birlikte daha da geniş bir aile olmayı teklif etti. Gidecek hiç bir yeri olmayan amca çok sevindi. Geniş bir aileyle yaşayacak olması kimsesizliğini unutturacaktı..
—Peki, o halde kalıyorum. Dedi Yaşlı amca.
Neva günden güne iyileşiyordu. Annesi onu her gün bahçeye çıkarmaya başlamıştı. Neva yaşlı amcasının ilgisinden çok memnundu. Ona sevgiyle;
—’Pamuk dede’ bana çiçek dikmeyi öğretecek misin? Diyordu.
—Tabii ki, sen biraz daha büyü öğreteceğim. Diyordu..
Yaşlı amca da ona Bıdık kız diye hitap ediyordu. Yaşlı amca gece yarısı kapılarını tıklayarak uğur getirmişti.
Neva bir kaç ay sonra okula başlayacaktı. Güç kazanması gerekiyordu. Annesi ve Ayşe ona çok iyi bakıyorlardı. Bıdık sırça köşkte yaşayan ailenin dördüncü çocuğuydu. Hastalıklı bir kızdı. Okula başladı hastalığı yine devam etti. Büyüyüp bir genç kız oluncaya dek rahatsızlıklarıyla boğuştu durdu. Ama genç ve güzel bir kız olduğunda hastalığı hızla iyileşme gösterdi. Ve artık Bıdık güzel, alımlı bir genç kızdı. Cildindeki yaralar yoktu artık. Saçlarını rahatça tarayabiliyordu. Soğuk ölüm nöbetleri de yoktu. Geleceğe umutla sevgiyle bakmaya başlamıştı...
Evet, artık çok iyiydi. Sağlıklı, alımlı, zarif, güzel genç bir hanım olmuştu Bıdık. Ama hala Bıdık diye mi çağırılıyordu bilinmez. Evlendiğini, Güneyde bir yerlerde yaşadığını ve de iki çocuğu olduğunu duydum. Çekilen onca acıdan, onca hastalıktan sonra yaşam bir ödül olarak verilmişti. Neva çok mutlu sağlıklıydı..
Dünyanın her yerinde olduğu gibi yaşamı sorgular dururuz. Çünkü biliyoruz ki, evrendeki herkes bir şekilde farklı da olsa çeşitli sınavlardan geçerek yaşama tutunmaya çalışıyor. Bıdık’ın hikâyesi böyleydi. O yaşamını ailesinin büyük desteği ilgi ve şefkatiyle kazandı. ALLAH ona ve ailesine bir şans daha verdi. Ve ödülleri de dünyanın en güzel şeyi oldu. Sağlık ve kat be kat çoğalan Mutluluk...
Dünya üzerinde ne kadar hasta ve aç çocuk var. Maalesef hepimiz biliyoruz. Dilerim hepsi de en az Bıdık kadar şanslı olur. ALLAH bütün çocuklara sağlık, mutluluk ve hayatları boyunca bol şans versin. Küçük bedenlere, minik yüreklere en çok ta sağlık, mutluluk diliyorum. Büyüklerden de onlar için bolca sevgi ve şefkatli davranılmasını umuyorum, diliyorum...
Son..
13.06.2010