- 1623 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
mektup -19.09.2011
sevgilim, suskun dilim;
gemiler geçiriyorum kıyılarımdan, tek yolcusu sen olan gemiler. habersizce, sessizce çıkıp geldiğini düşlediğimiz, seni bana getiren, bizi bize veren gemiler…diyorsun ki; “bir kasırga esiyor yüreğimde, kanım sana akıyor.” ah sevgilim; deli bir deniz oldu yüreğim, estirdiğin kasırga sarhoş ediyor, coşturuyor. “dalgalarının okşadığı kıyı ben olayım" dediğinde, köpük kesiyor tüm duygularım, senin çılgınlığına yoldaş oluyor dalgalarım.
hergün gemiler geçiriyorum kıyılarımdan. içli, hüzün yüklü türkülere tutunarak bekliyorum, gelip sarılacaksın, öpeceksin dudaklarımdan… kadınım, “seninle konuşmak sevişmelere eş diyorum”, “seni seviyorum yüreğimdeki çocuk diyorsun.”
yenilgisi baştan belli bir sevinin ardında, geceler biriktirip güneşler doğurduk. kendimizi yakmaya gönüllüydük de, beraberimizde yanacak olanları düşünüp bütün buluşma yollarını havaya uçurduk…
sevecenliğinde dirildiğim;
sen “can” diye seslendikçe canıma can geldi, güzelliğinde geceyi ışıtan, tenimi ısıtan bir ateş alevlendi. “sen nasıl bir insansın…? sevdiğim, kıyamadığım.” dediğinde; günahlarımı açıp, yaralarımı gösterdim sana. “insanız, yanlış ve hatalarımızdan dersler çıkarcağız… vicdanımızla yarına bakacağız.” dedin.
ah, içimdeki çocuğun güzeli!
sen ki, ruhuma ruhundan can üfledin, sözüme söz, dalgama dalga ekledin. ben bile korkup uzak dururken kendimden, sen gitmedin benden.
kadınım, varlığını seviye adayanım;
büyümüş yanımıza ana-baba, dost, kardeşti varlığımız; içimizdeki çocuklar yitirdiğimiz seviyi bulduran en suçsuz yanımız ve sırrımızdı… “bir çınarın gövdesiyiz.” dediğinde anladım ki, şiirlerimiz yol olacak sevdalara, dallarımız kuşlara yuva. bizi bizden başkasının anlayamayacağını bilmenin sancısı, öpüşlerimize göz değeceğinin kaygısıyla yalnızlığa sözleştik…koskoca bir ormanda tek başına göğe uzanan bir çınarın yalnızlığına gömdük bedenlerimizi, sevişmelere yeğlediğimiz söyleşilerimizi…
gemiler geçiriyorum kıyılarımdan, tek yolcusu sen olan gemiler. akdeniz ve ege kokuyor yelkenleri, birikmiş özlemler, onurumuzla yücelttiğimiz sevi yüklü güverteleri… karşı kıyılardaki yalnızlığımıza inat kavuşmalara yol alan gemiler.
kadınım, insan yanım;
düşlerde buluştuk, elele tutuştuk da kendimizi kitap okurken, şiirleri tartışırken bulduk. gericiliğin kuşattığı bu ülkede, yarına ilişkin endişelerimizi paylaşıp, birbirimize umut olduk. aynı dili konuşmasak da aynı şeyleri istiyor olmanın bilgisiyle ve devrimci kökümüzle anladık ki; ortak bir geleceğin yolcusuyduk. kırılan yanlarımızı onarırken, çocuklarımızı düşündük. soluk alabilecekleri ada olmaya soyunduk…varlığımıza sevindik, omuz omuza, elele birbirimizi düşledik.
susarak konuşuyor, kimselerin duyamayacağı çığlıklar atıyoruz. diyorum ki; bu nasıl bir ceza ve ödüldür? bizi buluşturan bu sevda neden sürgündür?
ah sevgili!
görmüş geçirmiş olmak yetmiyor işte. sesimiz birbirine karıştığında martılar doluşuyor sözlerimize, oysa ellerimiz beklemekten yorgun, düşlerimiz görülmekten solgun, gerçekliğin çarptığı yüreklerimizde vurgun…
ey kadınım !
bizi buluşturan bu sevda neden sürgündür? gül kokuşlu gülüşlerimiz neden hüzünlüdür?
ey sevgili !
bir düş bıraktım sularıma. bırak ırmak olup coşsun kanın, karışsın sularıma. …birbirine yabancı kalacaksa gözlerimiz, bırak kasırganı çıldırsın bu deniz…ve ayrılığa tutukluysa sevda ve atacaksa bu yürek ne güne durur şiirimiz? sırat olmuşsa bütün yollar ve gurbet sılaya dönmüşse, dünyalar kurduğumuz kalemlerimiz ne güne durur?
02:00
salim çalık
YORUMLAR
salim çalık
gerçekte hepimizin yüreğinde kırıklar var. kimimiz saklamayı seçiyor, ben açığa vurmayı. ve hepimiz sürgünüz; kimimiz kendi iç denizlerimize, kimimiz bilinmez geleceğe... kimimiz sevdalarımızdan vurgunun, kimimiz ayrılıklarımızdan... bu mektup, bunlala birlikte sevgiliye seslenişi, özlemlere serzenişi de dile getirme ve yüzlüşme çabası benim açımdan.
yorumun ve iyi dileklerin için sağol.
dostlukla