Hatalarımı düzelten kimse uşağım bile olsa efendim olur. -- goethe
Entellektüel-41
Entellektüel-41
@entellektuel-41

KAYBOLAN DEĞERLERİMİZ

18 Eylül 2011 Pazar
Yorum

KAYBOLAN DEĞERLERİMİZ

6

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

6109

Okunma

KAYBOLAN DEĞERLERİMİZ

Hep bayramlardan yakınırız “eskilerde kaldı” diye. Eskilerde kalmayan değer var mı? İşi, zamanı, anlamsız nedenleri bahane ederek komşular, dostlar, akrabalar ihmal edilmiyor mu?

İnsanlık, dostluk, ahde vefa, kadirşinaslık nerede kaldı? Sohbetler, samimiyetler, dostluklar, tatlı anılar, yardımlaşmalar nerede? Çoğu göç etti bu diyarlardan.

Aylarca komşuya uğramayız, hatırını sormayız. Dışarı çıkarken de asansörde koridorda karşılaşmaktan imtina ederiz. Fakat buna rağmen tesadüfler bazen bizi öfkelendirir.

Tam asansöre binerken karşı komşu da çıkmaz mı? Mecburen hemen maskemizi takarız:

-Ooo merhaba Aynur hanım nasılsınız, epeydir gözükmüyorsunuz, ne var ne yok?

Sanki Aynur hanım bizden daha iyidir de. O anda içinden cevabı yapıştırır. “San ki karşıda oturmuyorum da yurt dışından geldim. Kapımı çaldın da açmadım mı?” Lakin bu cevap işine gelmemektedir. Hemen sahte tebessüm maskesini takarak sesli cevabını yetiştirir:

-Merhaba Aytenciğim ne yapalım iyiyim, sizi gördüm daha iyi oldum (!) Siz nasılsınız görmeyeli?

Aynur Hanım da otomatik olarak cevabı hazırlamıştır zaten:

-Biz de iyiyiz, iş güç işte, koşturup duruyoruz.

O sırada asansör zemine inmiş, sıkıcı diyalog bitmek üzeredir. Konuşmak durumunda kalan Aynur hanım, noktayı kendisinin koyması gerektiğinin farkındadır, hemen atılır:

-Görüşelim Aytenciğim tamam mı? Bak bekliyorum mutlaka, hoşça kal, öptüm.

Ayten hanım da cevabı yapıştırır:

-İnşallah Aytenciğim, ben de öptüm.

Her iki komşu da yapmacık gülümsemelerle birbirlerini öpmeden, içlerinde her hangi bir mutluluk kırıntısı olmadan aksi istikametlere hızlıca yürüyerek gözden kaybolurlar.

İnsani değerler kaybolduğu için yaşatmaya çalışanlar da yadırganmakta, dışlanmaktadır. Yahut ta bu hasletlerin altında bit yeniği aranmakta, karşılığını yapamamanın ezikliği ile bunları uygulayanlar dışlanmaktadır.

Böylesi değerlerle yoğrulmuş bir komşu, yeni taşınan kapı komşusuna hoş geldin temennisinde bulunmak vesilesi ile, özenerek, güzel bir çorba yapar. Buram buram kokusu ile karşı kapıyı çalar. Kapı açılır, kuşkulu ve donuk bir yüz uzanır aradan.

Elinde çorba kasesi olan tebessümle:

-Merhaba efendim hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Kusura bakmayın ilgilenemedik, sıcak sıcak içersiniz diye çorba getirmiştim size, buyurun afiyet olsun.

Yeni komşu bir gelene, bir çorbaya bakar, şaşırmış bir halde tereddütle hayret karşılığı:

-Ne gereği vardı, zaten evde her şey var, ne yapsak ki acaba…

“Ne demek ne yapsak ki diye. Sanki evinizde bir şey yok diye getirdi. Bu bir jest, iyi niyet göstergesi, sizin karşınızda sıcacık kalbi ile her an yardıma koşacak, güvenebileceğiniz bir aile var” demek istiyor.

Lakin anlayana.

Bir kaç dakika kase elde bekledikten sonra istenmez bir tavırla çorba alınarak komşunun yüzüne kapı çarpılır. “Nereden çıktı bu densiz” der gibi.

Eski komşu hayal kırıklığı ile hüsnüzan arasında bocalayarak eve döner. Başını da sallamaktan geri durmaz.

Karşıda ne olur dersiniz? Hayretle kızgınlık arası bir sürü suizan:

“San ki aç kalan vardı, bizim çorba yiyeceğimizi nereden biliyor, haydi evimizde her şey olmasa…”

Offf çattık desene, öyle giderse çekeceğimiz var.”

“Acaba temiz mi, ya çorbaya bir şey kattılarsa, okudular mı, üflediler mi?”

Bir takım fikir yürütmelerden, dudak bükmelerden sonra nihai karar verilir. Sonra çorba lavaboya dökülerek tas bir güzel yıkanır. Ertesi gün komşuya iade edilir:

-Çok güzel olmuştu komşu, eline sağlık, pek de makbule geçti.

İşte size masumane duyguların nasıl suistimal edildiği bir olay. Buna benzer örnekleri çoğaltabiliriz:

Şehir içi ulaşımlarda ayaktaki yaşlı ve hastaları görmezden gelen gençler.

Makam ve şöhret yüzünden dostlarını unutan, karşılaştığında tanımazlıktan gelen başı dönmüşler.

Yaşlı anne babasına sahip çıkmayan evlatlar.

Evlatlarının eve almayarak huzur evine attığı, yine de bu evlatların yolunu yıllarca bekleyen piri faniler.

Eşi hastalandığı için ona bakmamak için boşayan vefasız eşler.

“Hayatımı yaşamam gerek” diyerek bakımından korktuğu için çocuk sahibi olmayan, güya bunun tadını süslü köpeklerden çıkarmaya çalışan “ben” merkezli bedbahtlar.

Daha da çoğaltabiliriz bunları. Oysa toplumu millet yapan, aile mevhumu, gelenek görenekler, kültürel, manevi ve evrensel değerlerdir.

Bunların çözüldüğü topluluklar yok olmaya mahkumdur.

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kaybolan değerlerimiz Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kaybolan değerlerimiz yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KAYBOLAN DEĞERLERİMİZ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
2.10.2011 11:47:06
10 Gün kadar İstanbul dışında olduğum için epey yazı ve şiirleri okuyamadım. Geri dönüp okumaya çalışıyorum.
Kaybolan değerler , komuşuluklar üzerine çok güzel bir yazı okudum. Ama her şeye rağmen bu değerleri korumaya çalışan insanlar var. Benim oturduğum sokakta komşuluk ve ilişkiler çok güzel.
Paylaşımınız için teşekkürler, sevgilerimle...
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
30.9.2011 15:47:03
Bu yorumu kesinlikle karşı ziyaret olarak yapmıyorum, öncelikle bunu bilmenizi isterim.

Bir kaç eleştirinizi okuyunca edebi hakimiyetiniz dikkatimi çekti. Böyle yerinde saptamalar yapıp, etkileyici cümleler kuran yazarın çalışmalarını merak ettim ve sayfanıza geldim.

Sadece bu çalışmanızı okudum şu an için ve gerçekten bugüne kadar farkedemediğim için hayıflandım. Kocaeli de yaşıyor olmanız da güzel tesadüf.

Geç de olsa tebrik ediyorum sizi.

Saygılar...
Sihirli Kalem
Sihirli Kalem, @sihirlikalem
22.9.2011 12:23:22
Ne kadar güzel yazdınız ve aslında ne kadar doğru...Kaleminizi kutlarım sayın yazarım.
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
19.9.2011 05:29:32
evet çok güzel anlatımdı unutuyoruz ve unuttuk gtti herdaim
saygılarımla
muhacir bozkurt
muhacir bozkurt, @muhacirbozkurt
18.9.2011 23:59:12
26 AY ÖNCE TAŞINDIĞIM APARTMANDA BUGÜNE KADAR BİR TEK KİŞİ GELİP KAPIMI ÇALMADI."HOŞGELDİNİZ!" DİYEN OLMADI.BENDEN SONRA APARTMANA TAŞINAN ÜST KAT KOMŞUMA TAŞINMA TELÂŞI ARASINDA HEM HOŞGELDİNİZ DEMEK, HEM DE SICAK BİR KOMŞULUK YAŞAMA ÜMİDİNİ AŞILAMA MAKSADIYLA YORGUNLUK ÇAYI HAZIRLAYIP GÖTÜRDÜM VE TÜM ÇALIŞANLARI İLE BİRLİKTE İKRAMIMI YAPTIM.İHTİYAÇLARINI KARŞILADIM. SONUÇ NE Mİ OLDU ? KOMŞULAR TAŞINALI 16 AY OLDU. BİR KEZ OLSUN KAPIMI ÇALMADIKLARI GİBİ, KENDİLERİNİN KAPISINI ÇALDIĞIMDA DA EVDE OLDUKLARI HALDE KAPIYI AÇMADILAR. BİR BAHANE İLE KAPILARINI ÇALDIĞIM KOMŞULARIMDAN DA BİR TEK OLSUN "BUYUR KOMŞUM, BİR KAHVE İÇELİM" DİYEN OLMADI. VELHASIL...YALNIZLIĞI YAŞIYORUM KALABALIKLAR İÇİNDE.. AHVALİMİZ BU..
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
18.9.2011 23:31:04
Kaybolan değerlerimize sıkı sıkı sahip çıkan güzel yazınızı büyük bir beğeni ile okudum. Ne mutlu sizin gibi bizim gibi düşünen insanlar hala mevcut. Kutluyorum. Saygılarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.