- 1690 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Yorgun Bir Moladır Aşka Yürümek
İzini yüreğimizde bırakan bir sevdanın gönül ağrısıdır özlem, hep aşkla kanar
Hüzün dolu bir bardaktan dökülen su gibidir yaşamak, ruhumuz anları saklar
Onulmaz bekleyişlerin pencerelerinde üşür mevsimler, soğuktur hep odalar
Martılar selam getirir bir gün uzaklardan, denizler aşk olur, alev alev yanar
Kâinata tutunuşlarımızın kırık ilmeklerinden bir ibadet halkası öreriz yüreğimize, avucumuzdaki terki diyar şiirlerine kefenimizde yer aramak için. Her gülüş kendi kozasını delerek çıkar bir gün mahşerde, usumuzdaki yaşam felsefesini hayatla resimlemek için. Gövdemizin güneşi çağıran penceresinden bir aşk ıslığı girer usulca, parmaklarımızdaki yalım aleve dokunur, gönlümüzdeki yaşanmışlıklara tutunur. Aynı yangının hicranlı rüzgârıyla gövde içten içe sarsılır ve bir menzilde özlemi soyunur.
Göçebe bakışlarımızı uyuttuğumuz o mutluluk çadırında uzanıp yıldızları düşlemek, yağmurla sevişen bedenimizin kaygan tepesinden yuvarlanmak gibi. Gönül sağrısını saramayan bir çobandır ve bunun için kaldırıp atamaz kepeneğini. İçli bir dal çarpar saçlarımıza, zaman dökülür pulca. Yaşanası mutlulukların ülkesinde aşk sesimizi dinler, kabına sığmaz bir su olur, çağlar coşkuyla. Vakti gelmiş bir döngünün kırılgan sahnesine bağdaş kurarız, elem kar bir yalnızlık edasıyla. Yorgun umutların pencerelerine mevsim yansımaları düşer, bir öykünün satır arası oluruz, gönlümüzdeki yangın feryadıyla.
Bildik bir finalin kapı aralığından bakmak dışarıya ve içeriye hüznü bırakmamak. Bir mücadelenin belki de tam ortasında mola vererek düşünmek, ne kadar yürüdüğünü belirlemek ve kalan süreyi hesaplamak. Dolu bir bardaktan boşalan suya üzülmek, boş bir bardağa dolan suyla sevinmek. Yudumlamak o düşünüş hazzını ve güçlü bir el gibi göklere uzanmak.
Yeni bir toparlanışın kucağından duraksamasız yolculuklara çıkmadan, önce gönül topuklarımızı yoklarız, nasırlı bir geçmişin porlu taşlarından şiir örerek. Yalan iklimler göverir yaban bahçelerimizde, avuçlarımızdan mor ütopyalar sızar, bir martı kanatlarında taşıdığı emsalsiz şiirlerle yaşamın denizleri üzerinden ihtişamla geçer.
Şehirler uzanırken adımlarımızdaki o telaşlı mevsim kendini silkeleyerek döker hicranını. Sancılı günler üşüşür yürek kapılarımıza, en onulmaz anlarda aralar aşka yar, beklemekten yorgun gözkapaklarını. O içimizdeki fiyakalı yalnızlık biter, gecenin balkonuna yaslanan bir düşünüş damlamasıyla, o içimizdeki katran karası bekleyişlerin dumanlarını savururuz yıldızlara, alnımızdaki zaman aşırı sevdaların yansımasını düşleyerek. Gece üşür, gül dalında çaresizliğine gülüşür ve aşk sızılı bir masalın sözleri gibi günlüğünü sevdayla bölüşür.
Serin bir mevsim umuduyla birikirken sözler içimizin kırık baharlarında dargın bir yol bekler yansımasına tutkun olduğumuz çaresiz limanlarda. Dökülür sözcükler ve yuvarlanır renkler kırgın bir suyun bağrında. Durmadan sarmalandığımız bir düşün kristal yansımalarıyla filizlenir gönlümüzün budakları ve yol olur bir zaman sonra yıldızlara. Kırık aşklar büyür içimizde, her tutunuş sözümüz olur, tutundukça kendimize yol buluruz sabrımızla, aya ve yıldızlara.
Gecenin müziklerine uzanırken dudaklarımız söz olmak için, kelimeler bir duanın aksak sayfalarından dökülür, içimizdeki aşk işte o an defalara bölünür. Günü geçmiş ayrılıkların kentinde kapanınca perde üzerinde ismimiz yazan biletler gözyaşlarımızla boğulur. Cevapları kendi irininde saklı düş mahzenlerinde kırılan sözleri su alır güneşe asar, vakti gelmiş ayrılıkların kentlerinde asık suratlı bir hancıdır hayat, en son yudumu hep kendine saklar.
Sancımızın derin boşluğuna gülüşlerimiz uğramaz ve hiçbir dal gözyaşıyla beslenmedikçe göklere ağmaz. Yollar birikince avuçlarımızda göklere çeviririz sevdalı bakışlarımızı, gönlümüzden geçen dilekler birikmedikçe yüreğimize dokunacak o aşk bize gelmez. Devrilince gün kendi ekseninde yalnızlığına, gölge vurulur suyun aksindeki yokluğun vefasızlığına. Kanar rüzgâr, damlar kangren bir yaradan hazan.
Yoklukları gizleyen bütün odaların sıvalarında onlarca resim gizlidir, gülümseyişlerin çerçevesiz yalnızlıklarına inat. Her dökülüş kendini kabartan bir yüzleşmedir, hayatın kıldan köprülerinden geçemeden alır kollarına bizi sırat. Yangın notalarına parmak aralarımızı sürerek içimizdeki yabanıl dansların kıvraklığına durmak. Umutlar biriktirdiğimiz düş notalarıyla üflemek şiirlere, bir düş musluğunun kanatlarından yaşamı yudumlamak.
Usumuzda biriktirdiğimiz hayat kokularıyla bir düş salıncağıyla yürümek yeniden o yolları, adımlamak alfabenin içindeki tüm yaşamsal tınıları. Seslenmek bugüne, dolmak yeniden o mutlu gülümseyişlerle. Bütün içsel nidaların heveskâr uzantılarına arzulu bir yürekle düşsel edalar dökülür dillerimizden, adına çağrı deriz, sitem deriz ve tamamında amacına ulaşmışsa şiirsel söylem deriz. Kapalı bir ömrün yollarında sevdayla yürüdükçe ve tüm yangınlara dudak olmak, ruhtaki aşk sürgünleriyle hayatı tanımlamak ve farklı zaman süreçlerine içten içe direnmek.
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Bilmezdim şarkıların bu kadar Guzel ..
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu ..
Yorgun bir moladir ask'a yürümek ..
B ir derde düşmeden önce ..
Herseyi söylemek mümkün ask içn ..
Yorgun bir moladir ask'a yürümek ...
Sevgiler Selahattin hocam.. Harika bir yazi... Tebrik ederim.. JANET KOHEN .
Kıymetli hocam.. Bugün içimden geldigi gibi kopyaliyarak istemedim..umarım nedenirsiniz ..
Bu aksam ANTALYA'ya da selamlarım'i gönderiyorum ..