- 1328 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Demircinin Kızı
DEMİRCİNİN KIZI
Size ilk aşkımı değil de ilk reddedilişimi anlatacağım. Hem de bir demirci kızı yüzünden. Kızgın mıyım üzgün müyüm bilemiyorum. Ama hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. Son model otomobilimle gezmenin bile tadı kaçtı. Kaçtı dedim de ilk karşılaşmamız geldi aklıma. O duvarı nasıl atladı nasıl girdi içeri fark etmedim bile. Bizim çimenliğe giren keçinin ardından koşuşunu seyrettim bir süre biraz şaşırdım, biraz güldüm belki de. Keçi durmuyor koştukça koşuyor kaçıyor, çiçeklerin arasında bir kovalamaca.
Kız kardeşim Leyla da bağırıyor.
- Aman çiçeklere dikkat. Diye bas bas bağırıyor.
Sanki canı gitmiş gibi nede olsa sanatçı ruhlu kız.
Bense sadece gülüyordum. Kızın etekleri çiçeklerin dallarına takılıyor o koşuşturmada bile gözüken bacaklarını örtmeye çalışıyordu. Neden sonra yardım etmek geldi aklıma bende koşmaya başladım. Bir ara tuttum keçiyi gel al diye işaret ederken, birden keçi kaçtı içeriye daldı. Ortada ne varsa tangır tungur. Kız şaşkın bir o kadarda sinirli son bir hamleyle keçiyi tuttu. Sürüye sürüye dışarı çıkardı ardından bakakalmıştım. Leyla çiçeklerim çiçeklerim diye sızlanıyordu. Bir özür dilemedi diye kızgındı üstelik.
Keçiyi götürdü kapıdan çıktı. Sonra birden içeri girdi bir eliyle keçiyi sürüklüyordu keçide kendisini. Çıplak ayaklarından kanlar akıyordu. Ayakların kanıyor dediğimde sanki olağan bir şey anlatıyormuş gibi.
- Evet biliyorum cam batmış olmalı eve gidip hem hayvanı bağlar hem de ayağımı sarar, sonra gelirim.
Leyla “sonra gelirmiş” diye söyleniyordu.
Kanayan ayağını acısından olacak seke seke gitti.
Aradan birkaç saat geçti keçi olayını unutmuştuk bile. Leyla tekrar resim yapmaya koyulmuştu. Bende kız arkadaşımı bekliyordum. Hizmetçi sizi biri istiyor dediğinde Leyla da ben de şaşırdık. Benim kız olsa tanırlardı. Zaten haber vermeye gerek yoktu.
Hizmetçi,
“ Demircinin kızı. “
Leyla yaptığı resimden başını kaldırdı. “ Ne demircisi?” Sonra bana dönüp şimdide bir demirci kızı mı buldun?
- Yok, yok tövbe ben masumum kız seni görmeye gelmiş olmalı, fena mı olur resmini yapar ödül alırsın.
Leyla merakını yenemeyip pencereye yöneldi. “ Aaaa keçili kız!”
Bende bakmaya gittim kapı ağzında tedirgin duruyordu.
Leyla,
“Yine duvardan atlasaydı ya, kapı ağzında duracağına.”
Bizim baktığımızı oradan gördü, biz o zaman ayıktık nede olsa onu kapı ağzında bekletmekle ayıp etmiştik hizmetçiye kapıyı açmasını söyledik. İçeri girerken bir yandan da gözleri çiçekleri tarıyordu. Birden çiçekliğe daldı.
Leyla
“Keçi yetmedi birazda kendi tepeleyecek.”
Ne yaptığını anlamaya çalışıyordum; yere eğildi, elleriyle toprağı eşeliyordu, bir şey mi ekmeye çalışıyordu sanırım.
Leyla dikkat kesilmişti. Birden koşup o anı görüntüledi. Kız yanan flaştan olacak birden kalktı, çamurlu ellerini çimenler sildi, sonra içeriye yöneldi. Bütün bunlar bize göre değişik şeylerdi ben çiçekleri toplamak için bile inmezdim Leyla da sadece resimlerini çizerdi, benim kız gelmek üzereydi tam bizimkiler evde yokken rahat tatlı anlar geçirmeyi hayal ederken bu kızda nereden çıkmıştı?
Odaya giren kızı kız kardeşim Leyla ayağa kalkarak karşıladı, oturttu. Kızın yüzende var olduğunu sandığım hiçbir çekingenlik izi yoktu odaya göz gezdirdi. Birden kalktı.
Leyla ‘nın yaptığı resimler yöneldi bir an inceledi.
- Güzel ama hep çiçek neden insan yok? Diye bir cümleyle fikrini belirtti.
Leyla gülümsemekle yetindi. Kız sonra yerine oturdu. Sanki her gün olan bir şeyi anlatıyormuş gibi:
- Keçi birden kaçtı. Çamaşır yıkıyordum. Çamaşırı bile bıraktım koştum peşinden yalınayak o kargaşada astar bile giymeyi unutmuşum eteğimin altına. Evde pek giymem sıkılırım. Dışarıda kumaş kalın aynı olsa da aynalıyor. Sonra birden fark ettim pot kırmış gibi suskunlaştı.
Leyla:
- Evet, haklısın hele güneşte. Diye onaylayarak sözü geçiştirmeye çalıştı. Sanki benim yabancı olmadığımı sanısını vermek ister gibi.
Kız:
- Yaman hayvan nasıl girdi içeri.
Senin girdiğin gibi dediğimde utanır gibi olsa da birden toparlandı.
- Ne yapayım mecbur kaldım duvardan atlamaya yoksa çiçek miçek bırakmazdı. Bütün ellerimde parçalandı gülün dikeninden.
Ayaklarına baktım kanayan ayakları geldi aklıma sarmıştı demin ki eteğini çıkarmış, güneşe rağmen aynalamadığına göre altına astarda giymişti. İstemeyerek baştan aşağı süzdüm fark etti kızmadı utanmadı da sanki aldırmadı gözlerinde diğer kızlarda fark ettiğim ne bir çağrı nede bir istek vardı. O an kendimden şüphe ettim nasıl olurdu.
Tekrar bakmaktan kendini alamadım. Güzel miydi acaba? Belki de ilk bakışta fark edilmiyordu ama güzeldi. Upuzun pürüzsüz bacakları yoktu, gözleri baygın baygın bakmıyordu yinede çekiciydi. Baktığımı fark etti yinede aldırmadı. Bu sefer Leyla’ nın sert bakışlarını hissettim üzerimde. Bununla kalsa:
- Senin kız gelmedi mi daha?
- Belki süslenmesi bitmemiştir. Demez mi o an Leyla‘yı boğabilirdim. Kız kendini tanıttı.
- Ben mahallenin başında oturuyorum. Adım Aksel.
Boş bulundum
- Demircinin kızı.
Kız birden bire şaşırdı sonra aldırmadan.
- Evet demircinin kızı diye tekrarladı kendinden emin olarak. Övünüyormuş gibi:
- Buraya kırılan eşyalara bakmak yenisini almak isterseniz ücretini ödemek için geldim ayrıca çiçeklere çok üzüldüm. Çiçekleri sular mısınız bende kırılan birkaç çiçeği ektim, yarın bir gün tekrardan yeşerirler ama kırılan eşyaları ödemeliyim.
Leyla:
- Önemi yok hiç bir şey kırılmadı zaten
- Olsun yinede az sayılmaz
- Gerçekten hiç önemi yok tanıştık hiç olmazsa sıkılıyorum zaten.
Okul açılsa da gitsem.
- Nerede okuyorsunuz?
- Konservatuarda.
- Resim olmalı,
- Evet resim
- Ne güzel, bende özledim okulu.
- Sizde mi okuyorsunuz?
Kız bu sefer hafif kızmış olarak.
- Evet biraz.
Leyla hemen düzeltti burada mı okuyorsunuz?
- Evet, muhasebe, bende resim severim.
- Benim resimler nasıl?
- Dedim ya insan yok gibi birkaç insan figürü olsa da yaşayan insan yok. Belki de yaşadığın çevreden olacak.
Bu sefer kızma sırası bende,
- Ne olmuş yaşadığımız çevreye?
- Bir şey olduğu yok dikkat ettim kendinizle ilgili eylemleri bile hep başkaları yapıyor, dışarıda bahçıvanla karşılaştım çiçek topluyormuş, sevdiğinize mi diye sorduğumda gülerek, “ küçük beyin sevgilisine” diye yanıtladı. Gülü severmişte.
- Örneğin o gülü siz toplamalıydınız o zaman size sorardım bu soruyu sevdiğim kız gülü severdi diyebilirdiniz.
Leyla alaycı;
- Küçük bey mi girecek o çiçeklerin arasına alerji olur.
- Ya siz?
- Ben toplamam çiçekleri sadece çizerim.
- Sevdiğiniz için bile mi toplamazsınız?
- Bilmem, belki o zaman toplarım gerçekten birini seversem.
- Sevmenin yalanı mı olur? Sevginin sevgiyi oyuncak mı yapalım.
Leyla sustu. Ben şaşırdım. Demircinin kızı nelerde biliyordu. Leyla birden bir şey söyleyeceğim kızmayın.
- Neden kızacağım.
- Belli olmaz o kadar değişik geldiniz ki bana ben sizi hep başka türlü hayal ederdim.
- Gel tanışalım seninle.
Ben bilinçsiz olarak öyle bir bakış fırlatmışım ki Leyla‘ nın çatık kaşlarıyla kendime geldim.
Bu arada benim kız paldır küldür içeri girdi üstelik takmış takıştırmış bir tonda boya. Kız benim kızı şöyle bir süzdü ve çekip gitti.
Daha sonra nasıl olduysa Leyla’ yla arkadaş oldular. Haftada birkaç kez geliyordu. Bunla kalsa Leyla da evlerine gidiyordu.
Almıştı beni bir merak, onu görmeden edemiyordum acaba gel dimi diye evden çıkamaz oldum Leyla da hınzırın teki kızdan uzak dur o senin kızlara benzemez diye birkaç kez uyarıyordu. Ciddi sevda mı ne kız geldiğinde ben rahatsız etmeyeyim diye kapıyı kapatmaları yok mu beni deli ediyordu. Ben olacak şey mi kapı ağzında kapı deliğinde onları seyrediyordum. Hizmetçiler gelecek diye ödüm kopuyordu. Onlar içerde sanattan konuşuyorlar birbirlerinin yaşantılarını karşılaştırıyorlar bazen de sesi tartışıyorlardı.
Sayılı gün yarın bir gün bitecek. Leyla gidecek okuluna demircinin kızı da uğramaz buralara. Nedenini bilmediğim bir endişe. Leyla’ya anlatmaya çalışıyorum kızdan uzak dur diyor başka bir şey demiyor.
Demircinin kızıyla konuşmaktan başka çıkar yol kalmıyor artık. Ama ne yüzle? Gözüyle görüyor günde birkaç kız beni görmek için kapıyı çalmadan paldür küldür. Hatta Leyla ‘ya bir gün senin ağabeyinin kızları benim gibi duvardan mı atlıyor diye sorarken duydum az kalsın sen ne karışıyorsun diyecektim içeri girip, Allah korudu. Şimdi hiç konuşamazdım.
Bir gün karar verdim konuşacaktım.Tüm cesaretimi topladım annem ve babamın itirazını göze alarak.Onunla evlenecektim.Elimde değil sevdalanmıştım.Bahçıvana bir demet gül toplattırdım.
Leyla’ya onunla konuşmak istediğimi bildirmesini istedim.Hem de yalnız.Leyla biraz şaşırsa da söyledi.
Demircinin kızı öyle dik öyle aldırmasız yanıma geldi ki onunla konuşmanın o kadar kolay olmadığını anladım.Ama kesindi evlenecektim.
Onunla evlenmek istediğimi söylediğim de bir an durakladı.Sonra öyle güzel sevecen bir bakış fırlattı ki
-Hayır imkansız
Şaşırdım
-korkma dedim her şeye alışırsın bize ayak uyduramazsın diye evlilikten vazgeçme.
Güldü
-Hayır dedi ben sana ayak uydururum da sen bana ayak uyduramazsın.İşte bütün sorun burada
Ben ne demek istediğini anlamaya çalışırken,benim kız o eski kız hani demircinin kızını ilk gördüğüm gün gelen kız yine aniden içeri girdi
Demircinin kızı bir beni bir kızı süzdü
-Bana verdiğin çiçekleri bahçıvana toplatmamalıydın
Diyerek çıkıp gitti…
Jale KESKİNKILIÇ